Bir vakıf Üniversitesinde öğretim üyesi olan okuyucumuz e posta mektubunda diyor ki,ünlüler ve bağımlılık ' konusunda ne düşünüyorsunuz. Toplumda 'tanınan ve 'bilinen insanlar sürekli göz önündedir. Yazılı ve görsel basın kuruluşlarının radarları altındadırlar. Yaptıkları her şey haber değeri taşır. Doğal olarak ta özel yaşamları sürekli yazılır ve çizilir. En çok ta topluma örnek olmaları hatırlatılır. Çünkü onlar 'rol model olarak kabul edilirler.Algıdiye bir kavram var unutmayalım. Ünlü insan olmaktan ziyade zirvede kalmak önemlidir. 18 yıldır bağımlılık üzerine çalışıyorum. 3 kitap kaleme aldım. Yüzlerce insanın sorgusuna katıldım. Bizzat ifade aldım. Mahkemelerde 'Adli bilirkişilik yaptım. Toplumda tanınmış insan sağlığına, uykusuna, yemesine, içmesine, oturup kalktığı insanlara dikkat etmek zorunda. Siz topluma mal olmuş insansanız bir marka olmuşsunuzdur.

Rastgele davranamazsınız. Bunun yolu da her zaman belirttiğim gibi 'yaşam koçudenen yol göstericileridir. Daha öncede belirmiştim. Topluma mal olmuş sanatçıların üzerinde ağır bir yük olur. Bu bir filmin reyting kaygısı da olabilir, çekilen sinemanın gişe de korkusu da olabilir. Sanatçının performansı da olabilir. Bunu düzenlemek yaşam koçlarının elindedir. Eğer sanatçı dediğimiz ünlülerin bu alanda bir koçları yoksa bağımlı olma riskleri yüksektir. Çünkü bu kadar ağır bir yükü taşımak onlara zor gelebilir. Nitekim internet arama motorlarına girin bakın. Sanat tarihin sayfalarında yüzlerce hatta binlerce acı örnekleri mevcuttur. Burada o ünlülerin hali pür mealini yazmaya kalkışırsak bize ayrılan yer yetmeyecektir.

Geçtiğimiz hafta kamuoyunda yine 'ünlüler ve madde bağımlılığı konusu gündeme damgasını vurmuştu. Gerek sosyal medya, gerekse yazılı ve sözlü basında uzun süre yer buldu. Önce Robin Williamsın intihar haberi konuşuldu. Ani gelen ölüm haberi sevenlerini mateme boğdu. Uzun süreden beri madde kullandığı ve depresyondan dolayı rehabilitasyon merkezine gittiği meneceri tarafından ifade edildi. Bu alanda da yazarlar 'ünlü ve bağımlı ilişkisini masaya yatırıp, fikirlerini beyan ettiler. Bu konuda dikkatimi çeken hususu paylaşmak istiyorum. Yeşilay Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman, uyuşturucu kullanırken yakalanan sanatçılar için çarpıcı ifadeler kullandı. Özellikle bonzai nedeniyle artan ölümler dikkatleri bir kez daha uyuşturucuyla mücadeleye çevrildiği dönemde Yeşilay Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman, uyuşturucu kullanırken yakalanan sanatçılar için sert konuştu. Karaman o sanatçılar için şunları söylemişti; 'Basın kötü örnekleri mümkün olduğu kadar ekranlara çıkarmamalı. Mesela Tarkan için bildiğim kadarıyla mahkeme kararı yok ama Deniz Seki için var. Hiçbir insana ispat edilinceye kadar suçlu muamelesi yapamayız. Deniz Seki konusunda basına, kamuoyuna hatta menajerlere, ona işverenlere düşen bu insanı piyasadan silmektir. Çünkü biz illegal bir iş yaptığı ispatlandıktan sonra hala toplum nezdinde bu insanı yüceltirsek o zaman kanunsuzluğu kötülüğü yüceltmiş oluruz gençlerin gözünde.. Mesela Kenan İmirzalıoğlunun sarhoş halleri ekranlarda gösterilmemeli.

Tabi sanatçılardan iyi örnek olacak isimler de var. Mesela Çağla kubat, Sporcu ve düzenli bir yaşamı var. Onunla topluma özellikle gençlere ulaşmak isteriz. Kenan Sofuoğlu da öyle. Bu isimlerle ekranlar aracılığıyla kitlelere ulaşmalıyız.diyerek yeni bir gündem oluşturdu. Konuyla ilgili bir başka görüş ise Gazeteci-Yazar Ali Eyüboğludan geldi. Gazetedeki yazısında ' Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Kahraman Sorel Dağıstanlıya uyuşturucu ve ünlülere dair yaptığı açıklamalar ilginç. Başta bonzai olmak üzere gençleri uyuşturucu belasından korumak hepimizin görevi. Sigara, nargile ve uyuşturucuyla mücadele Yeşilayın asli görevi ve varlık nedeni. O yüzdendir ki Yeşilay Başkanının, dizilerdeki sigara ve alkollü sahnelerin sıklıkla kullanılmasına 'Özendiriyor' gerekçesiyle karşı çıkmasına hiçbir itirazım yok. Karamanı yaptığı şu açıklamaya ise itirazım var: 'Basın, kötü örnekleri mümkün olduğu kadar ekrana çıkarmamalı, geride tutmalı. Mesela Tarkan için bildiğim kadarıyla mahkeme kararı yok, ama Deniz Seki için var. Hiçbir insana ispat edilene kadar suçlu muamelesi yapamayız. Deniz Seki konusunda basına, kamuoyuna, hatta menajerlere, ona iş verenlere düşen bu insanı silmektir. Çünkü biz, illegal iş yaptığı ispatlandıktan sonra hala toplum nezdinde bu insanı yüceltirsek, o zaman kanunsuzluğu, kötülüğü yüceltmiş oluruz gençlerin gözünde.' Anlaşılan o ki Yeşilay Başkanı, yakından takip etmemiş Deniz Seki hadisesini. Basın elbette ki 'kötü'yü topluma 'iyi' diye sunmamalı, yüceltmemeli. Masumiyet karinesi elbette ki çok önemli. İnsanlar, haklarında kesinleşen yargı kararı olmadıkça suçlu ilan edilmemeli. Her suçun cezası belli... Deniz Seki için de yargı bir karar verdi. Seki, bireysel başvuru yaptığı Anayasa Mahkemesi nihai kararını verene kadar hapis yatmamak için firar etti. İşin hukuki boyutu bu. Sekinin yeniden cezaevine girip girmeyeceğine karar verecek olan merci belliyken, bizim toplum olarak ona ikinci bir ceza kesme hakkımız var mı? Üstelik Seki, defalarca uyuşturucu kullandığı için pişmanlığını dile getirmiş ve insanları bu beladan uzak tutacak her kampanyaya destek vermeye hazır olduğunu açıklamışken..'Hata' yapanları 'silmek' kolay, asıl maharet onları da kazanabilmek.Yeşilay Başkanı İhsan Karaman son dönemlerde kurumsal işbirliğine ve hayırlı projelere imza atıyor.Yeşilaya bir vizyon ve misyon sağladı.Yeşilayı aktif ve üretken bir kurum olarak tanıtma yolunda büyük yol kat etti.Kendisini de ayrıca kutluyorum.