Bir partinin hele hele bu tek başına iktidar olan AK parti ise, Merkez Karar Yönetim Kurulu'na (MKYK) girebilmek, her siyasetçi için çok önemlidir. Bu aynı zamanda o ili olduğu kadar, ilin parti teşkilatını da gururlandırır. Meclise girdikten sonra, öyle bazıları gibi milletvekili olmakla yetinmeyen ve hem kendini geliştiren hem de seçildiği kente yararlı olmaya çalışan, bu arada ülke genelinde etkili olabilecek komisyonlarda görev alma başarısı gösteren Fatma Şahi'in, son olarak MKYK'ya girmesi inkar edilemeyecek bir başarıdır. Aslında gönlümüz kendisini bakan olarak görmekti. Her ne kadar bir bakanımız var gibi gözükse de, tarzı asla Fatma Şahi'e uymadığı için, kent halkının Şahi'e bakışı daha farklı olur diye düşünüyorum. İnşallah o da olur diyor ve Fatma Şahi'i bu göreve gelişinden dolayı kutlarken, şu havaalanındaki ILS meselesini de, çabuklaştırması adına bir hamle yapmasını hatırlatmayı görev sayıyorum... POLİSTE HAREKETLİLİK VAR

Son dönemlerde emniyete yönelik eleştiri dozunu azalttığımız ve bir çok olayda polisin suçlulara aman vermediğini belgeleyen haberleri daha sık vermeye başladığımız herhalde dikkatinizi çekiyordur. Bunun tek nedeni, polisin hareket kazanmasıdır. Bunu sağlayanların başarılı olduğu, her olaydan sonra zanlıların büyük kısmının yakalanmasından anlaşılmaktadır. Ben dahil bu kentte yaşayan büyük kesimin, şimdilerde hırsızlar başta olmak üzere, gasp, tehdit, dolandırıcılık ve illegaliteye bulaşmış kişilerin artık polis korkusunu yaşadığını gözlemekteyiz... Bu kentte özellikle geceleri insanların sokağa çıkma korkusunu üzerinden atması gerekiyor... Bunda da polisin varlığını köşebaşlarında hissetmesinin büyük rolü vardır. Bu görüntü vatandaşa güven duygusu aşılar, suçlulara ise korku verir... Bu ve benzeri daha birçok olumsuzluklarda, vatandaş polisin yanında olduğunu görür ve buna inanırsa, çok büyük değişimler yaşanacaktır. SOKAK VE CADDELERDE LAMBALAR YANMALI Madem konu polisten açıldı, asayişten bahsediyoruz, o zaman yine asayişe yönelik bir önerim olacak. Aslında yıllar önce yazdığım gibi, bu kentte birçok bölgelere kamera konulması gerekir ama, bunun ekonomik bedelinin ağırlığı, kimseyi harekete geçiremiyor. Oysa bu kamera işi o kadar gerekli, o kadar önemli ki... Neyse bunu daha sonra ayrıntılarıyla değerlendireceğim. Şimdi fazla masrafa yol açmayan bir ihtiyaçtan bahsetmek istiyorum. Sürekli dolaştığım için biliyor ve gözlemliyorum. Gaziantep'te cadde ve sokaklar yeterince aydınlatılmıyor. Bu görüntü suç işlemeye hazır kişilere cesaret verirken, vatandaşa ise korku ve endişe veriyor. Emniyet Müdürü Sayın Ali Yılmaz bu önerimizi dikkate alır, büyükşehir ve ilçe belediyeleri dahil, TEDAŞ yetkilileriyle görüşüp, yanmayan sokak lambaları veya yetersiz olan cadde ve sokaktaki lambalar tesbit edilir, bunlar yanar hale getirilmesi yolunda öncülük ederse, inanın çok şeyler değişecektir... İYİ NİYET Mİ ARAYALIM, KÖTÜ NİYET Mİ ? Büyükşehir Belediyesi'nin maddi durumları bozuk olan 2 bine yakın fakir öğrenciye, ÖSS'ye hazırlanması için kucak açma düşüncesi mükemmel.. Dersaneye gidecek ekonomik gücü olmayan bu insanlar için eğitimcilerin görevlendirmesi kararı çok yerinde... Bunların hepsi de alkışı hakedecek gelişmeler. Ama bir bakıyorsunuz burada görevlendirilen eğitimci veya yöneticiler, kendi kafalarından, kız ve erkek öğrencileri "haremlik-Selamlık" usulü ayrı sınıflara yerleştiriyor. Bunu da önce basın mensuplarına gösteriyor, fotoğraflatıyor ve bu uygulamayı adaptasyon yönünden iyi olacak diye yorumluyor... Ama bir gün sonra basından gelen tepki üzerine hemen geri adım atılıyor ve kız ve erkek öğrencileri aynı sınıfa koyuluyor. Tabii bu gelişmelerden il dışında olduğu için Asım Güzelbey'in haberi yok... Olduğunda ise tepki gösteriyor ve düzeltilmesini istiyor... Dikkat ederseniz, bu gelişmeye ilk bakışta, özellikle haremlik selamlık yönlü değerlendirmede hep art niyet arıyoruz... Çünkü bu ülkede bizi öyle düşünmeye sevkedecek unsurlar peşpeşe geliyor... Peki bu yaşanan olay, bizim düşündüklerimizle örtüşüyor mu ? Yoksa görmediğimiz bazı gerçekler mi var ? BAZI KIZ ÖĞRENCİLERİN AİLELERİ FARKLI DÜŞÜNÜYOR Şimdi burada duralım ve bizce görülmek istenmeyen ama varolan gerçeğin de göz önünde bulundurulmasını isteyerek, bu olaya biraz da farklı gözle değerlendirme yapalım... Çünkü bu yönde bir kaç öğrenci velisiyle görüştüğümde farklı mesajlar aldım. Bunun da dikkate alınmasına gerek gördüm... Bir kere peşinen söylüyor ve "Haremlik -Selamlık" uygulamasına kesinlikle karşı olduğumun bilinmesini istiyorum... Ama bunu, çağdaş ve gelişmiş ülkelerdeki sistemlere uygun olarak, o ülkelerdeki sosyal olguyu gözönünde bulundurarak değerlendiriyorum. Ama burasının Türkiye ve yaşadığımız bölge Gaziantep olduğu gerçeğiyle hareketle, bu tür gelişmelere biraz farklı bakılmasını da, sosyal yönlü yer ve mekan konumlarına göre hoşgörüyle bakmak istiyorum. Zaten bu hoşgörüyü göstermeseniz de, bazı gerçeklerden kaçış yoktur... O zaman temelinde yardım yatan ve fakir ailelerin çocuklarının yararlanabileceği bu tür uygulamalarda, özellikle kız öğrencilerin rahat hareket edemediği gerçeğini gözardı etmeyelim... Aynı durumda görüştüğümüz öğrencilerin aileleri de, kızlarının yanında tanımadığı bir erkeğin oturmasına sıcak bakmıyor. Çünkü bazen erkeğin sorumsuz davranışları, eğitim görmekten çok, kızlarla vakit geçirme amacı taşıdığı düşüncesi, onları tedirgin ediyor. Bunu genel olarak söylemediğimi herhalde anlatabiliyorumdur... Bu dersanenin kenar semtte olduğunu dikkate alarak söylüyorum. Kent merkezindeki yaşam ile kenar semtlerdeki ve kırsal yörelerdeki yaşam farkının, çok daha başka olduğu gerçeğini gördüğümüz için bu değerlendirmeyi yapıyorum.
Burada hemen belirtmede yarar görüyorum...
Maalesef özellikle eğitimde, ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz çocuklarımız ve gençlerimiz, devlet okullarında ve bazı özel liselerde, Atatürk ilke ve inkilapları doğrultusunda, cumhuriyetçi, laik ve çağdaş bir anlayışa sahip olma yolunda yeterince bilgilendirilmiyor... Tam tersi düşüncelerle eğitim veriliyor ve beyinler yıkanıyor... Bunun sıkıntısını yıllar sonra çok çekeceğimiz bir gerçek... Ben yine asıl konumuza dönüyor ve Büyükşehir'in bu uygulamasında, yetkilendirdiği eğitimci ve yöneticilerin, bu ayrımcılığı, yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi, bazı ailelerin tedirginliği yönünden düşünmüş olabileceklerini dikkate alıyorum... Eğer böyle değil de, farklı cemaat veya tarikat amaçlı hareket edilmişse, o zaman Asım Güzelbey'in iyiniyetli çabaları şimdiden güme gitmiştir... Hepinize iyi haftalar