Son röportajında ESTONYA’dan gözleri dolarak bahseden Ekrem SERİN, tek arzusunun buradaki eğitim imkanlarının Düztepe, Karşıyaka, Perilikaya ve Cin Deresi’ndeki okullarda da olması olduğunu anlatmıştı…

Bizdeki eğitim sisteminden ne tür üstünlükleri var? diye sorduğum SERİN, iç geçirerek,

-"Meral Hanım, derslik başına düşen öğrenci sayısını, diğer imkanları geçelim, biliyor musunuz, Lestonya’daki okulların bahçelerinde SÜT çeşmeleri var… İyi duydunuz, SÜT çeşmeleri var. Musluklardan SU yerine her gün taze ve sınırsız SÜT akıyor…

Finlandiya, Norveç’te de benzer uygulamalar var… Ekonomileri iyi tabi…

Standartları çok yüksek… Örneğin Norveç devleti, hiçbir üretim yapmasa, tam 26 yıl boyunca ülke kendi kendine yetebilecek zenginlikte. Petrol zengini, denizden petrol çıkıyor…

Tabi bizde başladık süt dağıtımına…

İnşallah zamanla bizdeki imkanlar da o seviyelere gelir, derslik açığımız kapanır, öğrencilerimiz Avrupa standartlarında eğitim-öğretime kavuşur, bizde GÜLENlerden oluruz, Allah büyük" demişti.

Eğitim sevdalısı Serin, bu sözleri sarfettiğinin üçüncü günü İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevinden alındı…

Bu ülkede liyakat öncelikli olmadığı,

koltuğa göre adam değil, adama göre koltuk ayarlandığı,

birilerinin adamı, birilerinin yakını mantığıyla iş yapıldığı müddetçe bizim okulların bahçelerindeki musluklardan süt değil, su akarsa şükretmemiz lazım…

MODERN ARABALI KADIN ÇİFTÇİ

Gaziantep'ten bir grup çiftçi geçtiğimiz aylarda, çiftçisine büyük FIRSATlar, DESTEKler sunan Polonya'nın başkenti VARŞOVA’ya gider...

Çiftçiler Varşova’da 15 gün kalır ve gördükleri karşısında çoğu geri dönmek bile istemez…

Ve süreleri dolunca hayran kaldıkları Varşova'dan üzgün bir şekilde dönerler...

Çiftçilerden birine Varşova ziyaretinin nasıl geçtiğini, oradaki çiftçilerle bizim çiftçilerimiz arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları sordum.

Ne benzerliği? diyerek başladı anlatmaya;

-'Varşova’da bir seraya gittik. Bizi bir bayan çiftçi karşıladı. Gözlüklü, son derece modern giyimli.. Kapısında son modern araba… Bu bayan 2 dönüm sera ekmiş, 2 dönümden 20 ton biber almış. Vay be dedik...

Birde orada her ürünün birliği var. Örneğin bir üründe 5 tane seracı varsa hemen üretici birliği kuruluyor...

En önemlisi de her çiftçinin üretim sertifikası var… Üretim sertifikası olmayan çiftçilik yapamıyor. Sertifikası olmayanı devlet çiftçi olarak kabul etmiyor. Babası çifçi ancak oğlunun serfitası yoksa babasından sonra çiftçilik yapamıyor. İlla sertifika alacak.

Bizde eğitim sıfır...

Köyde çiftçiye eğitim verilecek, herkese haber veriliyor.

HÖSÜN kiya gelir mi?

Ağacın gölgesinde CİGARA sarıyor...

Çiftçiye desteklerden bahsetmeye bile gerek yok. Destek inanılmaz boyutlarda…

Zengin kesesini döver, züğürt dizini..

CHP SANDIK İSTİYOR

CHP’de merkez ilçelerde durum karışık… Şehitkamil’e PERİ ve Şahinbey’e BİNGÖL’de karar kılan CHP İl Yönetimi, topu genel merkeze attı ve Genel Merkezin BASKI mekanizmasını çalıştırması için bekleyişe geçti…

Bir tarafta,

Bingöl açıktan, Peri gizliden ’baskılar bizi yıldırımaz’ sloganları atarken,

diğer taraftan Şahinbey’den aday adaylığı başvurusunda bulunan Erdinç Tütüncüler, Deniz Kurtoğlu ve Ayten Şahin ise Genel Merkezden SANDIK istiyor...

İlçe Başkanı Halil İbrahim Özdemir’in anketlerden kötü çıktınız, Genel Merkez sizleri eledi sözlerine rağmen kendilerine güvenen partinin EMEKTARları, ’Bize ya anket sonuçlarını resmi olarak bildirin ya da partilinin önüne sandık koyun, sandıktan kim çıkarsa kabulümüz’ diyorlar...

Haklılar da…

BİNGÖL’ÜN MESAJI

CHP Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Burhan Cahit BİNGÖL, genç kesimde FENOMEN olmuş son posterinde önemli mesajlar veriyor…

Posterinde, ’Yeni Asla Eskimez’ diyen BİNGÖL’e, bu sloganla ne demek istediğini, mesajın yerine gidip gitmediğini sordum.

Mesajın yerine ulaştığını söyleyen BİNGÖL, kendisinin yeni olduğunun altını çiziyor ve

"Ben yeniyim ve eskimeyeceğim. Çünkü ben eskidiğim zaman ÇEKİLirim. Ben eskidiğim zaman burada olmayacağım… Eskidikleri halde yeni olmaya çalışanlar var. Bu mesajım O-nlara" dedi.

Bingöl, SOL eliyle verdiği mesajda ise, bir duruşu olduğunu, bu şehrin karşısında eğildiğini, paspas olduğunu, kölesi olduğunu anlattığını ifade ediyor…

Kalın Sağlıcakla…