Geçtiğimiz hafta sonu Gaziantep’teki sokak düğününe yapılan intihar saldırısı ve bu saldırıda yaşamını yitirenlerin çoğunun çocuk olması herkesi derinden sarstı. Dr. Zerrin Topçu Bilgen, "Gaziantep’te yaşanan olayın ardından kurbanların travmaları devam ediyor çünkü güven duyguları sarsıldı ve çaresizliği tecrübe etmiş oldular. Hayatta kalan çocuklarda bir suçluluk duygusu da oluyor böyle olaylardan sonra; hayatta kalmanın verdiği suçluluk duygusu. Bu çok önemli. Hep atlanıyor. Bu nedenle hayatta kalan çocukları her zaman desteklemek lazım. Bu da sadece profesyonellerin işi değil. Önemli olan hayatta kalanlara artık o bölgenin daha güvenli olduğunu hissettirmek. Güvenliği sağlamak için çaba sarf edildiğini göstermek. Bu tür travmalar yıllarca sürecek, kuşaktan kuşağa geçebilecek travmalar. Çocuklar kardeşlerini, anne-babalarını kaybetti. Belki de kimseleri kalmadı. Özellikle bu aileler çok büyük risk altında. Ciddi bir desteğe ihtiyaçları var. Tabii ki çocuklara yönelik olarak da ruhsal destek çalışmalarının yapılması gerekiyor. İlk önce ilaçlarla daha sonra da terapilerle... Sanat terapisi, oyun terapisi gibi. Çocuk dillendiremediği şeyleri oyunla anlatır. Bir yandan da ebeveynlerinin de iyi olduklarını bilmek isterler. Bu çocukların, ailelerin izlenmesi şart. Kolayca tamir olabilecek bir travma değil bu. Ekonomik destek vermekle, iş bulmakla ya da akut dönemdeki terapilerle etkileri çok azalmaz. Hepsinden daha önemli olan şey ise Gaziantep ne kadar güvenli sorusu. Önlemler alındıkça, yöneticiler bu işle uğraştıkça insanlar biraz daha rahatlar" dedi.