Kısa bir süre önce IŞİD ile mücadelede, ABD öncülüğündeki koalisyonun hata yaptığını ve Türkiye'nin önerilerinin uygulamaya alınması yönünde bir mektubu ABD Başkanı Obama ile Muhalefet Lideri Senatör McCain'e gönderen ve Senatör McCain'den, tezler paralelinde bir mektup alan Demokrasi Derneği'ne, uluslar arası ilgi devam ediyor. Federal Almanya Cumhuriyeti, Ankara Büyükelçiliği'nin düzenlemiş olduğu; Türk - Alman Ekonomi Gününe davet edilen Demokrasi Derneği'ni, bu etkinlikte Başkanlık Baş Danışmanı Gülçiçek Özkorkmaz ve Baş Danışman Vekili Maide Çelik temsil etti.

UZMANLARIMIZ GÖRÜŞLERİNİ BİLDİRDİ

Demokrasi Derneği'ni bu etkinlikte temsil eden Baş Danışman Gülçiçek Özkorkmaz, etkinlik hakkında şunları söyledi:"Öncelikle Avrupa Birliği'nin ekonomik anlamda lokomotifi olan Almanya Federal Cumhuriyeti'nin daveti, derneğimiz tarafından olumlu karşılandı. Demokrasi Derneği'nin etkinliğe katılma amacı, boş bir sandalyeyi doldurmak ve üç, beş kare fotoğraf çektirmek şeklinde olamazdı. Bu etkinlikte bir sivil toplum kuruluşu olarak ülkemiz için bir gayret, bir emek ortaya koymalıydık. Bu yaklaşım sonrasında Dernek Başkanımız tarafından tam yetki ile yetkilendirilerek süreci başlattık. Davet ve davetin konusu öncelikle yönetim kurulumuzda ele alındıktan sonra, derneğimizin ilgili komisyonlarınca ele alındı. Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanımız Müfit Budak, Finans ve Maliye Komisyonu Başkanımız İsmet Özusta, Ekonomi-Politik Komisyonu Başkanımız Mustafa Tunç, İktisatçı Volkan Uras ve Ekonomist Sina Kılıç başta olmak üzere her bir komisyon kendi uzmanlık alanında görüşlerini bildirdi" dedi.

TÜRKİYE ZARAR GÖRECEKTİR

Etkinlikte, Avrupa Birliği ile ABD arasında her an imzalanabilecek olan; AB - ABD Serbest Ticaret Anlaşması'nın, Türkiye ekonomisi, Türk üretim gücü ve Türkiye sanayisi üzerine oluşacak olan olumsuz etkilerinin ele alındığını belirten Özkorkmaz, "Türk - Alman Ekonomi Etkinliğine katıldığımızda, Ticaret Ataşesi Sayın Hallier ile yaptığımız ikili görüşmede, Türkiye ekonomisi, sanayisi ve üretim gücü için hassasiyetlerimizi dile getirdikten sonra, hazırlamış olduğumuz çerçeve dosyayı da sunduk. İlettiğimiz konular ise kısaca; Türkiye'nin, Gümrük Birliği üyesi olması ancak Avrupa Birliğine üye olmaması nedeniyle, ABD - AB arasında imzalanacak ticaret anlaşmasından zarar görecek tek ülke Türkiye Cumhuriyeti olacaktır. Anlaşma sonrasında; ABD malları Türk pazarına serbestçe ve tarifeye takılmadan girebilecek, ancak ABD, Türkiye'ye her türlü tarife ve kota uygulamasına devam edebilecek olması başta ülke ekonomisi ve ülke sanayisi için büyük bir sorun olacaktır. Bu sorun o kadar büyüktür ki Türkiye bütçesi yıllık yaklaşık olarak 35 ila 45 Milyar Dolar açık vermesi yanı sıra Gayri safi yurtiçi hasılası da yıllık yaklaşık %5 ila %7 arasında düşecektir. Şu an kulağa sadece bir istatistik verisi gibi gelen bu sorun kısa zamanda ülke refahını ve yaşam kalitesini düşürebilecek bir sorun halini alacaktır" diye konuştu.

BUNUN ADI AYRIMCILIKTIR

'AB ile ABD'nin anlaşması sonrası, Türkiye'nin de ABD ile bir serbest ticaret anlaşması yaparak bu sorundan kurtulabileceği düşünülebilir ancak bu algı yanıltıcıdır' diyen Özkorkmaz, "ABD'nin böyle bir anlaşma yapma zorunluluğu yoktur, zaten malları Türkiye'ye sorunsuz ve serbest şekilde girecektir.. Ayrıca AB ile serbest ticaret anlaşması yapan Meksika ve Cezayir ile Türkiye'nin kendi başına yapmaya çalıştığı serbest ticaret anlaşmalarının zorlu ve imkansız süreçlerini hatırlayacak olursak, ABD'nin böyle bir anlaşmaya yanaşmayacağını hemen anlayabiliriz. Türkiye'nin böyle zorlu hatta imkansız bir süreci tek başına yapması beklenemez. Türkiye ile AB arasında ki 1963 Tarihli Ankara Anlaşmasının özü sayılan iki madde vardır. Bunlardan ilk olanı sözleşmeye sadakat diğeri ayrımcılığın yasaklanmasıdır. Avrupa Birliği, üye ülkelerin menfaatini çoğaltırken, aday ülkeyi zarara uğratamaz bu duruma ayrımcılık denir. Diğer önemli konu sözleşmeye sadakattir ki üye olma yolunda önemli gayretler içinde olan Türkiye'yi zarara uğratacak sözleşmeler yapılamaz. Yapılan görüşme ve sunduğumuz dosya sonrası Sayın Hallier konuyu yakından takip edeceğini iletirken yazılı bir şekle getirilmiş bu çalışmanın önemine değindi" dedi.

SİYASİ VE STK'LARA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR

Özkorkmaz, Türk Ekonomisi ve Sanayisi üzerinde bir kara bulut gibi duran ABD - AB serbest ticaret anlaşmasının ülkemize zarar vermeyecek şekilde düzenlenmesi için uluslar arası baskı oluşturma konusunda; TBMM'de olan ya da olmayan tüm siyasi partilerin, Sivil toplum kuruluşlarının, Meslek kuruluşlarının ve özelikle üniversitelerin kamu hukuku, iktisat, maliye, uluslar arası ilişkiler ve kamu yönetimi bölümlerinde görev yapan akademisyenlere düşen büyük görevler olduğunu ifade ederek, "Bu konu memleket meselesidir. Siyasi ve kişisel çıkarlar üstünde bir öneme sahiptir. Demokrasi Derneği; ABD - AB serbest ticaret anlaşmasının Türkiye üzerinde ekonomik ve endüstriyel zararlarının oluşmadan giderilmesi amacıyla; Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, AB üye ülkeleri, ABD başkanlığı, Muhalefet partileri, Uluslar arası sivil toplum kuruluşları ve uluslar arası medya kuruluşları düzeyinde farkındalık oluşturma çabalarına devam edecek ve faaliyetleri konusunda kamuoyunu bilgilendirecektir" şeklinde konuştu. Bülten