Çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe evrilmenin azımsanamayacak zorluklarını içinde barındıran sancılı büyümeler herkesin gerçeği. Bebeklikten başlayan kaygılarımızı yetişkinliğe kadar sürdürüyoruz.Birçok noktada kaygı ve sevgi ile büyütmeye çalıştığımız çocuklarımız için aslında en iyisini istiyoruz. Merhametli, vicdanlı, saygılı ve dürüst olsun ilkesiyle büyümesi yolunda mücadele veriyoruz. Şimdi gelelim konumuza… Yazımın başlığında neden ELA VE LALE dedim biliyor musunuz ? Çocuğu ilkokula başlayan her ailenin başını çokça ağrıtan, esprilere konu bu ELA ve LALE…. Okuma yolculuğumuzun baş aktörleri…ELA, LALE, KALE, EKLE, ELEK, NANE’’yi okuyup, bunlarla ilgili oluşan cümleleri birleştirince uzun yolcuğumuz başlıyor. Bazıları sancılı, bazıları stresli, bazıları güçlü… Yorucu ve sabır isteyen bu yolculukta öğretmenin yeteneği ve ailenin de desteği ile ciddi anlamda yol alınıyor. Mini mini çocuklarımız bu yolcukta öğrendikleri ile bizleri mutlu ediyor. Benim bugün sizlere anlatmak istediğim konu yukarıda yazdığım küçük küçük kelimeleri okuyamadan ve öğrenemeden ikinci sınıfa geçirilen bir kız çocuğunun sancıları… Ve işin asıl vahameti okuma yazma öğrenemeyen bu kız çocuğunun karnesinde 33 kitap okuduğu notu… Ve bunu yazanın bir öğretmen olması, buna göz yumanın da yine eğitimci olması sistemin içindeki yok oluşu gösteriyor. Okuma yazma öğrenemeden ikinci sınıfa geçirilen bir kız çocuğunun sancılarının hesabını kim verecek inanın ki bilemiyorum.Bu bir özel okulda yaşanan hikaye...Ve maalesef özel okullarda yaşanan bu dramın örneği çoktur. Herkesin çocuğunu en iyi özel okulda okutmayı isteme hakkı vardır. Ancak maalesef olan kapitalist sistemin içindeki çocuklarımıza oluyor. Okul aldığı paraya, öğretmen maaşına bakıyor. Çocuk okumuş okumamış hiç umurlarında değil. İSMET İnönü’nün “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur” sözünü çok severim. Maalesef yeni eğitim sisteminde (özel okullar için geçerli) örtmek, gizlemek, kirlenmekten korumak için bir şeyin üstünü örtmek alışkanlık haline geldi. Okuma yazma öğrenemeden ikinci sınıfa geçip, burada bilmediği bir sürü metin ve matematik işlemleri ile karşılaşan ancak sistem karşısında çözümsüz bırakılan bir kız çocuğunun bu şekilde 2'den 3’ncü sınıfa geçirileceğine eminim. Lütfen ister özel olsun, ister devlet okulu olsun çocukları hırslarınız uğruna ziyan etmeyin. Onun içindir ki bu yıl uygulamaya geçilecek olan sınıfta kalma, özel okullar için de geçerli olsun. Lütfen üç tarafı sularla çevrilmiş kara parçası olan ülkemizde geleceğimize dinamit koymayın. Okuyan, bilen, öğrenen nesiller yetiştirmek için elinizi taşın altına koyun. Eğitimde her şeyin para olmadığını olsa bile sistemin için çocuklarımızın çocuklarınız olduğunu ve size emanet edildiğini unutmayın. Bugün bir kız çocuğunun sancısı, yarın sizin sancılarınız olarak sizi bulur…Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘ hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü unutulmasın…