Deniz Baykal'a karşı oynanan kaset komplosunun ardından aday olmayacağını söylemesine rağmen keskin bir U dönüşüyle aday olan Kemal Kılıçdaroğlu bir truva atının karnında bir alay gayri milli unsuru da CHP'ye taşımıştı.
Kaset komplosundan, Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığına, oluşturulan A takımından, Yeni CHP söylemine kadar puzzel'ın parçaları tamamlandığında CHP'yi yeniden dizayn eden bir CIA operasyonunu tespit etmek mümkün. Batı emparyalizmine karşı partisinin ilklerini savunan, Cumhuriyetin yükselen değerlerine bekçilik eden Deniz Baykal'ın ketum duruşu, Amerikan emperyalizmi adına Cumhuriyeti dönüştürmek isteyen işbirlikçilerle okyanus ötesi ajanların operasyonel planlarına uygun olarak CHP'ye müdahale etmeyi kaçınılmaz kılmıştı.
Nitekim bu operasyonunun ikinci ayağında, sıra boşalacak koltuğun teslim edileceği uyumlu bir emanetçinin bulunmasını emrediyordu.
Kılıçdaroğlu bu rol için adeta biçilmiş kaftandı.
Genel Başkanlık koltuğuna oturan Kılıçdaroğlu'nun yapacağı şey, kapıyı aralayarak içeriye sızacak haramilere gerekli yapıyı oluşturmasıydı.
İlk icraatı Ahmet Türk'ün tavsiyesine uyarak, Habur Rezaleti sırasında PKK'lıların avukatlığını üstlenen Sezgin Tanrıkulu'nu partiye taşıması oldu. Kendinden menkul bu şahsiyetin güya kabilinden oynayacağı rol bölge ile CHP arasında bir köprü vazifesi görmesiydi.
İlk kurultayda Parti meclisine, sonrasında İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına getirilen Sezgin Tanrıkulu'nun bölge ile ilgili hiç bir çalışması olmalı.
22 Mayıs 2010 sonrası kurulan Güneydoğu Komisyonu dağıtılarak bölge Sezgin Tanrıkulu ile destekçilerine emanet edildi.
Diyarbakır'ın gönül telini titreteceği zannedilen Sezgin Tanrıkulu ile Gürsel Tekin'in Güneydoğu planı büyük bir gürültüyle çökerken yüzde 50 oranındaki oy kaybının mimarıher ne hikmetse Diyarbakır'dan aday olmaya cesaret edemedi.
Kürt Sorunu ve partinin Güneydoğu'daki açılımı adına sihir ve keramet beklediği Sezgin Tanrıkulu dikensiz bir gül bahçesinden aday gösterilerek dağ fare doğurdu oyununu tamamladı.
Mustafa Kemal'in partisine yeni CHP söylemiyle Amerikan Siyasetiyle daha uyumlu hale getirme sözü veren Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'yi açtıkça açtı, saçtıkça saçtı.
Ancak ne açtıklarını kapatabildi, ne de saçtıklarını toplayabildi.
Zira Kılıçdaroğlu'nun partiye taşıdığı gayri milli yapı partinin damarlarına kadar ilerliyor, parti tarihi boyunca duyulmamış lakırtılar havalarda uçuşuyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde, Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapan, Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, CHP'ye monte edilen bir diğer isim oldu.
Tekke ve Zaviyeler yeniden açılmalıdır diyerek dikkatleri üzerinde toplayan Kuşoğlu, Atatürk'ün partisinde Devrim Kanunlarına muhalefet etme cesaretini kendinde bulan son halka olmuştu.
Bu baş döndüren değişim bunlarla da sınırlı kalmadı. CHP Zeytinburnu ilçesi, üyesi ve eski YÖK Üyesi Meral Çil, Kuşoğlu'nun ifadelerinin 1925'de yürürlüğe giren Devrim Kanunları'na aykırı olduğu ve TCK kapsamında suç teşkil ettiğini belirterek, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyordu.
CHP içindeki Mustafa Kemal Devrimciliği karşı devrimcilere karşı yavaş, ancak ayakları yere sağlam basan bir süreci tutuşturmaya başlamıştı bile..
(Devamı Pazartesi)