Merhaba sevgili okurlar…
Geçen hafta bu köşede sizlerle buluşamadık, bazı özel nedenlerden dolayı…
Biliyorsunuz, daha önceki yazılarımızda 2009 ÖSS ve SBS sonuçlarından başlayıp genel eğitim sorunlarından ilimizin eğitim sorunlarına kadar geniş bir yelpazede değerlendirmelerde bulunmuştuk.

12 Ağustos tarihi itibariyle ÖSS üniversite yerleştirme sonuçları açıklandı. Sonuçlar, tam manasıyla bir hayal kırıklığıydı. Daha önce açıklanan puanlara göre 30 bine yakın öğrencinin sıfır çekmesi tartışmanın hararetini arttırmış, ilgili çevreler hem MEB'i hem de ÖSYM'yi topa tutmuştu. Bu defa da 1468 lise birincisinin açıkta kalması, bazı okullarda bir tek öğrencinin bile üniversiteye yerleşememesi, bazı illerde tıp, hukuk gibi bölümleri hiçbir öğrencinin kazanamamış olması gibi sancılı başlıklar tartışmalara malzeme olmuş durumda…

Aslında bu noktada hem MEB hem de ÖSYM şeffaflık adına -demokrasilerde en önemli prensiplerden biridir şeffaflık- bu okul birincilerinin hangi okullardan olduğunu, üniversiteye tek bir öğrenci bile yerleştiremeyen okulları; tıp, hukuk gibi iyi ve popüler bölümlere bir tek öğrenci dahi gönderemeyen illeri açıklamalıdır. Ama ne yazık ki eğitim sistemimiz hep başarıyı ön plana çıkaran bir anlayışla hareket etmekte, devekuşu sendromundan kurtulamamaktadır. Oysa adı iyi okullar sıralamasında bulunan bazı okullarda başarı oranının çok düşük seviyelerde kaldığını, bazı özel okul ve dershanelerde bile durumun içler acısı olduğunu görmekteyiz. Başarılı birkaç öğrencinin arkasına sığınılarak yapılan “sanal başarı cümlecikleri” var olan gerçeklik karşısında iddia sahiplerini gülünç duruma düşürmekten kurtaramamaktadır.

Bu yılın sınav sonuçlarına dair önemli tespitlerden birisi de öğrencilerin üniversiteye olan ilgisinin azalması… 2008'de %25, 2009'da %15 oranlarında artan kontenjanlar ile yeni açılan devlet ve vakıf üniversitelerine rağmen 2009'da sınava girdiği ve tercih yapmayı hak ettiği halde bu hakkını kullanmayan öğrenci sayısı 309 bin… Geçen yıla göre yaklaşık 300 bin fazla… Hem de kontenjan artışlarıyla birlikte üniversitelerin taban puanlarında ciddi sayılabilecek düzeyde düşüşler olmasına rağmen…

Yaklaşık 46 bini devlet üniversitelerinde olmak üzere 88.602 kontenjan açığı var. Bu kontenjan açıklarından 26.643'ü lisans, 61.959'u önlisans bölümlerinde… Mevcut HYPERLINK "http://milarsiv.milliyet.com.tr/sınav/1/1127791/" "_blank" sınav sistemine göre bu adaylar, eğer isteselerdi, bu boş kontenjanlardan birisine rahatlıkla girebilirlerdi. Ama tercih etmediler. Çünkü artık sıradan bir HYPERLINK "http://milarsiv.milliyet.com.tr/üniversite/1/1127791/" "_blank" üniversite ve bölüm diplomasının gelecek için çok da bir şey ifade etmediğinin farkındalar, gençler…

Hemen her alanda, öylesine fazla üniversite mezunu oluştu ki HYPERLINK "http://milarsiv.milliyet.com.tr/işsizlik/1/1127791/" "_blank" işsizlik sıralamasında en üst sırada üniversite mezunları yer almaya başladı. Bu yüzden de hem başvurular düştü, hem de boş kontenjanlara rağmen üniversiteye girmek isteyenler azaldı. Eğer bu konuda önemli gelişmeler olmazsa, çok değil 10 yıl sonra, fakültelerin pek çok bölümüne girmek için bırakın sınava girmeyi, isteyen herkes elini kolunu sallayarak gidip kayıt yaptırabilecek bazı bölümlere…
İstihdam sorunun her geçen gün daha da yoğun biçimde kendini hissettirdiği bir dönemde yaşanan küresel kriz, çözüm adına atılacak adımların ince elenip sık dokunulmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Şu anda on binlerle telaffuz edilen üniversite mezunu işsizler ordusunu, yukarıda bahsettiğimiz kontenjan artışları paralelinde düşünürseniz yakın gelecekte yüz binlerle ifade edeceğiz. Görünen köy kılavuz istemez, bildiğiniz gibi sevgili okurlar…

* * *
Yarın, “Büyük Yalan!” başlıklı yazımızla yukarıda bahsettiklerimize dair ironik bir bakış açısıyla karşınızdayız. Buluşmak dileğiyle…