Ortada ciddi bir devlet yapısı kalmayınca kaya kovuklarından, mağaralardan ve dağlardan inen sırtlan sürüleri devlet olduk zannediyorlar.
Gün geçmiyor ki, şantiye binaları basılıp araçlar yakılmasın, polis, asker, öğretmen kaçırılmasın, yol kesilip kimlik kontrolü yapılmasın.
Herşeye rağmen ben varım diyen çok uluslu bir örgüt ve onun karşısında saf tutan aciz bir hükümet.
Terörle mücadele edenleri hapse tıkan, terör örgütüyle müzakere eden akla ziyan bir kabine.
Dünya'da bir benzeri olmayan bu yönetim modeli, 10 yıllık süreçte koskoca bir cihan devletini yedi düvele rezil etmeyi başarmış, türlü gerekçelerle ellerine kelepçe vurduğu kendi milli ordusunu tasfiye ederek düşmanlarını sevindirmiştir.
Siirt'in Pervani ilçesine bağlı Belenoluk Jandarma Karakolu'na yapılan saldırıda şehit düşen 6 askerden Jandarma Kıdemli Başçavuş Erdal Canbulat ile er Önder Turgay'ın naaşları önceki gün memleketleri İzmir'de toprağa verildi.
1993 yılında Hakkari'de şehit düşen Bersan Doğantekin'in annesi Rüya Doğantekin'de cenazeye katılanlar arasındaydı. Şehit anası bir gazeteye şu açıklamayı yapmıştı:
Benim evladım şehit düştüğünde de aynı şeyleri söylüyorlardı. Açılım diye bir şey olamaz. Çünkü terörle mücadele edilir, terörle uzlaşılmaz. Evladın bedeli de olamaz. Bu ülkede analar çok ağladı, böyle giderse çok ana ağlamaya devam edecek. Özerklik diyorlar sınırlar çiziyorlar. Öyleyse benim oğlum Karşıyaka'da doğup büyüyüp, neden Hakkari'de şehit oldu. Selahattin Demirtaş'a ve Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum gelsinler, bana gencimi geri versinler
Evet, şehit anasına ait bu sözlerin muhatabı yürütmenin başı Tayyip Erdoğan ve kabinesi ve Terör Partisi'nin Genel Başkanı Selahattin Demirtaş.
Amerika'nın emri, Avrupa'nın tazyikiyle PKK'nın sırtını sıvazlayan, teröre akıllanma ricasında bulunarak lideriyle müzakere masasına oturanlaradır bu sözler.
Cevap bekliyoruz.