Yaşam düşle gerçek arasında bir yerde. Çoğu zaman ise uyku ile uyanıklığın kıskacında. Hiç geçmez denilen yıllar baş döndüren bir hızla geçince, insan hayat denen bu muammanın neresinde olduğunu çözmeye çalışıyor.

Bir çocukluğumu biliyorum, bir de bugünkü halimi. İki zaman diliminin arasında ise koskoca bir boşluk.

Yazmakla anımsamaya çalışan, zihin coğrafyasında biriken uzun yılların tecrübesiyle, imbikten süzülen olayları tahlile koyularak, bir döneme ışık tutacağız.

Halk arasında önceleri “Kara Basamak Bedesteni” olarak bilinen yapı 18. Yüzyılda Darendeli Hüseyin paşa tarafından yaptırılmış olup, takriben 80 civarında dükkandan oluşan, önemli ve otantik ticari bir yapı.

Küçük kapı olarakta bilinen Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı Kusiri’dir.

Ede bu çarşuyu hak mahfuz

Bayi’ü müşteri ola memnun

Der Kusiri Kemal tarihin…

Vaktine merhun (1130)

Biri Kuzey’den Güney’e, diğeri Doğu’dan Batı’ya doğru uzanan ve birbiriyle kesişen iki bölümden oluşmuştur.

Bedestenin üst katı 1957 yılındaki yangına kadar adliye binası olarak kullanılmıştır.

Et hali olarak hizmet verdiği dönemde 5 ayrı kapısı bulunurken, Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyon çalışmasından sonra “Küçük kapı” ve “Orta kapı” olarak bilinen girişlerin iptal edilmesinden sonra günümüzdeki kapı sayısı üçe düşürülmüştür.

Keymıh ve Havara taşlardan yapılmış olup, kışları sıcak ancak yazları ise oldukça serindir.

Yüksek ve havadar olması sebebiyle 70 yıl boyunca Kasap Hali olarak kullanılmıştır.

Kapıların biri Dlaüddevle sokakta yani Dlaüddevle Cami’ye bakan tarafta, diğeri Hamdi Kutlar caddesi üzerinde bir diğeri ise Eskisaray caddesi üzerindedir.

Eski Et Hali olarak adlandırılan yapının bir diğer bölümü ise uzun yıllar Meyveci Çarşısı olarak hizmet vermiştir.

Yaş sebze ve meyve satılan bölüm Hamdi Kutlar caddesinden Eskisaray caddesine uzanan kısımdır.

Dönemine göre oldukça seçkin ve turfanda sebze ve meyveler satışa sunulurken, bu kompleksde ayrıca, Baharat, Kuruluk ve Salça satan dükkanlarda mevcuttu.

Ancak zaman içinde dükkanlar el değiştirdikçe bu bölümde de Kasaplar faaliyet göstermeye başladı. Böylece Baharat, Kuruluk ve Salça ticareti yapan esnaf azınlığa düştü.

Bu durum kasapların tahliye edilmesiyle birlikte Restorasyon çalışmasına kadar sürdü.

Bundan sonra kasapların bir bölümü “Toptancı Et Hali” olarak Humanız’da faaliyet gösterirken, bir diğer bölümü ise İsmetpaşa Mahallesinde Eski Şahinbey Belediyesi’nin arka kısmında yer alan, Uzay Çatılı Pazar Yeri’nin alt katında 2005 yılından bu yana “Kasaplar Çarşısı” adı altında hizmet vermeye devam ediyor.

Eski Et Hali’ne bitişik nizam “Balıkçı Pazarı” ise “Orta kapı”dan, “Küçük kapı”ya kadar prefabrik dükkanlarda uzun yıllar mevsimlik bir iş kolu olarak Gazianteplilere hizmet verdi.

Daha sonra “Balıkçı Pazarı” buradan Tabakhane’ye taşındı. Oradan ise Binevler semtindeki yeni yeri 3. ve son durağı oldu.

O yıllarda Eski Et Hali gıda sektörünün omurgasını oluşturuyordu. Sebze ve meyve bölümü ile Balık Pazarı’na ilaveten, Canlı hayvan simsarlarının yazıhaneleri yine bu bölgede toplanmıştı.

Eskisaray caddesinden, Dlaüddevle sokağa kadar uzanan yoğurtçu, yüncü, lokanta, kebapçı ve bakkalarıyla tam teşekküllü bir ticaret alanıydı.

Burada deveran olan insan kitlesinin arz ettiği çeşitlilik Gaziantep’in sosyolojik derinliği konusunda bir labaratuvar çalışması sayılabilir.

Daha önce şiirleştirdiğim karakterlerden Deli İbo, Fasulye Ahmet, Reşo, Galalı Mamet ve Lahmacun Ökkeş Eski Et Hali’ne ait simgelerdir.

Kasaplar Bıçkın, yiğit, bıçağına sahip. Ekmeği yenir, suyu içilir. Sofrası açık olarak tabir edilirdi.

Gözü gönlü bol, yeneni, içileni aramaz ve bonkör olarak bilinirdi.

Eski Et Hali, delisinden velisine, iyisinden kötüsüne, zengininden yoksuluna kadar bütün zıtlıkları kendi potasında eriten, geniş bir ailenin, tek çatı altında kendini ifade şansı bulduğu sihirli bir mekanın adı oldu.

Malatya’nın Gözene ilçesinden gelerek Türktepe’ye yerleşen ve yine Et Hali civarında ekmek mücadelesi veren Hamallara kadar anılan bu insan kitlesi umumi manzarayı tamamlıyordu.

Mensubiyetlerinden ve soyadlarından ziyade takma isimleri ve lakaplarıyla anılanları yeniden yad edelim.

Otuzbir Ali, Sakallı Mahmut, Çökelek Mamet, İbili Ökkeş, Geda Mamet, Emlik Mamet, Tıkna Arif, Asker Ökkeş, Pala Nuru, Masut Mamet, Gadı Mamet, Mıstık Hoca, Sadık Muharrem, Almacı Mustafa, Taba Ökkeş, Mamaraş, Gitar Hasan, Gara Hösüyn, Topal Nuru, Köse Ali, Naylon Hayri, İbili Mamet, Topçu Nuru, Tabo Mıstık, Havuç Memik, Adanacı Kemal, Köse Mustafa, Masut Ali, Manik Adil, Hoca Mamet, Kabak Haci, Kara Mamet, Bozo ŞıhMamet, Yahudi Adil, Gabaanoğlu Naci, Kanarya Mustafa, Horuz Ali, Adanacı Memik, Deli İmam, Avşar Hasan, Çökelek Yaşar, Kelle Sefer, Halfe İbrahim.

“Et, Ekmek bol, Saltanat büyük. Yiyin, için, kudurun” naralarının atıldığı “Öldü Ağalar, Beyler. Çakallara kaldı meydan” siteminin yükseldiği Eski Et Hali bir daha biraraya gelmesi mümkün olmayan insan çeşitliliği açısından başlıbaşına sosyolojik bir geçit resmidir.

Gazianteplilerin “Garip – Yiğit” olarak vasıflandırdığı bir dilim ekmeğini dahi pay edecek kadar kadirşinas ve vefalı, kendisi fakir, fakat gönlü zenginlerin kendine ekmek bulduğu, bu iç alemin yüceliği yine bu taş mekanların arkasındaydı.

Bir rüya aleminde yaşıyor gibi yaşadığımız, yine bir rüya aleminden uyanır gibi uyandığımız o günleri ve o güzel insanları, ahde vefa ve geçmişe saygıyla bir kere daha yad ediyorum.

Kaynaklar:

Dünden Bugüne Gaziantep’te Kasaplık

Gaziantep Tarih ve Kültür Dergisi, Kasım – Aralık 2007 Sayı: 11

Gaziantep’in Sosyo – Kültürel Geçmişinde Lakapçılık ve Kasaplık Alt Kümesine ait Lakaplar

Gaziantep 27 Gazetesi, 23 – 24 Aralık 2014 Sayı: 6125 – 6126

Kasab – ı Cömert ve Geda Mamet

Gaziantep 27 Gazitesi, 13 Haziran 2018 Sayı: 7124

Fotoğraflar ve Belgeler:

Mehmet ve Tamer Abuşoğlu arşivinden