Demokratik kurallar askıya alınıyor, demokratik kurumların adeta içi boşaltılıyor ve rejim hızla totaliterizme doğru kayıyor.

Pusulası bozuk ve etkisiz muhalefet bir anlamda tek parti diktatoryasının değirmenine su taşıyor. Satın alınan, türlü tehdit ve yıldırma politikalarıyla yeniden dizayn edilen gazeteler, televizyon kanalları ve zemberekli yazarlar vasıtasıyla oluşan yandaş medya halkın doğru ve hızlı haber alma hakkını gasp ediyor.

Bu yolla gerçeklerin üzeri örtülüyor. Halk bilgi kirliliğinin içinde debelenip duruyor. Ya satın alınamayanlar, dik duruş gösterenler, doların yada euronun diz çöktüremedikleri, onların külliyetli bir miktarı Silivri ve Hasdal'da.

Dışarıda kalanlar ise tehdit ve baskı altında. Gericilerin ve bölücülerin dışında kalan kesimin ise başına her an herşey gelebilir.

Önceden kurgulanmış senaryolarla adını ilk kez duyacağınız bir örgüte mensup sayılabilir, eften püften nedenlerle gözaltına alınabilir. Yada ne ile suçlandığınızı bilemeden yıllarca hapis yatabilirsiniz.

Eğer Cumhuriyetin değerlerini ve cumhuriyetin kazanımlarını savunuyorsanız, Atatürk'ün devrim ve ilkelerinden yana tavır koyuyorsanız, Ankara başkentli Milli devlete tarafsanız yandınız.

Şimdilerde fişleniyor, bir yerlere not ediliyor, izleniyor, hakkınızda bilgi depolayan birimlerin kıskacındanız demektir.

Ancak Cumhuriyet küfür ediyorsanız, seksen yıl önceki olaylara atıfta bulunarak yalanla, riyayla, kara propagandayla devrimci Cumhuriyet devletine saldırıyorsanız, dindar aynı zamanda kindar bir gençlik için ahkam kesiyorsanız, ikinci İsrail için Diyarbakır'ı alternatif başkent ilan ediyorsanız bu durumda bir beis yok.

Onların dışındaysanız, kaleminizle aydınlanma sürecinde katkı sağlıyorsanız 'kaleminizden pislik akıyor' olabilir. Tıpkı Bekir Coşkun gibi.

Yazıları nedeniyle Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay'ın hedef aldığı Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun CNN Türk'teki açıklamalarında 'Ben ve ailem tehdit altındayız' diyor.

Bu durum Cumhuriyet tarihi boyunca bir siyasi iktidarın muhalif fikir adamlarına ve yazarlara bu kadar ön yargılı ve tahammülsüz davranış metotları ürettiği başka bir süreci işaret etmemiştir.

Bekir Coşkun ' Peki medya ve toplum buna nasıl razı olabilir? Bu mümkün mü? Ben ve ailem şu anda tehdit altındayız. Bir başbakan nasıl bir yazarı hedef gösterir. Yeter artık oradan kovulduk, diğerinden sürüldük, oradan atıldık, başımıza gelmeyen kalmadı…' diyor. Cumhurbaşkanı'nın 'güzel şeyler olacak' dediği güzelliklerin mealinde bunlar var demektir. Diğer taraftan ileri demokrasi dedikleri ise bu olsa gerek.