Maden kazalarında acı gerçek

Avrupada 1'nci, Dünyada 3'ncüyüz

TMMOB Maden Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Cemal Çete, "Türkiye'nin ölümlü maden kazaları sıralamasında; Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü (Hindistan ve Rusya’dan sonra) olduğunu söyledi. Çete, Ermenek'teki kazanın en büyük nedeni olarak, havza madenciliği yapılmamasını gösterdi.

Cemal Çete, "Ermenek'te kazanın olduğu madenin bitişiğindeki madenler terkedilmiş, kaza bitişikteki maden ocağına yaklaşılması nedeniyle, buradaki 12.000 metreküp suyun aniden ocak içerisindeki çalışma alanlarına dolması sonucu meydana gelmiştir. Yani ihale yapılırken, boş duran maden ocaklarının tümü aynı firmaya verilseydi, boş duran madenden kaynaklanacak gaz ve su baskınları önceden bilinir ve su boşaltılırdı" dedi.

FACİALAR GELECEKTE DE YAŞANABİLİR

Geçmiş yıllarda ocağın mücavir alanında üretim yapıldığını ve eski imalat olarak adlandırılan bu üretim alanlarında biriken suların ocak içerisine deşarj olduğunu ifade eden Cemal Çete, "Şu andaki su seviyesi ocakta mahsur kalan işçilerin bulunduğu seviyenin halen çok üzerindedir. Yapılan tespitler göstermektedir ki; havza madenciliği yapılmadığı için, ocaklarda yapılan üretimle mücavir alanlarda daha önceki yıllarda yapılan imalatların birbirini nasıl etkileyebileceği bilinmeden planlama ve üretim gerçekleştirilmektedir. Ermenek‘te meydana gelen kaza da havza madenciliği yapılmamasının bir sonucudur. Havza madenciliği, bir havzada bulunan madenlerin, bütüncül bakış açısı ile planlanması ve üretilmesi anlamına gelmektedir. Aynı havzada farklı firmaların, değişik ya da aynı zamanda yaptıkları planlama ve üretimi birbirlerinden bağımsız, habersiz, birbirlerini olumsuz etkileyebilecek şekilde yerine getirilmesi politikası sürdükçe Soma‘da, Elbistan‘da ve son olarak Ermenek‘te yaşanan facialar gelecekte de yaşanabilecektir" diye konuştu.

KAZANIN BİR BAŞKA NEDENİ

Madencilik faaliyetlerine ilişkin tüm bilgilerin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) Maden İşleri Genel Müdürlüğünde (MİGEM) toplandığını ve tüm izinlerin MİGEM tarafından verildiğini ifade eden Cemal Çete, "MİGEM ruhsat verirken havza madenciliğini göz önünde bulundurmamakta, bu da planlama ve işletmede parçalı durum doğurmaktadır. Bunun sonucunda aynı sahadaki işletmelerden kaynaklanacak gaz ve su baskınları gibi tehlikeler bilinememekte, önlemi hangi firma ya da kurumun alacağı önceden planlanmamaktadır. Bu kazanın en önemli nedenini bu durum oluşturmaktadır. Sektörde uygulanan rodövans ve taşeronlaştırma uygulamaları da parçalı üretim mantığı ile yürütüldüğü için kazanın başka bir diğer önemli nedenidir. Ermenek'te kazanın meydana geldiği sahada, 3 ayrı firma tarafından aynı anda rodövans yöntemi ile üretim yapılmaktadır. Ocakta 3 vardiya halinde çalışma yapılmakta, kaza anında ocakta bulunan 26 işçiden 8 işçi kendi imkânları ile dışarı çıkmış olup, ocak içerisinde 18 işçi mahsur kalmıştır" diye konuştu.

İŞ KAZALARINDA İLK SIRALARDAYIZ

Ülkemizin, iş kazalarında dünyada üst sıralarda yer aldığını söyleyen Çete, "Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Odamız kayıtlarına göre; 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92‘ye çıkmıştır. 2010 yılında 105 işçi, 2011 yılında 77 işçi, 2012 yılında 61 işçi maden kazalarında yaşamını yitirmiştir. 2014 yılında maden sektöründe iş kazaları sonucu 400 civarında insan hayatını kaybetmiştir" dedi.

NELER YAPILMALI?

Türkiye'nin, ölümlü maden kazaları sıralamasında; Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü (Hindistan ve Rusya’dan sonra) olduğunu dile getiren Çete şunları söyledi:"Maden kazalarının olası kader olarak düşünüldüğü ülkemizde; Almanya, İngiltere, Fransa gibi yıllardır tek bir kazanın bile olmadığı ülkelere kıyasla, insan hayatı neden bu kadar ucuz ?... Ülkemizde her yıl, 1.500 emekçinin can kaybına yol açan iş kazaları yaşanmaktadır. Madencilik sektörü de dahil, işçi sağlığı iş güvenliğine (İSG) ilişkin kararlar, tek başına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) tarafından alınmaktadır. ÇSGB, İSG‘ye ilişkin kararların alınmasında, üniversiteler, sendikalar, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin (TTB, TMMOB) görüşlerine başvurulmamakta, iletilen görüşler de dikkate alınmamaktadır. Yetkililer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi neden hala bir Madencilik Bakanlığı kurmayıp da madencilik işlem ve önlemleri tek elde toplamazlar anlaşılamamaktadır. Kazaların asıl sebebi Madenciliği, Mühendisliğin Bilim ve Teknolojisinden uzaklaştıran ve Mühendisi işverenin insafına bırakan yanlış madencilik uygulamalarıdır."

İŞ SAĞLIĞI UZMANLARIN ÜCRETLERİNİ İŞVEREN ÖDÜYOR

Halen Türkiye’de kömür madenlerinin büyük çoğunluğunun, yapılan özelleştirmeler sonucu özel şirketler tarafından işletildiğini belirten Çete, "Ocakta çalışan işçiler genellikle çevre köylerden sağlanmakta, sendikasız ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır.Kar hırsı ile yapılan üretim zorlamalarının, sağlıksız barınma ve çalışma koşulları, insan hayatını üretim miktarının ardında gören düşünce anlayışı ile Kurulacak Madencilik Bakanlığının katılımcı anlayış içerisinde önce insan can güvenliğine dayalı olarak yürütülmesi halinde ileriye dönük bir adım atılacaktır. Şu anda bile müteaddit defalar belirtmemize rağmen Ocak Teknik Nezaretçileri ile İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları”nın ücretleri halen işveren tarafından karşılanmaktadır. Bundan önce olduğu gibi 'gerekenler yapılacaktır' gerekçesinin arkasına sığınılmadan gerçek sorumlular belirlenmeli, maden mühendisleri, teknik nezaretçi ve diğer çalışanlar günah keçisi olarak seçilmemelidir. Ücretini işverenden alan sözde bağımsız elemanlar işverenin işini aksatıcı veya ilave yatırım masrafı gerektiren unsurları bildirdiklerinde işveren, daha ne kadar bu elemanı çalıştırmaya devam eder ki ?" diye konuştu. Meral KINACILAR

***