Birinci Dönem 1970?li yıllarda Türkiye sol hareketindeki sosyalist önderlerden ve DDKO?daki (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) ulusalcı Kürtlerden etkilenerek örgütlenen ve nihayetinde 12 Eylül darbesinin ?sert postal darbelerinin de katkısı?yla 1984?de başlayan ?Kürt silahlı direnişi sorunu? öncekilerde olduğu gibi yine askeri bir ?zafer? ile üstesinden gelinebilecek bir sorun olarak algılandı. 1990?lı yıllardaki bu inanç, o dönemde ?Susurluk kazasıyla yollara saçılan ilişkiler ağı yapılanması?nı şimdilerde ise deşifre edilen ?Ergenekon?u doğurdu ve her ikisi de tabiri caizse ?zafer? kazanamadı. ?Çözemeyen çözülür? anlayışı gereği şimdilerde dağıtılıyor bu yapı? İkinci Dönem
03 Kasım 2002 Genel Seçimleri?nin sonuçları? 2002 Genel Seçimlerinde ve ardından da Cumhurbaşkanlığı referandumunda elde ettiği başarıya dayanılarak AKP?nin DTP?yi sandıkta tasfiye edeceğine, kitle tabanı zayıflayan PKK?ye de ABD, Talabani ve Barzani?nin desteğiyle son darbenin indirileceğine inanılan bir ikinci dönemdi bu süreç? Bu inanç, 22 Temmuz 2007 Genel Seçimlerinde DTP merkezli bağımsızların başarısı ve yine 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde DTP?nin kazandığı belediyelerle boşa çıktı. Üçüncü Dönem
Açılım dönemi... AKP yönetenleri tarafından hiçbir somut söz verilmeden bir kampanya başlatıldı. Bu kampanya anlaşıldığı kadarıyla ilk başlarda yalnızca Kürtlerin taleplerine yönelikti. Gerçi tepkiler üzerine adı bile değiştirilip ?Milli birlik ve kardeşlik projesi? oldu, sonrasında boyutlandırılıp Aleviler ve Romanlar da dâhil edildi günü kurtarmak adına? Ancak Kürt sorunu başta olmak üzere bunların hiçbiriyle ilgili AKP ne milletvekillerine ne de kendi tabanına yönelik bir hazırlık yapmamıştı. Açılımın en önemli taktik planı, liberal ve demokrat aydın çevreleri Kürt hareketinden uzaklaştırmak, onu yalnızlaştırmak, aynı zamanda DTP içerisinde bölünme yaratmak, bu amaçla DTP?nin merkeziyle kitlesi arasındaki bağı kuran güvenilir kadroları tutuklayarak tasfiye etmek biçimindeydi. (Bakınız İzmir ve Diyarbakır?daki operasyonlar.) Bu noktada da evdeki hesaplar çarşıya uymadı AKP adına? Çünkü Kürt siyasal hareketini legal ve illegal zeminde yönlendirenler bu tasfiye sürecini tersine çevirecek hamleler yaptılar. Bu hamleler; sürecin inisiyatifinin AKP?nin elinden çıkmasına, AKP?nin devlet katında güvenilirliğinin zedelenip sorgulanmasına ve üstünlüğün Kürt hareketinin eline geçmesine yol açtı. Ve AKP?nin Batasuna işaretiyle ve ona bağlı medyanın kapatma ortamı yaratan kampanyası ile Anayasa Mahkemesi harekete geçti ve DTP kapatıldı, Meclis Grubu, Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk?un vekilliği düşürülerek tasfiye edildi. AKP?nin kapatılma sürecinde ?kapatma dışında? ceza vermek için kırk takla atan ve iyi de yapan Haşim Kılıç bu süreçte ?Hukuk işte?? deyip milleti saf yerine koymuştur. Oysaki Anayasa Mahkemesi, Ticaret Mahkemesi değildir; Anayasa da Ticaret Kanunu gibi teknik bir manzume değildir. Anayasa temel prensipleri belirleyen çerçeve bir kanundur ve anayasada birebir uygulanacak bir hüküm yoktur. Esasen Anayasa Mahkemesi hukuki bir merci olduğu kadar siyasi bir merci olduğunu da son kararıyla bir kez daha göstermiştir ki Anayasa Mahkemesi?nde ülkenin ihtiyaçlarına göre karar verilir her zaman. ?Açılım?ın kaderi de onun ellerinde son bulmuştur böylece. Dördüncü Dönem
Kürt legal ve illegal siyasal hareketini askeri yöntemlerle, seçim yoluyla ve Açılım adı altında bölme yöntemiyle tasfiye etmenin mümkün olmadığının kanıtlandığı bir dönemdir. Tabiri caizse bütün kozlar oynanmıştır. AKP?ye ve ABD?ye dayanıp Kürtleri bölerek onları kendi sorunlarının çözümünde pasif ve seyirci hale getirmeye çalışmak barışa ve çözüme hizmet etmemektedir. DTP?nin kapatılmasıyla birlikte, AKP?nin Kürt toplumu üzerindeki etkisi de sorgulanır hale gelmiştir. Bu noktada anlaşılması gereken bu hareketin bu uygulamalarla tasfiye edilemeyeceğidir. Yöntem değişikliğine ihtiyaç olduğu gerçektir. Bu sürecin devam edeceği konusundaki ısrarlı sözlerini pratikte göstermek zorunda olan bir AKP gerçeği de orta yerde durmaktadır. Çatışmalar tamamen kontrolden çıkmadan, son meclis konuşmasında Sayın Erdoğan: ?İnadına kardeşlik, inadına demokrasi?? sözünün arkasında durduğunu gösterebilmelidir yol yakınken? % 47 oyu alıp koca bir ülkeyi yönetmenin sorumluluğunun gereği de budur? Yoksa tarih affetmez? Son Durum
Diyalogdan başka yol kalmamıştır. Şiddet, hile, tertip, tasfiye dönemi atılan en son kapatma kararıyla tasfiye olmuştur. Bütün kozlar kullanılmış, bütün yöntemler denenmiştir. Bölgesel bir güç olma iddiasındaki AKP iktidarı ?denenmeyeni deneyebilme? gücünü gösterip Kürtlerle doğrudan diyalog ve uzlaşı yollarını örebilmelidir.