OSMANLInın son dönemi tam bir krizdir... Antepin Kadısı MAHİR Efendi tam 30 sene maaş alamaz, ancak görevine devam eder…

Kadı Mahir Efendinin verdiği hükümler, o yıllarda olay olur…

ANTEPte adı çıkar…

Dedikodular Padişaha kadar gider…

Bu anlatacaklarım efsane değil gerçektir…

Bir gün KADI Mahir Efendinin huzuruna bir kadın ve iki erkek gelir…

İki erkek de kadının kendisine NİKAHlı olduğunu iddia etmektedir…

ÇİFTÇİ olan derki, Bu benim nikahlı eşim, şahitlerim var…

KATİP olan derki, Hayır bu kadın bana nikahlıdır benim de şahitlerim var..

Kadı, bakar işin içinden çıkamıyor…

Bu kadını benim evime götürün der…

Dedikodu ayyuka çıkar... Kadı efendi, AVRADı eve saldı, bu ne ahlaksız adam derler…

Yine başka bir gün Kadı Mahir Efendinin huzuruna iki kişi gelir...

Bir heybe dolusu ALTINı bölüşemezler…

KASAP derki; O altınlar benim

ÇİFTÇİ derki, Altınlar benim.

Kadı Mahir Efendi, yine işin içinden çıkamaz…

Altınları da benim evime götürün der.

Olay yine ayyuka çıkar…

O zaman teftiş sistemi çok hızlıdır...

Dedikodular Padişaha kadar gider...

Padişah, Antepe 7 tane müfettiş gönderir ve Bu dedikodular nedir? araştırın der.

Kadı Efendinin incelendiğinden haberi yoktur…

Müfettişler yıllarca Kadıyı araştırırlar ve sonunda Kadının verdiği hükmü çözerler...

Kadı Mahir Efendi, kadını kendi evine gönderir ve hanımına, Hanım bu kadının ev hizmetlerine bak der.

Kadına bir gün, çiftçinin çubuğunu hazırla, bağa gideceğim der.

Başka bir gün kadına, okkamın dividini hazırla kayıt tutacağım der.

Bakarlarki kadın divit hazırlayamıyor, eli ayağı birbirine dolanıyor...

Kadın ev hizmetinde katibe yapacağı hizmeti becerememekte, çiftçiye hizmeti ise becermektedir...

Böylece Kadı Efendi, kadının kime ait olduğunu tesbit eder…

Altının kime ait olduğuna gelince;

Kadı Mahir Efendi, altını kaynatır… Kasabınsa yağlı olur, yağı yüze çıkar, çiftçininse tozlu olur, dibe çöker der...

Kadı Efendi altınları çiftçiye verir..

Müfettişler araştırmalarını tamamlar ve Kadı Mahir Efendi ADİL karar vermiş, Kadı Efendinin ayıbı yok derler.

Müfettişler ayrıca maaş alamadığı halde, Kadı Efendi nasıl dürüst olur? diye de araştırırlar…

Kadı Efendi evinde ABA işlemekte ve satmaktadır…

Bu yüzden adı ABACI KADI kalır...

Müfettişler, Kadı Efendinin karşısına gelir ve Kadı efendi sen dürüst çıktın, biz seni yıllardır inceliyoruz. Satı şahaneye gideceğiz, bir emrin var mı, bir isteğin var mı? derler...

Kadı, Padişahımız maaşımı ödesin yeter der.

Padişah, Kadının maaşını ve de birde ikramiye gönderir…

Fakat Kadı bu parayı kullanmaz…

Padişahın gönderdiği paranın tek kuruşuna dokunmaz ve bu parayı PANCARLIdan Antep suyunun şehre akıtılmasına tahsis eder...

PANCARLIdan tabi meyille gelen suyun şehre gelişinde Kadı Mahir Efendi bizzat çalışır…

Çok büyük tünel kazdırır, kanal yaptırır…

KADI hergün evinden çıkar, her mahalleden 3 adam, 3 kazma, 3 rençber alır.

Yarın başka bir mahalleye gider. O mahalleden 3 adam, 3 kazma, 3 rençber alır…

Antep suyu ismi buradan gelir…

Antep yüzyıllarca bu Antep suyunu içer…

Hala da bu su akmaktadır...

Bu olayı anlatan Değerli Araştırmacı, Fotoğrafçı Yaşayan Tarih, Halit Ziya Biçer, Kadı Mahir Efendinin akrabalarının ve torunlarının halen Gaziantepte yaşadığını söyledi…

Geçmişte ne adil, ne dürüst, ne çalışkan, ne akıllı insanlar yaşamış…

Düşündüm de, bu devirde maaş alamayan bir yönetici acaba görevini ne kadar sürdürür?

Kalın Sağlıcakla...