Gaziantep Barosuna bağlı kadın avukatlar, adliye önünde açıklama yaparak Özgecan cinayetine tepki gösterdi. Açıklamayı yapan Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Günay Kaplan, idam cezasına da değinerek, idamın bir ceza değil yok etme olduğunu, yok etmenin de ceza olarak algılanamayacağını söyledi.

Endişe içinde yaşamak istemediklerini dile getiren Kaplan, “devletimiz çağdaş bir sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmeli, bu konuda gerekli olan hassasiyeti göstererek; eğitim çalışmaları ve yasal düzenlemeleri yapmalıdır” dedi.

Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Günay Kaplan basın açıklamasında, “20 yaşında canımız Özgecan’ımız hunharca katledildi. Tek suçu kadın olmaktı, tek suçu insanca yaşamak istemesi ve okuluna gitmesiydi. Okulu bitirince yardımcı olmak istediği kişiler bunu ona çok gördüler” dedi.

FİİLİ EŞİTSİZLİK VAR

Kadın ve erkekler arasında fiili bir eşitsizlik olduğunu belirten Kaplan, “Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin sebep ve sonuçlarını yıllardır defalarca dile getirdik. Kadınlarla erkekler arası fiili eşitsizlik ve her türlü ayrımcılığın bir sonucu olan erkek şiddetine karşı acil olarak önlem alması gerektiğini belirttik. Ancak önümüze çıkan acı gerçek Medeni Kanunun kabulü ile önemli haklar kazandığımız 17 Şubat 1926’dan buyana, gerçek sorunun çözümünün toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı bakış açısının değiştirilmesi gerekliliği ve bu konuda bir arpa boyu yol alamamış olmamız. Aile içinde kadın ve erkeğe biçilmiş kalıplarla ve kadını birey olarak görmeyen anlayışla yetişen çocuklar, yaşamı boyunca şiddet uygulamaya eğilimli olmaktadırlar. Bu kısır döngüyü durdurmak için şiddetle mücadelede kararlı bir devlet politikasına ihtiyaç vardır. Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkunç artış; bir kişinin annesinin bile diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyen; hamilelerin sokağa çıkmasının edepsizlik olduğunu ileri süren; 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmek mümkündür diyen zihniyetin; kadın üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur. Bu olaylar azımsanamaz, küçümsenemez, münferit kabul edilemez” dedi.

ÇALIŞMA YAPILMASI GEREKİR

Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için yapılması gerekenleri de sıralayan Kaplan, ”Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını, aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılmasını, evde, sokakta, işyerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını, öldürülen ya da şiddet uğrayan kadınların; giydikleri elbiselerin rengi, makyaj yapmaları, evlerine bir saat geç gelmeleri, cep telefonuyla sıkça konuşması gibi nedenler tahrik sayılarak büyük ceza indirimleri uygulanmaktadır. Toplumun en savunmasız kesimi olan kadın ve çocukların yaşam hakkına yönelen suçlarda ceza indirimi uygulanmamasını istiyoruz” dedi.

“ÖZGECAN’DAN ÖZÜR DİLİYORUZ”

Basın açıklamasına Özgecan’dan özür dileyerek devam eden Kaplan, “Senin ve senin gibi pek çok kadının hayatta kalmasını sağlayamadığımız, hak ettiğiniz gibi özgür ve güven içinde yaşatamadığımız için özür dileriz Özgecan. En azından yargılama sürecinde davaya müdahil olup, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız. Başka Özgecanlar güvende yaşasın ve canından olmasın diye, kadının insan hakları mücadelemiz, kadın cinayetleri ve şiddet son bulana kadar devam edecektir. Biz susmayacağız, söz veriyoruz” şeklinde konuştu.

İDAM, DEVLETİN TASARLAYARAK

ADAM ÖLDÜRMESİDİR

Basın açıklamasının ardından idam cezasını da değerlendiren Gaziantep Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkanı Günay Kaplan, idama karşı olduklarını belirtti. Suçluların farklı şekillerde cezalandırılmasını istediklerini belirten Kaplan, idamın bir ceza değil yok etme olduğunu, yok etmenin de ceza olarak algılanamayacağını dile getirdi. Kaplan, ”Hukukçu kimliğimizle ve biraz daha sağduyulu baktığımızda benim kendi düşüncem, ben idamın devletin tasarlayarak adam öldürmesi olarak bakıyorum. Dolayısıyla gelecek olan idamın bu tür suçlara değil daha çok düşünce suçlarına yönelik olabileceğini düşündüğüm için ben idam cezasının yeniden getirilmesi taraftarı değilim. İdam cezasına, ceza olarak karşıyım çünkü idamın bir caydırıcılığı olduğunu düşünmüyorum. Hafifletici sebepler uygulanmadan her suçun ağırlığına göre yapılacak yasal düzenlemeler en ağır ve en terbiye edici cezaların uygulanması. Bu tür durumlarda ağırlaştırılmış müebbet cezası uygulanabilir. Kişilerin içeride ıslahına yönelik çalışmalar yapılabilir ve belki bu tür konularda suç işlemeye eğilimi olan insanların caydırıcılığı sağlanabilir çünkü dünya üzerinde idam cezasını uygulayan ve uygulamayan ülkeler istatistiğine bakıldığında istisnalar hariç, idam cezası uygulayan ülkelerde suç oranı uygulamayan ülkelerden daha fazla olduğu görülecektir. Yani idamın caydırıcılığı bana göre yoktur” dedi. İHA

GİAF’TAN AÇIKLAMA

GİAF Başkanı Abdulkadir Akboz ise, “Bu tarz acı veren olayları kınamak ve lanetlemek yetmiyor… Kadınlara yönelik her türlü şiddetin sosyolojik, hukuksal ve hatta psikolojik bir sorun olduğunu kabul edilmesi gerekiyor…Şiddet, şiddeti doğruyor ve bir silsile gibi yayılıyor. Toplumumuza neler oluyor, şiddet ve bu acımasızca cinayetler neden işleniyor, bu insafsızlık neden kaynaklanıyor? Soralım sorgulayalım… İnsanımızı bu hale sokan , acımasızlaştıran hatta insanlığından çıkaran sebepler ne? Daha kaç genç masum insan kaybedeceğiz… Devlet, çıkaracağı yasalarla, alacağı önlemlerle daha caydırıcı olmanın çarelerini bulmak zorundadır. İnsan olarak, onurlu yaşamak bizim görevimiz. İnsan haklarının, en temeli olan yaşama hakkının kadınların elinden alınmasını istemiyoruz ! Tecavüzden, şiddetten ölen bir kadın daha istemiyoruz. Güney ve Güneydoğu Genç İşadamları Federasyonu olarak bu insanlık suçunu unutmayacağız. İnsanlık için, Kadın cinayetlerine karşı, sivil toplum kuruluşları, medya, tüm sosyal iletişim araçları ile büyük ve ciddi bir kampanyalar başlatalım. Böyle bir kampanyada yer almanın da en kutsal bir insanlık görevi olduğunu unutmayalım” BÜLTEN