Önümüz ramazan şunun şurasında kaç gün kaldı, bir basın emekçisi ile birlikte demokrasi meydanından yola çıktık hedef belli… Almacı pazarı…

Eski ramazanları anımsamak istedim ama bir nedeni var elbette, yazacağım 'eski ramazanlar' yazısı için çocukluğumdan usumda kalan, Hacivatçı kahvesinin veya 'hacivatçı mamedin' fotoğrafını bulabilmek…

Fotoğraf bulamadım ama birkaç eski dost ile sohbet etmek, anıları tazelemek, hoş birkaç saat geçirmemize neden oldu… Hacivatçı kahvesine yakın olan Çetin Katırcıoğlugilin yeni dekore ettiği kuyumcu dükkanında, ikram ettiği kahveyi yudumlarken, Tuz hanı, Döşeme üstünün (Tuz hanı kuzeyi) eskiden park olduğunu, eski Nil kahvehanesini ve kahvenin müdavimlerini yad ettik…

Çarşı ve caddelerde aşırı bir yoğunluk vardı, araç trafiğine kapalı yolda insanların biri birlerine çarpmadan 'yürümek mesele olmasına rağmen' esnaf boş oturuyordu…

Yıllar önce Almacı pazarı düzenlenmesinde 'mimar' olarak katkım olmuş, esnafın çoğunu tanımam bu nedenleydi, tekrar onları görmek ayrı bir heyecan, ama neredeyse tamamının 'boş oturması' beni gerçekten üzdü, acaba sabah olduğundan mı? Bir öğle sonu yine gezmem gerekir diye düşünüyorum… Yoksa Gaziantep çarşı pazarındaki esnafın bu durumu, gerçekten AVM hışmına uğramasından mı?

Almacı pazarı yaya kaldırımına daha sonraları Büyükşehir Belediye Başkanı U. Asım Güzelbey tarafından bir elma heykelciği yaptırıldığını biliyordum ama göremedim, dikkatli ve başımı 'ensem ağrıyıncaya kadar' kaldırınca ancak gördüm…

Sanırım başta yetkililer ve esnaf kafasını kaldırıp bakmıyordur 'neredeyse kurtlanacak' dikilitaş misali altı metre yükseğe yapılacak ne vardı o alma figürünün… Hani meydan çok geniş olur, yüzlerce metre geriden görünsün diye düşünülür amenna, bir şeyleri nerede olursa olsun 'yüksek ve iri' yapmak alışkanlığımız bu dönemde de aynen devam ediyor…

Gazi muhtar Paşa bulvarındaki, elli metrelik Nişantaşı sokağına beş metrelik tabelanın konduğu gibi…