Bu yazı aslında dün çıkacaktı. Ama gelen misafirler ve yoğun telefonlar yüzünden bir türlü tamamlayamadım. Haliyle bugüne kaldı. Ama yaşanan gelişmeler sonucu önemli bir kısmını değiştirmek zorunda kaldım...
Daha öncesi, Zenga'nın Çetnik selamı vermesini çok önemli bulmadığım yönünde görüş belirten bir yazıydı... Bu yazı, her kim olursa olsun nereye giderse gitsin, o ülkenin o yörenin veya kulübün kendine özgü işaretlerini yapar, kıyafetlerini usulen de olsa giyer, veya bayrağı flamasıyla fotoğrafçılara poz verir şeklindeydi...
Her ne kadar Çetnik selamının bu kadar masum mesajlar içermediğini bilsek te, Zenga'nın bir İtalyan olduğu için, takımının başarısında yapmış olduğu işarette art niyet aramayı düşünmüyorduk...
Ama haber haberdi. Çünkü Sırp Çetelerinin zafer işareti yaptıkları ve binlerce insanın canına kıydıkları ülkenin bir insanı da, bu Çetnik işareti yapan teknik direktörün şu anda kalecisiydi... Nihayetinde bu bir haberdi... Çünkü bazı ajanslar bu haberi geçmişti ve bunlar elbette yayınlanacaktı...
Ben Zenga'dan düzenlediği basın toplantısında, bu konuda bilgilendirici, daha ılımlı, daha uygar ve seviyeli bir şekilde mesajlar vermesini beklerdim...
Ama şimdilik bir çoğumuza sempatik gelen Zenga açmış ağzını yummuş gözünü...
Sonrada toplantıyı terk etmiş gitmiş...
Daha sonra basın kuruluşlarına kulüpten bir faks çekilmiş ve "Zenga bundan sonra basın toplantısı yapmayacak" denilmiş... Yani basını cezalandırma gibi bir mesaj...

*ZENGA'NIN SÖYLEDİĞİ ÇARPITILDI MI ?

İşte burada durmak gerekir...
Çünkü bu işin içinde saklanmaya çalışılan bir gelişme var gibi geliyor. Çünkü Zenga bundan sonra basın toplantısı yapmayacağını niye toplantıda söylemedi de, kulüpten 4-5 saat sonra böyle bir açıklama gönderildi ?
Zenga söyleyecekse toplantıda harbiden tüm basın mensuplarına söylerdi...
O zaman bu işin arkasındaki gerçek nedir ?
Bu işi bir araştıralım dedik ve ilginç gelişmelere şahit olduk...
İşte bu gelişmeyi aldığım duyumlara göre size aktarmak ve tüm basın mensuplarınıda bilgilendirmek istiyorum...
Buyrun hep birlikte okuyalım:
Basın toplantısı biter, basın mensupları kulübü terkeder ama bir iki gazeteci kulüp içerisinde dolaşıp menejer, doktor ve Zenga'nın yardımcılarının da bulunduğu odaya girerler. Çay kahve hoş sohbet derken, birden kapı açılır ve içeriye Zenga girer...
Biraz önce basın mensuplarına sert çıkan ve her zaman olduğu gibi soruları cevaplamadan salonu terkeden Zenga, içerde yardımcıları ve kulüp menejerini gazeteciyle görünce ellerini açar ve "bundan sonra bana gerek yok, basına siz demeç verin. Sayın menejer siz konuşun" diyerek kapıyı çarpıp çıkar...
Zenga'nın bu tepkisi aslında menejere ve yardımcılarınadır.. .Çünkü disiplin adına kulüp içerisinde gazetecinin dolaşmasını istememektedir. Ama bu manzarayı görünce menejere ve yardımcısına tepki koyma adına "siz konuşun" der.

*ZENGA YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR

Ama Zenga'nın bu tepkisi farklı noktaya götürülür ve 4-5 saat sonra bir basın bülteniyle gazete ve televizyonlara "Zenga bundan sonra basın toplantısı yapmayacak" denilir...
Evet...
Yazdıklarımın eksiği var, fazlası yok...
Zenga çılgın birisi... Her dakika ne yaptığı veya yapacağı anlaşılmayacak kadar enteresan bir insan... Elbette kendine göre doğruları olduğuna inandığı için bunları yapıyor...
Ama bir gerçek var ki, geldiği günden beri basınla didişmesinin sebebi çok farklı...
Çünkü gerek bazı yöneticiler, gerekse bazı görevliler Zenga'ya basını öcü gibi gösteriyor... Hele bazılarını, ki en başta bizi farklı şekilde anlatıyorlar...
Zenga'da onların etkisinde kalıyor ve basınla diyaloğundaki davranış ve konuşmalarında seviyeyi yakalayamıyor...
Bu iş böyle gitmez elbette... Zenga'nın basınla ilişkisi hem kendisine hem de kulübe zarar verir... Gazetecilere soru sordurtmayan, sorulara dalga geçerek ve tepki göstererek cevap veren bir teknik adamın davranışlarını bu şekilde ne kadar devam ettireceği meçhuldur...