Ardından eşiyle sorunlar baş gösterir. Bu arada sosyal medyada tanıştığı adam kadına yine tehdit ve tacizlere devam eder. Kadın bu psikolojik baskıdan bunalınca durumu parkta kızının tanıştığı adama uzun uzadıya anlatır. Taciz eden adamı bir gün sahilde bir çay bahçesine çağırırlar. O sırada iki adam birden kavgaya tutuşurlar. Kavga sırasında tacizci sopayla ensesine aldığı darbe ile oracıkta can verir. Bir sosyal medya cinayeti daha kayıtlara geçerek tarihteki yerini alır. Demem odur ki, Teknoloji, günlük yaşama kolaylık ve estetik sağladığından bahisle, bu yönü ile elbette güzel ve iyi. Bunu tartışmam, gündeme dahi taşımam.

Ama kantarın topuzunu kaçıranlar için maalesef bazı alışkanlıkları ve toplumsal ilişkileri temelden değiştirdiği aşikar. Başta gençler olmak üzere bireyleri ekrana kilitlediği ve 'ruhsal sorunlara' kapı açtığı gibi 'yalnızlaştırdığı' da çok acı bir gerçek. 'Bilhassa ergenler ve kız çocuklarının yaşam tecrübeleri ve deneyimlerinin olmayışı, 'arkadaşımın arkadaşı benim de kankamdır ' gerçeği ile yola çıkılarak, bireylerin hukuku ayaklar altına alınmakta gasp, hırsızlık, istismar, suiistimal,cinayet, uyuşturucu ve diğer suçlara da davetiye çıkartılmaktadır. Belki bu suçlar doğrudan doğruya sanal ortam üzerinden olmasa da gerçek hayatta bir araya gelindiğinden insanlara itimat ve güven telkin sunularak çoğu zaman suç ve suç unsurlarına davetiye çıkarılıp insanlar suç işlemeye sürükleniyor. İnsanlar, her şeyi boşlayarak, ailesini ve sorumluluğunu ihmal edecek düzeye gelmişse, sanal ortam zarar verecek duruma gelmiş demektir. İnsanların çoğu online ortamlarda profillerindeki bilgilerin gerçeklik payı yok.

Gerçek şahsiyetlerinde uzak, sahte bir kişilik arz ediyorlar. İnsanların çoğunda sosyal paylaşım sitelerindeki arkadaş sayısı 'övünç ve üstünlük' kaynağı olarak gösterilse de aslında insanlar sıkıntılı anlarında internet ortamında dertleşebilecek bireyleri bulamıyorlar. Bu da onları depresyona sokabiliyor. Dikkat edilirse 'mahalle arkadaşlığı, asker arkadaşlığı, sınıf arkadaşı,'kavramları yerini sanal arkadaşlıklara bırakmış durumda. Bu aslında çok acı verici bir durum. Sonu cinayetle biten bir olayı kimse istemez. İnsan hayatının bir döneminde sıkıntı yaşayabilir. Acı çekebilir. Sorunlarla yüz yüze gelebilir. Bu dönemi aşmak için gerçek dostları olmalı insanın.

Gerçek dost yoksa ruh sağlığı hekimleri bu sıkıntılı ortamın geçişini kolaylıkla atlatmakta yol göstericidirler.Sanal ortamla gelen bir insanın gerçek karakterini ve kişiliğini bilmek çok güç ve zordur. Yüz yüze iletişimin olmadığı bir ortamda mimiklerini ve beden dilini görmediğimiz bir insana ne derece güven duyabiliriz.

Evinde sorun yaşayan kadın eğer bir psikologdan yardım alsaydı, ya da aile danışmanı bir hekimden profesyonel destek görseydi bu durumların hiç biri asla ve asla olmazdı. Onun içindir ki, sanal ortamda gezinen insanlar asla tanımadıkları insanları arkadaş listesine eklememeliler. Kamera açıp, görüntülerini vermemelidirler. Kişisel telefon ve kredi kartı bilgilerini asla paylaşmamalıdırlar. Sanal ortamı cazip kılan temel bileşke 'yalan' olgusu. Çünkü insanların önemli bir kısmı kendini bu platformda farklı gösteriyor.Bu da istenmeyen ve acı sonuçları kucağımıza ittiği gibi sosyal dokuyu ve en önemlisi aile gibi kutsal bir kurumu yıkıp düzeni bozabiliyor.