Ülkemizde demokrasi vatandan ve bayraktan önde gelmekte. Demokrasi olsun ama isterse vatanımız bölünsün ve bayrağımız gönderden insin. Dokunmayın Şabanıma, pardon demokrasime. İsterseniz bazı demokrasi örneklerimizi hatırlayalım. Mardin?in Bilge köyünde birkaç kişilik bir grup kırk dört yurttaşımızı düğün sırasında katletti. Elazığ?da minareyi çalmadan önce deli kılıfını hazırlayan bir baba ile iki oğlu altı kişiyi öldürdü. İstanbul?da bir kız zengin ve arkası güçlü sevgilisi tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Bunlar sıradan ve günlük olaylar. Devlet düşünmekte. Biz bu katilleri ne yapalım? Dışarıda dolaşırlarsa birileri bunlara zarar verebilir, hatta öldürebilir. Yakalayıp ömür boyu hayatlarını garanti ve güvence altına atarak cezaevine koyuyorlar. Ölenlerse demokrasi kurbanı sayılır. Kuvva-i Mille Mücahitleri Derneğinin adından bakan emriyle Milliye sözü çıkartılıp yasaklandı. Resmi törenlere dernek kıyafetleriyle katılamayacaklar. Türkiye?den Türklük kaldırıldı. Artık Türk değiliz. Sadece Türkiyeliyiz. Atatürkçü düşünce AB üyeliğimize engel olduğundan Atatürkçülüğü yasaklama yollarını aramaktayız. Mutlaka bulacağız. Terörle mücadelenin bayrağı konumundaki eski paşalar da terörist sayılmakta. PKK masum, TSK içinde PKK terörüyle savaşanlar suçlu. Ergenekoncu hepsi de? Türkiye?den Atatürk?ü ve Türklüğü silip yok etmek demokrasi gereğiymiş. AB bize bir şeyler sokuyor ama onlar demokrasi dese de soktukları şey DEFOkrasiye benziyor. Yerel seçimlerde terörün yoğun olduğu bölgelere ve illere bol bol ulufe dağıtıldı. Elektriği olmayan köylere bile çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi verildi. Köylüler memnun. Çünkü bu makinelerin içini boşaltıp ahırlardaki davarlara yemlik olarak kullanmaktalar. Demokrasi paylaşımdır, insana saygıdır, vatandaşa hizmettir. Bir de vatandaşı kandırıp oy almak için hokkabazlık yapma sanatıdır. Ancak bir sorun var. Bol ulufe dağıtıldı ama paralar bitti. O halde millet, pardon halk ne güne duruyor. Basın demokrasi zamlarını. Kuzu kuzu ödesinler. Caminin duvarına işemeyi meslek edinen Barzani salağı ABD çekilince yalnız kalacak. Sünni ve şiir Araplarla İran Barzani?yi ham edebilir. Tuzağa düşmüş fare gibi kuyruğu titremekte.. Barzani?nin normal zamanda küfredeceği, kıçı sıkıştığında da koşup sığınacağı yer neresi? Türkiye. Buş oğlu Buş?un öğrencisi buşluğu Buş?tan öğrendi. Bu defa sadece sığınmak istemiyor. Bahşiş olarak da doğu ve güneydoğuyu istiyor. Çünkü, Türkiye DEFOkrasiyle yönetilmekte. İmralı?da özenle beslenen, mesleği Türkiye Cumhuriyetini bölüp parçalamak olan bir yaratık var. İşte bu yaratık devletin geleceği ile ilgili yol haritası çizmekle meşgul. Bütün ülke sesini kısmış bu mucize haritayı merakla beklemekte. Ülkenin bütün aydınları doğrudan veya detaylı yollardan destek vermekte. Demek oluyor ki, İmralı canavarı Türkiye?nin aydınlarına yol gösterecek kadar aydın, bilgin ve filozof biri. Kılavuzu karga olan aydınlarımız burunlarından belli olmaktalar. Ancak, İmralı?daki yaratığın Türkiye Cumhuriyeti Devleti için çizeceği yol haritası eksik ve yetersiz kalacaktır. Devlet işleri komisyonlarla yürütülür. Bu nedenle yol haritası çalışmaları için El Kaide lideri Usame Bin Laden?i ve Nelson Mandela?yı da çağırıp komisyon kurulması gerekir. İşte en iyi yol haritasını bu üçlü hazırlar ve artık yıkılmış bir Türkiye Cumhuriyeti de gıyabında AB üyeliğine alınır. Aman ha, Demokrasiye bir şey olmasın. DEFOkrasi de olsa razıyız. Yeter ki, olsun.