Kristof Kolomb Atlas Okyanusu?nu aşmak isterken gemilerine tayfa bulamamıştı. O yıllarda kralın emriyle İspanya hapishanelerindeki idamlık, katil, hırsız, sapık mahkûmları gemilerine tayfa yaparak yola çıktı. Amerika kıtasını keşfettikten sonra şimdiki Amerikalıların ilk ataları bunlar oldular. Kıta keşfedilip maceraperestlerin akınları başlayınca geniş ve zengin topraklarda çiftlikler kurdular. Ancak çiftliklerde çalışacak insan yoktu. Çözüm olarak kölelik sistemini getirdiler. Korsanlar Afrika kıtasındaki zavallı yerlileri hayvan avlar gibi avlayıp gemilere doldurarak Amerika ülkelerinde satmaya başladılar. Köleleri satın alan çiftlik sahipleri onlara tümüyle hayvan muamelesi yaparak çiftliklerin uygun yerlerindeki ahırlarda yaşattılar. Hayvan gibi çalıştırdı, hasta ve yaşlı olanları kendileri öldürdüler. Zavallı kölelere tecavüzden tutun da, her türlü insanlık dışı davranışları uyguladılar. O yıllarda Amerika ülkeleri Kızılderililerin hâkimiyeti altındaydı. Tabiatla iç içe doğal bir yaşam süren Kızılderililer Amerikalıların atalarını bir türlü kabullenemediler. Çiftlik sahipleri de Kızılderililerden rahatsız olmaktaydı. Teknolojik üstünlüğe sahip çiftlik sahipleri ve daha sonra da Amerikan ülke devletleri uzun yıllar sürecek Kızılderili soykırımını başlattılar. Kızılderili Soykırımı teknolojinin başarısıyla sonuçlandı. Bugün için Amerika?da yaşayan Kızılderili nüfusu keşiften önceki nüfusun çeyreği bile değildir. Amerika kıtasının yağmalanışı henüz keşfedildiği yıllarda başlar. Kristof Kolomb?un seferlerinden birinde Maya ve Aztek kentlerinden yağmaladığı bir gemi dolusu altın Bermuda adası açıklarında geminin batmasıyla sulara gömülmüştü. İnsanların bireysel huyları gibi milletlerin de alışkanlıkları ve huyları vardır. Tıpkı Türk milletinin asker yaratıldığı gibi? Amerika ülkelerinin ilk ataları da taşıdıkları genleri gelecek nesillerine nakletmişlerdir. Bu genlerin özelliği çıkar köleliği, vurgun, soygun ve vahşettir. Bu özellik ABD?yi kendi çıkar kuruluşu ve kendi yönetiminde sayan Amerikalıların Birleşmiş Milletlere yansıtması da gayet doğal değil mi? 1945 de Japonya?nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine attıkları iki atom bombasıyla birkaç dakika içinde iki yüz elli bin kişiyi katlettiler. Atom bombalarının yıllarca süren etkisi nedeniyle de sonraki yıllarda iki yüz elli bin kişi daha hayatını kanserden kaybetti. Yani bunlar iki bomba ile beş yüz bin kişiyi öldürecek kadar insan haklarına saygılılar(!). 1950 lerde Kore?de öldürmeye devam ettiler. Daha sonraları Vietnam ve Kamboçya?da soykırımlarını sürdüler. Sovyetler Birliği süper güç olarak karşılarına dikildiği zaman cinayetlerini asgari düzeye indirmek zorunda kaldılar. Eğer Doğu Avrupa ilkelerinde ABD ve Washington?a konuşlanmış ateşe hazır bekleyen kıtalar arası balistik füzeler olmasaydı bu zamana kadar katletmedikleri bir dünya ülkesi kalmayacaktı. Sovyetler Birliği dağılınca cani genleri tekrar ve iştahla harekete geçti. Önce Afganistan?ı işgal ettiler. Çağdaşlık ve demokrasi getirmek vaadiyle girdikleri bu ülkede nice yıllardan beri cinayet ve menfaat içgüdülerini tatminle meşguller. Tabi ki, yalnızca Afganistan?da cinayet işlemek onları tatmine yetmedi. Kendi büyüttükleri Saddam?ın ülkesi Irak?a girdiler. İlk işgalleri Kuweyt bahanesiyle olduğundan işleri bitince geri çekildiler. Ancak olmayan kitle imha silahları ve hiçbir işe yaramayacak olan cehennem topları teorisini bahane ederek tekrar Irak?a girdiler. Yalnızca Afganistan ve Irak?ta katlettikleri insan sayısı tahminlere göre birkaç milyonu aşmakta. Dokuz yıl süren ve milyonlarca cana mal olan Irak-İran savaşının senaristinin de ABD olduğunu söylemeye gerek var mı? Ruhu cinayet, havası ceset kokan Amerika yaptığı bütün soykırımları unuttu. Birkaç kıytırık kişiden kurduğu Temsilciler Meclisi Ermeni Soykırım Tasarısı Alt Komisyonunda Türkiye?nin şerefli tarihini yeniden yazmaya çalışmaktalar. Tasarı alt komisyonda kabul edildi. Sıra Temsilciler Meclisinde kabulüne kaldı. Hani derler ya, ??Dinime söven de müslüman olsa??? Aklınca dünyaya medeniyet ve insanlık dersi vermeye kalkan bu geri zekâlılar topluluğu yaşanmış tarihi aldıkları kararlarla değiştiremeyeceklerini bilmiyorlar mı? Biliyorlar tabi ki. Türkiye Tarihinde Ermeni soykırımının asla yaşanmadığını da biliyorlar. Sadece şımardılar. Dünyayı bir tavuk kümesi, kendilerini de bu kümesin sahibi sanmaktalar. Ancak kümes sandıkları yerlerde aslanların yaşadığını kaç defa deneyerek gördüler ama akıllanacakları yok işte. Yunus Emre?nin, Mevlana?nın, Hacı Bektaş Veli?nin torunları ve çağın dâhisi Atatürk?ün düşünce yolcuları olan Türk milleti onlara insanlık dersi vermeye namzettir. Türk Milleti?nin ataları Amerikalıların olduğu gibi cani, hırsız ve beyinsel sapıklar değildir. Körlerle sağırlar birbirini ağırlar. Hem de, it ürür kervan yürür. Onlar istedikleri kararları alsınlar. Biz biliyoruz bizim ne olduğumuzu. Ancak yeri geldiği zaman ??çüüüüüş..? demeyi öğrenemedik. 
Mehmet Nacar