Yaşadığımız Deprem felaketinden sonra gözümüz her ne kadar Van'a çevrilmiş olsa da, asıl düşünmemiz gerekenlerden birisi, hatta en önemlisi Gaziantep'in durumudur.. Biliyorsunuz bu konuda yıllardır gazete olarak sürekli mesajlar veriyoruz..
Türkiye'de depreme karşı nedense ciddi tedbirler alınmaz.. Deprem konusunda yetkilendirilmiş isimlerin uyarılarına ise gülünür geçilir..Tatbikatlar yapılır, ciddiyetten öte, bu bir oyun sanılır.. Vilayet ve Belediyelerin bu konuda göstermelik icraatları daha ön planda tutular. En önemlisi ise, özellikle belediyelerin binalara ruhsat verirken, depreme dayanıklılığı konusunda titiz davranmayışı olur..

KAĞIT ÜZERİNDE AVRUPALI İLE AYNI,
AMA UYGULAMADA FARKLIYIZ

Aslında yasalarımızda herşey vardır.. Ama en başta Yapı Denetim gerçeği ciddiye alınmamaktadır.. Türkiye?de yapı denetlemesinin kağıt Avrupa Yapı Denetim Konsorsiyumu (AYDK) ile uyumlu olduğu görülür ama uygulamada hiç te öyle olmadığı gözlenir. Çünkü Avrupa'da Türkiye?deki gibi ?Evrakları getir imzalayalım? anlayışı yoktur.. Oysa AYDK?nun kurallarını kabul etmiş Almanya, İngiltere, Fransa, Danimarka, Avusturya, İspanya, İsveç, Hırvatistan, İzlanda, Norveç, Çek Cumhuriyeti ve Slovenya?da bağımsız özel müfettişler, inşaatın yapılacağı araziyle birlikte plan ve diğer konuları da ciddi şekilde denetler.
Müfettişler, haber vermeden inşaat mahalline gidip, inşaatın onaylanmış projeye uygun olup olmadığına bakar. Kullanılan malzemede ve projede bir sapma belirlendiğinde, faaliyeti durdurma yetkisine sahiptir. Müfettişler onay vermediği takdirde hiçbir şekilde inşaata başlanmaz..
Ama bizde hemde Gaziantep'te bunları yazıldığı gibi göremezsiniz..Bu binaların bırakın sağlamlığını, zamanında bitirilmeyişine bile ses çıkarılmaz. Tıpkı Gaziantep Özel İdaresinin okulların inşaatlarını zamanında bitirmeyen inşaat firmalarına birşey yapamadığı gibi..Sadece tek örnek, Nuri Pazarbaşı ilköğretim okulu..Okullar açıldığında bu müteahhide 10 gün süre verilmişti, aradan uzun bir süre geçti o okul bitirilemedi..Zaten o okul bitirilse bile, ben sağlamlığı konusunda endişeli olduğumu belirtmeliyim.. Ama hemen belirteyim; bu konuda Belediyelerin iş disiplini daha farklı.. Çünkü hepsi de denetim ve kontrol yönü bir yana, ihaleyi verdikleri firmaları es geçmiyor, kılı kırk yarıyor..Yine de tüm ihaleleri için kesin konuşamam..

 DEPREM VERGİLERİMİZ NİYE ADRESİNE GİTMEZ

Türkiye'de tüm vatandaşlar deprem için devletin işi sıkı tutmasını bekler..Bu konuda hassastır.. Üçkağıtçılar, hainler, namussuzlar hariç tabii.. Ama Türk halkının bu fedakarlığına karşın, yapılması gereken hizmetler ve çalışmalar gerçek olmaz.. Dahası ve en dramik olanı ise, deprem vergisi diye insanlardan toplanan vergilerin tek kuruşu depremle ilgili çalışmalara aktarılmaz.. İşte Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Deprem vergisini yollara ve sağlığa aktardıkları itirafı..

BAŞBAKAN SÖYLEDİ HEYECANLANDIK..AMA ?

Aslında bu depremle beraber Sayın Başbakan'ın şimdiye kadar duymadığımız mesajlarına şahit olduk ve umutlandık ama, ben onların da kısa zamanda unutulacağını sanıyorum..
Yoksa Sayın Başbakan öyle bir noktada yakaladı ve kaçak binalar hakkında öyle bir iddiada bulundu ki, inanın Türkiye gerçeklerini bilmesem, sabaha kadar ayakta alkışlarım.. Ama burası Türkiye.. Vatandaşın böyle dönemlerde hassas noktaları iyi yakalanır ve hafifçe GAZI alınır.. Sonrası hiç önemli değildir..
Şimdi Başbakan'ın bu konuşması belki bazılarını tedirgin etmiş olabilir ama Türkiye gerçeğini bilenler hiç oralı bile olmamıştır. Çünkü Türkiye'de kaçak ve imara aykırı binalar yıkılamaz. Yıkılsa bile üç-beş garibanın evi yıkılır, göstermelik olarak günlerce televizyon ve gazetelerde gündem oluşturulur, sonra herşey eskiye döner..

EN ÇOK ZARARI AKP'LİLER GÖRÜR

Bırakın Türkiye'yi, ben Gaziantep'e şöyle bir bakıyorum, Başbakan'ın sözleri gerçekleşmiş olsa, bundan en çok zararı kusura bakmasınlar ama AK Parti'liler görür.. Bakın İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Metehan Gündüz neler söylüyor: "Eğer Başbakan'ın söyledikleri hayata geçerse Gaziantep'te Güvenevler Bölgesi'nde yıkılmadık ev, Organize'de yıkılmadık fabrika kalmaz " Sadece Güvenevler Bölgesi değil tabii..Şehrin dört bir yanında kaçak ve imara aykırı yapılar var. Bakın Metehan Gündüz öyle şeylere dikkat çekiyor ve "Kentte Planlama anlayışından uzak, ranta dönük yapılan ve kamu yararı da gözetilmeden, parsel veya ada bazında yapılan plan değişiklikleri ve mevcut imar planına, projesine uygun yapılmayan binalar, şehrimizi oldukça riskli hale getirmektedir. Özellikle Hastane, yurt, okul ve kamuya ait yapıların, bir plan dahilinde depreme güvenli hale getirilmesi bir zorunluluktur" diyerek uyarıda bulunuyor..
Ama bundan önce söylenenlerin havada bırakıldığı gibi bunun da havada kalacağını bizim gibi kendisi de biliyor..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR