Öyle bir maç ki, Gaziantepspor için 3 puan ne kadar önemliyse, Ankaraspor için bu belki on misli daha fazla önemli.. Çünkü ligde sadece 2 puanları var, hemde bu kadroyla..
Hemde Melih Gökçek gibi para babası onursal başkanıyla..
Ama bunlar yetmiyor, çünkü biraz da yürek gerek.. Çünkü herşey parayla yürümüyor.. İnanmak ve kazanmak.. İşte sihirli söz bu..
Gaziantepspor'lu futbolcular da inandı ve kazandılar...
Bakmayın siz maçın skorunun 1-0 olduğuna.. İkinci yarıda neler kaçtı neler.. Aslında tam Nigris'in maçıydı.. Ne yazıkki o sahada değil, yanımdaydı.. Maça kızı Miranda ile gelmişti ve 90 dakikayı birlikte izledik..
Nasılda heyecanlı, nasıl da arkadaşlarını teşvik ediyor inanamazsınız..
O'nun bu görüntüsü, yaşadığı heyecan, sahada arkadaşlarına sanki sinerji veriyordu..
"Ahh.." diyordu, "şimdi sahada olsaydım çok iyi olurdu"diyerek, heyecanını iyice belli ediyordu. Bu arada Kayserispor'un yenilgi haberiyle birlikte bir oley çekiyor ve "yaşasın"deyip "onları geçtik" diye seviniyordu..
Gerçekten de çok farklı bir maçtı..
Genel olarak baktığımızda maçın ilk yarısı Gaziantepspor açısından hiç te iyi görüntü vermemişti. Ama tedbirli olmak gerekliydi. Çünkü rakip çok etkili isimlerden kuruluydu. Bir hata, telafisi mümkün olmayan gelişmeler yaşatabilirdi..
Bu nedenle çok dikkatli oynadılar, rakip kaleye gerekli şekilde atak geliştirip gidemediler ama Bilal'in pozisyonu hariç, rakibine de fırsat vermediler..
Ama ikinci yarıda herkes sahneye çıktı.. Polat ve Deumi artık değişmez ikili oldu..Sağda Barış, solda Metin kimseye kolay kolay forma vereceğe benzemiyor. Murat Ceyla'ı izlerken Emre Belezoğlu'nu görüyor gibiyim.. Özgür görünmeyen kahraman gibi, Volkan artık risksiz oynamaya başladı. Uğur bu gidişle frikik değil penaltı ustası olacak gibi..Ali Cansun için biraz daha sabırlı olmamız gerekiyorsa bunu da yaparız, Erdal'a ise alkışlarımızı yollarız..
Dün gece alınan 3 puanla Fenerbahçe ile kolkola girmiş bu yolda ilerliyoruz. Durmak yok...