Önce peşin söyleyeyim.. Ben Gaziantep’te doğdum, Gaziantep’te yaşıyorum.. Öldüğümde ise bu şehirde toprağa verilmemi diliyorum.. Bu mesleğe başladığımdan itibaren kentimiz adına olumlu ne yapılacaksa, ne yapılıyorsa desteklerim.. Buna asla partili gözüyle filan bakmam.. Ayrım yapmam, gerçeklere gözlerimi kapayıp kulaklarımı tıkamam.. Bir zamanlar kentin çehresini değiştiren, hala yaptıkları hizmet ve projelerle vatandaşın aklında kalmayı başaran bir Celal Doğan, yıllardır takdirimi ve saygımı kazandıysa, Gaziantep’in tarih ve kültürel açısından, o eski Antep evlerini adeta canlandırarak, Zeugma müzesi dahil, toplu taşımada oldukça önemli hamleler yaparak adını unutulmazlar listesine yazdıran Asım Güzelbey’i de inkar edemem..Siyaseten hiçbir partiye üye değilim, asla o kulvarlarda gezme niyetim yok.. Benim işim Antep.. Canım ciğerim, gözüm kulağım Gaziantep.. Nefes alıp soluduğum, ağladığım güldüğüm Antep.. Yaşamak istiyorum bu şehirde.. Ama adam gibi yaşamak.. Gezip gördüğüm yabancı ülkelerdeki şehirlerde şahit olduğum herşeyi Gaziantep’te de görmek istiyorum.. Kentimin yaşanabilir bir kent haline dönüşmesini istiyorum.. Sıkıntı yok mu ? Hemde dağlar kadar.. Örneğin ulaşım sorununa hala çözüm bulunamadı. Şehir büyüyor, araçlar çoğalıyor buna karşın yollar aynı ve haliyle çeşitli yasak ve yönlendirmelerle bunlara çözüm aranıyor.. Bozuk yollar ve kaldırımlar da halkın iç içe yaşadığı ama mutlu olamadığı etkenler.. Öyle ki, yaşanılası bir şehri bizlere zindan etmeye kalkışanlar yok mu, hemde dünyalar kadar.. Bu güzel kentin kıymetini bilmeyip bozmaya çalışanlar yok mu, hemde çok fazla..YARIN BİZLERİN SURİYELİLER GİBİ OLMAYACAĞIMIZIN GARANTİSİ VAR MI ?Çok ama çoookkk fazla Suriyelinin sorgusuz sualsiz, araştırmasız, sorgulanmasız doldurulduğu kentimizde iyisine saygı, kötülerine kızgınlıkla baktığımızı inkar edebilirmiyiz.. Gereksizi, niteliksizi, ahlaksızı, namussuzu, hırsızı arsızı, çapsızı, soyguncusu, dolandırıcısı, katili canisi ve daha sayamadığımız toplumda huzursuzluk yaratan her kesimden insanın yaşadığı gerçeğini yok sayabilirmiyiz.. Bunların hepsi var mı, var.. Hepsi içimizde yanıbaşımızda mı, aynen..Ama şunu da çok iyi biliyorum ki, Suriyeli faktörü sadece bize mahsus değil.. Artık onlar sadece ülkemizde değil, tüm ülkelerde varlıklarını hissettirdiler. Bu satırları yazdığım Hırvatıstan’ın Zagrep kentinin caddelerinde gözümüze çarpacak kadar gelmişler buralara.. Allah yardımcıları olsun tabii. Onlar istermiydi böyle şeyleri yaşamayı.. Kaldı ki Allah göstermesin bir sınır kenti olarak, yarın kötü bir şey olduğunda bizlerin o durumlara düşmeyeceğinin garantisi varmıdır.. Yani diyeceğim odur ki, Gaziantep’te olanların az veya çok her şehirde olduğunu bilmeliyiz..BU ŞEHRİ YAŞANABİLİR KENT YAPMAK HEPİMİZİN ELİNDEBizler ne yapıp edip, daha iyi bir şehir, daha yaşanılası bir kent olmanın yollarını aramalıyız.. Hepimize ayrı görevler düşüyor bunların gerçekleşmesi için yapmamız gereken.. Siyaseten seçilmiş iş başındaki yöneticileri hangi partiden olursa olsun, bizler teşvik etmeliyiz.. Bıkmadan usanmadan doğrular ve güzellikler adına onları kendi hallerine bırakmamalıyız.. Korkuyu bahane etmeden, başımıza bir iş gelir demeden, siyasal veya ideolojik yönlü değil, kent menfaati odaklı eleştirilerimizi ve önerilerimizi cesaretle söyleyebilmeliyiz.. Ki beni örnekleyin.. Mümkün olduğunca söylüyor yazıyorum..Allahı var, kent yöneticileri bunları son derece önemsiyor.. Değerli buluyor, yanlışları hemen düzeltme yoluna gidiyor.. Harekete geçiliyor.. Elbette bazı kesimlerde siyasetin gölgesine sığınıp, şımarık ve sorumsuzca hareket edip toplumu önemsemeyenler mutlaka çıkıyor.. Bunu her kurumda, eğitimde de görüyoruz, sağlıkta da.. Şahsen ben yılmıyorum.. Pes etmiyor, tam aksine daha iyiyi daha güzeli yapabilmeleri için çaba gösteriyorum.. Bu arada zor durumdaki gazetemizi de yaşatmaya çalışıyorum.. Bu direncimiz sadece Gaziantep’in yaşanabilir nitelikte bir şehir olması için gazete olarak üzerimize düşen misyonu yerine getirmek içindir.. Bu şehir için sadece biz değil, herkes bir ucundan tutmalı artık.. Susmamalı, konuşmalı, bilgilerini görüşlerini söyleyip kenti yönetenlerin daha iyi hizmetler sağlamasına çağrıda ve katkıda bulunmalıdır..YAĞLI KÖFTEYE KAPILIP GİTMEKGelelim son söyleyeceklerime.. İtiraf edeyim ki, geçtiğimiz Çarşamba günü gittiğim Sayın Fatma Şahin’in yeni dönem proje tanıtım Lansmanı beni farklı noktalara götürdü.. İzlerken gözlerim sahnede kulaklarım Fatma Şahin’deydi.. Proje tanıtımını bizzat kendisini üstlenen Sayın Şahin anlatıyor, ben onları sanki gerçekleşmiş gibi yaşıyordum adeta.. Metro’ya bineceğimi, Gaziray ile seyahatimi, Kuzey şehirde yaşayacak olanların ulaşım ve güzel bir yaşam ortamındaki hallerini, kentin güneyindeki Geneyik bölgesinde yapılacak 35 bin konutluk yeni şehri gözlerimin önünden geçiriyorum..Güney şehri, Millet bahçesini, Rumkale’nin yeni halini, hele hele Alleben’in çevresine kondurulacak olan Alleben Vadi Parkı projesi kapsamında Alleben’in Ayıntap’la buluşacağını, Alleben deresinin şehrin en güzel yerlerinden biri haline getirilmesini, ayağımızı suya batırdığımız, çocuklar ve kadınların etrafında gezineceği, hatta Sayın Fatma Şahin’in orada yağlı köfte yoğuracağı sahneyi canlandırıyorum gözümün önünde.. Bitmiyor dalıp gitmelerim.. 4 milyon metrekare alana kondurulacak olan Medeniyet şehri projesinin gerçekleşmesi halinde, Newyork Central parkı bile geçeceğini, içerisinde toplum adına her şeyin karşılık bulabileceği, yaşamını keyifli hale getirebileceği bir ortamı hayal ediyorum.. Bir şehirde insan ne istiyorsa, sosyal, kültürel, ulaşım, yollar, alt ve üst geçitli kavşaklar konut gibi önem taşıyan herşeyin var olduğunu bilmek, görmek, yaşamak o şehri yaşanılır kılmaz da ne yaparki.. Hele su olayı, Düzbağ ile hayat buldurma projesi nasıl yok sayılabilir, görmezden gelinirki.. Panorama Müzesiyle geçmişimizin tüm bilinmeyenlerini görme yaşama ve öğrenme gibi imkana kavuşmak küçümsenebilirmi..YA YANILIYOR İSEM..Sadece yapılacak olanlar değil aslında, geriye dönüp baktığımızda tahminimden fazla hizmetlerin yapıldığı, gerçekleşmesine ihtimal vermediğimiz projelerin bile hayata geçirildiğini görmezden gelebilirmiyiz.. Vardır elbette aksaklıklar, yanlışlıklar.. Şu gürültü kirliliği, gece yarısı atılan havai fişekler, düğün konvoylarının çıldırtan korna seslerinden bıktık resmen..Kenti merkezini beton yığınından kurtaramadık aksine hala çoğalıyor mesela.. Kuzey- Batı yönlü rüzgarlar kesildi o bölgelere kondurulan yüksek binalar nedeniyle.. Ama yaşama alanları açılıyor buna karşın.. Karşılamasa bile yok sayamam bunları.. Doğrusu o salondan ayrılırken yıllardır kafamdaki olumsuzluklarla bezenmiş "Gaziantep yaşanılmayacak şehir haline dönüşüyor, buradan gitme projemi hayata geçirebilirim" düşüncemi, beynimden gelen "sakin ol, acele etme, bunlar senin istediklerin, gerçekleşirse pişman olursun" talimatıyla askıya alıyorum.. Heyecanlanıyorum gerçekten.. Sonra gazetecilik dürtüsüyle “ya bunlar gerçekleşmezse, ya şimdi bu yazdıklarımla gelecekte benimle alay edilirse, ya bunları yazdığım için Fatma Şahin’e kıyak çekiyor diyecekler diyenler haklı çıkarsa” demeden edemiyorum uçağa yetişmek için hızlı adımlarla yürürken..NE YAPILIRSA NİHAYETİNDE GAZİANTEP KAZANACAKEvet.. Belediye hizmetleri ekip sayesinde gerçekleşir.. Ekibi güçlü olan başarılı olur.. Ekip ruhunu kim yaşatıyorsa, hayali değil gerçekçi projeler üretiyorsa ve hayata geçiriyorsa, başarı oradan gelir.. Fatma Şahin bu yönden şanslı tabii.. Zaten kendisi de farkında ve ekibim diyor her platformda.. Elbette ilçe belediyelerin de ekipleriyle gece gündüz durmadan ürettikleri yeni projeler vardır.. Hepsinin tek amacı Gaziantep’i daha iyi nasıl yaşanabilir bir kent haline dönüştürmeye yöneliktir.. Benim gibi Gaziantep sevdalıları için birinci koşul budur.. Bunu kim sağlayacak ise, sağlayabilirse, gönlümüzü kalbimizi kazanır.. Bu arada diğer adaylarımızın da projelerine bakacağız.. Sayın Celal Doğan’ın ne gibi vaatleri olacağına, tecrübe olarak Gaziantep halkına neler vaat edeceğine, Ejder Demir beyin hazırlıklarına göz atacağız.. Onları da yazacağız mutlaka.. Kıyaslama yapacağız.. Fatma Şahin’in yapamadıkları veya düşünemedikleri var ise, onların neler olduğunu da öğreneceğiz.. Burada üzerine basa basa tekrarlamak gerekirse, tek istediğimiz Gaziantep’in menfaatine odaklı projelerdir.. Kim bunu bize sağlar ise, ona minnettar kalırız.. Çünkü ne yapılırsa Gaziantep kazanacak.. Bizler de Gaziantepli olarak yararlanacağız..SON NOT; Gazetemizin yaşadığı sıkıntıya çözüm bulma yolundaki çalışmalarımız devam ediyor. Birinci öncelikli sorunumuzu çözebilirsek, yaşaması için ondan sonraki adımları da gözden geçireceğiz.. Çabalıyor, sizlerden gelen desteklerin moralimizi yükselttiğini ve sorumluluklarımızı arttırdığını bilmenizi istiyoruz..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR