Ülkemizde 1968 yılında ilk olarak devlet eliyle başlayan televizyon yayınları,1990’lardan itibaren özel televizyonların da yayın hayatına başlamasıyla daha çok ilgi çekmeye,her eve sihirli kutu diye tabir edilen televizyonların girmesine ve nihayetinde günümüzde insan hayatının ayrılmaz bir parçası olmaya başladı.

Durum böyle iken ilk yıllarında devlet televizyonunda ajans tabir edilen haber programları dışında bir şey izlenemezken,günümüzde türlü türlü televizyonlarda birbirinden farklı dizi,film,yarışma,hobi programları gibi sayısı her geçen gün artan yapımlar ekranlarda dönmeye başladı…

Türk milleti televizyonda özellikle dizileri çok sevdi.Tüm ulusal kanallarda haftanın her günü akşam saatlerinde mutlaka en az bir dizi yayınlanıyor,alınan reyting raporlarıyla da bu dizilere halkın büyük bir talebi olduğu gözler önüne seriliyor.

İyi,her şey güzel,insanlar televizyon başlarında akşamları evlerinde istirahat ederken güzel zaman geçirmek adına televizyonları başında diziler izliyor,buraya kadar bir şey yok,kimsenin de bu yayınlara bir şey dediği yok elbette…

Ama şöyle yayınlanan dizilerin listesini yaptığımda,konularını,kahramanlarını,nasıl bir ortamda çekildiklerini gözlemlediğimde halkın çok büyük bir kısmının yoksulluk sınırı altında yaşamaya çalıştığı bir ülkede yayınlanan dizilerin hemen hemen hepsi zengin,hali vakti yerinde,geçim derdi gibi sıkıntıların senaryolara eklenmediği,güllük gülistanlık bir ülkede yaşıyormuş gibi bir izlenim verilen diziler reyting raporlarında ciddi izlenme oranlarına ulaşıyor…

Soruyorum sizlere değerli okurlarım,hangi dizide elektrik faturasını yatıramadığı için elektriği kesilen bir aileye şahit oldunuz? Hangi dizide aldığı üç beş kuruş maaşla ayın sonunu getirmeye çalışan bir aile reisi gördünüz? Hangi dizide banka borçları sebebiyle intihara teşebbüs eden bir kişi gördünüz?

Türk sanatı,Türk sineması,Türk milletinin yaşadıklarını,yaşayış tarzını ele almalıdır.Öyle sahte kahramanlarla,yapmacık dizilerle,her şeyi çok güzelmiş gibi lanse etmenin amacı nedir?

Çok büyük reyting toplayan dizilerde yengesiyle yasak aşk yaşayanları mı dersiniz,elinde silahla vurup kıranları,öldürenleri mi dersiniz,birbirini kandıranları,aldatanları mı dersiniz,para için şerefini satanları mı dersiniz,ne ararsanız var maşallah…

1990’lı Yıllarda çocukluk yıllarımdan hatırladığım birkaç diziyi hiçbir zaman unutamıyorum.Bizimkiler,Bizim Mahalle,Süper Baba,Üvey Baba,Mahallenin Muhtarları vardı mesela.Bir mahallede yaşanan,yaşanabilecek her şeyi,sonunda insan olduğumuzu hatırlatarak,güzel insanların yaşadığı bir mahalleyi anlatırdı mesela…

Kısacası hayatın gerçeklerinden uzak diziler izleyerek toplumun bilinçaltına inilmekte,halka dizidekiler gibi tüketim çılgınlığı,ahlaki olmayan davranışlar normal şeyler,iyi şeyler gibi enjekte edilmekte,psikolojisi etkilenen halk da dizilerdeki kahramanlar gibi yaşamak için borç batağına girmekte,ahlaki değerlerde yozlaşmalar yaşanmakta…

Halk için yapılan sanat,halkı anlatmıyorsa,halkın kendisine bir aynaya bakar gibi bakmasına sebep olmuyorsa kimse kusura bakmasın ama o sanat değildir benim gözümde.Sanat halktan kopuk yapılamaz.

Tüm bunları yazarken aklıma rahmetli Kemal Sunal geliverdi.1970’lerden 1990’lara kadar her dönemde,rol aldığı tüm filmlerde halkın yaşadığı güncel sorunları ele alan,bize bizi anlatan usta oyuncu,büyük insan Kemal Sunal geldi aklıma…

Bu ülkeye bir Kemal Sunal daha gelir mi bilemem ama,böyle giderse sonumuzun hiç hayra alamet olmadığı ortada…

Haftaya görüşünceye dek,hoşça kalın…