Herkese göre bir ihanet tanımı vardır sanırım. Ve herkes için aslında olmayanın ihanet sayıldığı gibi; olanın es geçildiği de çok olmaktadır... "Samimiyet, içtenlik, bağlılık gibi duygusal devinimi olan köklü değerleri taşıyor ve paylaşıyor gibi görünüp, ansızın gerçek yüzünü gösterip şok etmek" diye tanım yapılmıştır ihanet için... Bence çok da güzel bir tanım olmuş... "İhanet olduğu gibi görünemeyen ve yaşayamayan, kimliğini tamamlamamış, karakter sorunu olan yüreksizlerin kendinden kaçtıkları başkası oldukları bir yok olma halidir" diye açıklamalar da okudum... "İhanet, düşkünlüktür, değersizleşmedir. Kişinin kendi öz saygısını zedelemesidir" diye de dipnotlar... Maalesef günümüzün aşk ve dostluk çöplüğünde ihanete uğramış onlarca insanın izleri görebilmek pekala mümkündür. Duygularımızın ayarlarıyla oynayan, hayallerimizi yıkan ve bizi yüzüstü bırakan insanlar kendileri de buna benzer şeyler yaşıyor olmalarına rağmen bir türlü bunu yapmaktan vazgeçmemektedirler... İhanet sözcüğünün en çok belleklerimizde yer ettiği alan AŞK penceresi olsa da bence en büyük ihanet insanların duyguları ve hayalleriyle oynadıktan sonra onları yüzüstü bırakıp gitmektir diye düşünüyorum... Bireyselliğin bencilliğin ön plana çıktığı bu zamanda sevgilerin, dostlukların ve arkadaşlıkların sürekli olumsuz olarak gündeme gelmesi ve bundan etkilenen insanların hızla artması pek hayra alamet değil aslında... Toplum olarak birbirine şüphe ile bakan, en yakın akrabasıyla bile iletişim kurmaktan imtina eden, sürekli olarak olumsuz örnekleri ve durumları gündeme getirerek dost ve arkadaş edinmeye çalışan bir hale gelmemiz gelecek adına beni de endişelendirmiyor değil hani... Umarım ve dilerim ki kıymet bilmek, vefa göstermek, saygı duymak, anlamaya çalışmak, koşulsuz sevmek gibi güzellikler bizim kurmaya çalıştığımız bütün ilişkilerde yerini alır... Umarım kimse kimseye ihanet etmez ve hakkıyla aralarındaki hukuk neyse misliyle karşılığını verir... Yoksa bu anlamsız paranoya içerisinde en çok artan sadece psikiyatrik haplar olmayacak ve mesele başka başka alanlara da hızla kaymaya devam edecektir... Ben sendika başkanlığı yaptığım için buna benzer durumları çok sık yaşadım ve de gördüm. Yanımda gözüküp de yanımda olmayan ve daha sonra ihanet eden onlarca insanı tanıdım. Sırtıma binip bir kez indirdim diye feryad-ü figan içinde olanları hainliklerini yaşadım. İnsan çiğ süt emmiştir "Rabbine nankörlük edenlerin sana bonkörlük etmesini bekleme" sözünü de böyle bir demde yazdım... Bir süre sonra her şeye olduğu gibi buna da alışıyor insan... İhanet edenler yeni yeni ihanet tezgahlarını açıyorlar en yeni ve güçlü olanların sokağına... Yeni yeni senaryolar üretiyorlar kendi saltanatlarını sağlamlaştırmak adına... İyilikleri, güzellikleri bir çırpıda indiriyorlar tezgah altlarına... Yüzsüzlüklerine yeni bir yüz, ihanetlerine yeni bir kılıf, sattıklarına yeni bir halka, terk ettiklerine bir yenisini daha ekliyorlar... Utanmadan ve sıkılmadan... Kendi varlıklarını başkalarının yokluklarına bina edenler bir gün o itinayla ördükleri tuğlaların altına ezilmeye mahkûm olacaklardır... Benden söylemesi... Eğer inanmıyorsanız tarihi biraz karıştırın...