O yıllarda il merkezlerindeki daha güzel okullara nakil yaptırmak isteyen öğretmenler puanlamaya tabi tutulur, puan sırasına göre istediği okula ataması yapılırdı. Bu şekilde atama isteyen öğretmen dilekçe vererek puan durumuna göre istediği okuldaki atama sırasına girerdi.

Evin yakınında 30 Ağustos İlkokulu vardı. Son derece güzel bir okuldu. Öğrencilerin aileleri kültürlüydü. Bu okula atanmak için de sıraya girmek gerekiyordu. Dilekçe vererek 30 Ağustos İlkokuluna atanma sırasına girdim. Mahrumiyet ve sürgün bölgelerinde çok kaldığım için puanım hayli yüksekti. Atamamın çabuk yapılacağına inanıyordum.

Atamam yapıldığında her gün otuz kilometre yol gitme derdinden ve masrafından da kurtulacaktım.

İkinci yılın sonunda atama listesinde birinci sıraya yükseldim. Okuldan ayrılacak ilk öğretmenin yerine beni atamalarını bekliyordum.

Bir gün öğretmenler odasında otururken bir arkadaşımız çarşıdan geldi. Soranlara milli eğitim müdürlüğünden geldiğini söylüyordu. Çayını yudumlarken bana döndü;

-Hocam siz 30 Ağustosta birinci sıradaydınız değil mi?

-Evet hocam.

-Milli eğitim müdürlüğünde atama listeleri asılmış. Sizin adınız yok. 30 Ağustos'a iki bayan öğretmen atamışlar…

-Emin misin hocam?

-Eminim. İki kere baktım listeye.

Bir anda sinirlerim zirve yapmaya başladı. Müdürden izin alarak Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Öğretmen arkadaşımın sözleri doğruydu. İki bayan öğretmen atanmıştı. Üstelik ben de sekizinci sıraya düşmüştüm. Puanlamaları sicil bürosundaki memurlar yapıyordu. Büronun Kenan isminde bir şefi vardı. Ayrıca sicille ilgili Müdür Yardımcısı Süleyman bey de kırk yıllık dost ve arkadaşımdı. Süleyman beyin makam odası sicil bürosu içindeydi.

Öfkeyle sicil bürosuna girdim. Kenan bey ayakta duruyordu.

-Kenan bey!!!

-Buyur hocam.

-Benim birinci sırada olduğum okula iki bayan verilmiş.

-Evet doğrudur.

-Ben sekizinci sıraya düşmüşüm.

-O da doğru hocam.

-Peki, benim puanım kaç?

-Bir dakika. Bakayım hemen.

Baktı ve;

-Sizin puanınız yüz altmış beş hocam.

Hemen geliyorum deyip çıktım. Arabamın torpido gözünde hizmet cetvelim vardı. Alıp getirdim.

-Hesaplayın şu cetvele göre. Bakalım kaç çıkacak?

Kenan bey cetveli bir memura vererek puanımı hesaplamasını söyledi. Ben beklemeye başladım. Hesap bitince memur cetveli getirdi.

-Kaç puan çıktı

-İki yüz seksen beş.

Kenan beye döndüm.

-Ne olacak şimdi Kenan bey? Matematik bilen birinin bu kadar büyük bir hata yapması mümkün mü?

-Bir şey olacağı yok hocam. Bizi şikayet edersiniz. Gereken ceza verilir.

-Sizin cezanız beni ilgilendirmez. Bu atamalar duracak ve benim hakkım teslim edilecek.

-Mümkün değil. Git şikayet et.

Baktım Süleyman beyin kapısı açık ve kendisi de masasında oturmakta. Odasının kapısından kızgın bir sesle söylendim.

-Süleyman bey!!

-Evet Mehmet bey.

-Bu sizin sicil şefinizle memurlarınız matematik bilmiyorsa, kara cahilse bunun cezasını ben mi çekeceğim?

-Ne oldu ki?

-Şefiniz benim 285 puanı 165 puan olarak hesaplamış. Atanacağım okula da torpilli iki bayanın atanmasını sağlayarak beni sekizinci sıraya düşürmüş.

Süleyman Bey hemen Kenan beyi çağırarak sordu.

-Hocamın dedikleri doğru mu?

-Doğru efendim.

-Hemen diğer bayanların çalıştığı okul müdürlerini ara. O öğretmenlerin okulla ilişkilerini kesmesinler. Bu atamalar duracak ve yanlış düzeltilecek.

Beraberce Süleyman beyin odasından çıktık. Şef bana;

-Hocam İlçe İlköğretim Müdürlüğüne git. Durumu anlat. Onlar da okul müdürlerini arayıp öğretmenlerin ilişkisini kesmesinler, demez mi?

-Yetti ulan, diye parladım. Ben vali miyim, milli eğitim müdürü müyüm ki, İlçe İlköğretim Müdürlüğü benim emrime uyacak? Hemen şimdi benim yanımda arayacak ve gerekeni söyleyeceksin. Ben gidip İlçe İlköğretim Müdürlüğünden arayıp aramadığını kontrol edeceğim.

Kenan bey telefona sarıldı. Gerekli aramayı yaptı. Oradan çıkarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Kenan beyin arayıp aramadığını sordum. Aradı dediler. Bu işin peşini bırakmayacağımı, rüşvetçi veya torpilci kimler varsa açığa çıkaracağımı, il genelinde rezalete herkesin hazır olması gerektiğini anlatarak okuluma döndüm.

Bir süre sonra gereken yapıldı. O öğretmenlerin ataması durduruldu. Benim atamam 30 Ağustos İlkokuluna yapıldı.

Ne yazık ki, ülkemizin dayısı da ayısı da hiçbir zaman tükenmeyecek.

Ankara'daki ''hamili gart'' zincirinin halkaları kenar mahalledeki bir ilkokula kadar uzanabilmekte.

Yazıklar olsun…