FARABİ (870-950) Türkistanın FARAB şehrinde doğmuştur. FARABİ 'ye göre, başkanlık edecek kişide şu erdemler bulunmalıdır:

Organları tam olmalıdır, anlayışlı olmalıdır, belleği (hafızası) güçlü olmalıdır, akıllı ve ince görüşlü olmalıdır, güzel konuşur olmalıdır, öğrenmeye gönüllü olmalıdır; yiyeceğe, içeceğe, eğlenceye tutkun olmamalıdır; doğruluğu sevmeli ve yalancılıktan tiksinmelidir. Nefsini yüksek tutmalı, kendisinden kuşku duyulacak şeylerden çekinmelidir. İnançlı olmalı ve dünya kaygılarında gözü olmamalıdır. Adaletli olmalı ve kötülük yapmaktan çekinmelidir, işinde ayak diremeli ve dilekli olmalıdır.

Bu güzel sözlerden çıkaracağımız dersler arasında, ünlü düşünür Nietzschenin 'En insanca yaşamak, bir insanın utanmasını önlemektir' sözünden hareketle, başkanlık edecek kişide aranılacak özellikler içinde, 'mahiyetindeki ve çevresindeki insanları utandırmamak ve küçük düşürmemek' erdeminin de olduğunu anlamamız gerekiyor. Kapı kulu olma ve kölelik döneminin asırlar önce sona erdiği unutulmamalıdır.

FARABİ nin erdemleri, Müslümanlığın erdemleridir. Araplar ona 'Muallimi Sani-yani ikinci öğretmen' ismini takmışlardır. Onlar Aristoyu ilk öğretmen saymışlardır. FARABİ saydığı bu erdemlerin bir kişide toplanamayacağını da düşünmüş olmalı ki, sözlerini şöyle bitiriyor: Bu erdemler tek kişide bulunmazsa, birkaçı birinde, birkaçı da ötekinde bulunursa, o iki kişi başkan olur. Eğer bu erdemler üç kişide bulunursa o üç kişi başkan olur. Bu erdemler için daha çok kişi gerekiyorsa o kadar kişi başkan olur. Bir dernek başkanında bile bu erdemler bulunmalıdır. Yoksa eleştirilir.

FARABİ toplumcudur. Kişinin yetkinliğe erişebilmesi için pek çok şeyler gereklidir, diyor. Kişi, tek başına, bu şeylerin tümüne birden erişemez. Toplum, kişilerden birinin eksiğini, hatasını, ötekiyle (başka biriyle) tamamlar. Örneğin birinin kırdığı potu veya patavatsızlığı, bir başkası düzeltir. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım.