Sizi artık çocuk olmadığınıza ne ikna etti ? Ne oldu da masallar ülkesinde yaşamadığınızı anladınız ?
Anladığınız vakit ne yaptınız ?
Büyüdüğümü anlamam, oyuncaklarımı dolaba kaldırdığım anda olmadı.
Oyuncaklarım yokken de oyunlarım vardı benim. Çocuk gibi hayata bakabiliyordum mesela.
Her tarafımda pembe bulutlarım vardı .Gözümün önünde doğuşumdan varoluşuma kadar, her evreme tanık olan dostlarım vardı.
Her biri birer birer etrafımda. Canım acıdığında bıkmadan yaralarımı sararlardı. Benden biri.
Onlar hala var aslında. Ama hayat bizi savurmaya başladı. Biliyorum , bilmek istemesemde yavaş yavaş öğreniyorum.
Hele biri varya aralarında. Beni uykumdan uyandırdı, çocukluktan caydırdı.
Ben pembe panjurlu barbie evlerini düşlerken, o pembe panjurlu yuvasını kurmak için parmağa yüzüğü taktı.
Ah benim çileli başım.
En minik halini gördüğüm, yaşanmışlıklarımızla bizi geçen kendi kişisel tarihimin mimarı.
Kocaman bir aşka merhaba dedi önce . Aralarında mesafeler vardı. Dert değil dediler. Mesafeleri daraltmayı bildiler.
İlk tanıştıkları gün bende vardım. İlk kavgasında ağlarken yine ben. Peçete uzattım ona. Teselli ettim. Uzunda sürmedi zaten.
Ben aslında hep gülüşüne şahit oldum. Mutluluktan hüngür hüngür ağladı, beni de ağlatmayı bildi.
Ama Hayatının dönüm noktasının 'ben aşık oldum' cümlesi olduğunu tahmin edemedim.
Herşey o zaman başladı. Bir ömrü birbirlerini sevmeye adıyacaklarını bana söylediğinde çok mutlu oldum.
Bir uyandım ki artık mutlu olamayacağımı anladım. Aramıza birşeyler girdi, girecekti.
Meğer nasılda çabuk büyütmüşüz içimizdeki çocuğu. Hayatı donduramayıp, o teslimiyet anına nasıl da yakalanmışız?
Ve o evleniyor. En yakın dostum.
Hemde evlenip en uzağa gidiyor.Biz mesafeleri daraltabilir miyiz? Meçhul.
Şu hayat telaşı var ya. Adamın gecesini gündüzünden çalar.
Çoluk çocuk, birde koca üzerine yetmezmiş gibi aile gir girebilirsen araya.
Hadi toplanalım evde, kızkıza dertleşelim desem....
Hadi çok ihtiyacım var buralardan uzaklaşmaya al bavulu , tatile desem... Diyemezsin onun artık dünyası bambaşka.
İşte o hayat telaşı. Benimkinden farklı olacağı besbelli.
Anılarla yetinmek zorundayım. Bu çok zor biliyorum. Bir gün gelir o anılarda tükenir. İçindeki heyecanı ışık hızıyla paylaşamazsan tad alamazsın.
İşte büyümek buymuş.
O mutlu hem de mutsuz. Martılar kanatlarında ona mutluluk saçıyor , ama geride bıraktığı ailesi , çocukluğu ve bizler.
Şükredemiyor bile. Oda kötü be.
O da biliyor yerimiz dolmaz, doldurulamaz. Ama Yapılabilecek bişey yok.
Bu diyardan göç vakti. Güzel bebek çok uzağımıza gelin gidiyor. Giderken dağılan bizi onarsa bari.
Ağlarım mutlu mutlu ,
Ama anlayamam yitip giden çoculuğumuzu.
Güç kuvvet meselesi, en ihtiyacım olduğu andayım.
Düğününü düşünemiyorum. Ona kimseyi yakıştıramıyorum. Gözümde öyle bir yerde oturuyorki onu o tahtan alan herkese düşmanım.
Tek duam mutlu ve huzurlu bir yaşam geçirmesi.
Arta kalan zamanına sığabildiğimiz kadar var olmaya razıyız. Napalım kader .
Bir tek dileğim var mutlu ol yeter modundayım:)
Ama duygusal kriz anları yaşıyorum.
Veeeeee..
Beni artık çocuk olmadığıma ikna eden, içimden birini romeosuna teslim ettiğim andır.
Evet artık masallar ülkesinde yaşamıyorum ,
Ama dostumun mutluluğu için aramıza giren yollara ve başka bir dünyaya da katlanmayı deniyorum.
Veeeee sonuç!
Anladığım vakit anlamamazlığa verdim. Ertelensin diye dua ettim ama bugün ona yarın bana.
Sanırım büyüdük. Sevme vaktimiz de geldi...
Kocaman bir sessizlik, anılarımız, çocukluğumuzla onu uğurlama bekleyişindeyim.
Büyümek nede zor işmiş böyle ?