Ama kural ve kanun tanımayanlar için Cennet.. İnsanlara saygısı olmayanlar, sadece kendi çıkarlarını düşünenler, çevresine zarar verenler, huzursuz edenler ve yaptıkları yanlarına kar kalanlar için cennet.. Geldikleri bölge veya ülkede görmediklerini bu şehirde gören ama kent kurallarına uymaktan çok kendi kurallarıyla hareket etme özgürlüğü yaşayanlar için cennet.. Her türlü illegaliteye bulaşıp birde arkasına siyasi veya para gücü alarak ortalıkta cirit atanlar için cennet..

Bunları uzatın uzatabildiğiniz kadar.. Gaziantep öyle bir kent haline getirildi ki, artık yasalar ve kurallara uyanlar mağdurları oynuyor.. Devletini, belediyesini, kolluk kuvvetini yanında göremiyor.. Nereye telefon açıp yardım istese, nereye şikayet başvurusu yapsa baştan savılıyor.. Karşısındaki yetkilinin çaresizlik içeren sözleriyle kahroluyor..

Tam tersini yapanlar ise hiçbir sıkıntı yaşamıyor.. Çok net ifade etmek gerekirse, Gaziantepte yaşayanlar, üst sınıf yani kaymak tabaka hariç, orta ve alt sınıftaki tüm insanlar, bir Suriyeliye verilen değer kadar değer görmüyor. Herşeyde ayrıcalık yapılmasını üzülerek izliyor.. Böylece yardımseverlik ve kucaklayıcı duygulardan uzaklaşıyor.. Kimse çıkıp bunun aksini iddia etmesin.. Bu durum şu anda Gaziantepin gerçeğidir.. Yıllar önce batı standartlarında bir kent olma yolunda ilerleyen Gaziantep, şimdi tipik Ortadoğu kentlerinden birisine dönüştürülmüştür.. Trafik Halep şehri ile aynı duruma gelmiştir. Hele kent merkezinde.. Şehrin gerçeğiyle yaşayanlar bunları görmekte ve bilmektedir. Bilmeyen ve görmeyen kentin yöneticileridir.. Onlar da, bu tür söylemleri kötü niyetli olarak algılamakta ve halkın çektiği sıkıntıların dile getirilmesinden rahatsızlık duymaktadır..

AFİŞ DEĞİL UYGULAMA İSTİYORUZ

Sadece birisi.. Sadece gürültü kısmı.. Türkiyenin en gürültülü kentleri yarışması olsa kesin birinci olacağına inandığım Gaziantep için yıllardır bu konuda radikal bir uygulama yapılmaz.. Niye yapılmaz, yine insanların huzursuz edilmesine göz yumulur anlamış değilim.. Herşey yüzeysel.. Yani sonuç getirmeyecek yöntemler.. Bakın gürültü ile mücadele tekrar başa döndük.. Bugünlerde şehrin belirli yerlerine afişler asıldı.. Çok iyi biliyoruz ki, bu afişler geçmişte de asılmış, uyarılar yapılmıştı.. Ama sonuçta hiç birisi işe yaramadı. Çünkü bu iş sigara yasağı koymaya benzer. Yasak ama herkes her yerde içiyor.. Trafikte kamerasız kırmızı ışık gibi.. Herkes geçiyor.. Cezai yaptırımı yok, tesadüfen yakalanırsa o da piyango gibi 1-2 kişiye çıkabilir.. Bu konuyla ilgili yazdıklarımı toplasam galiba bir kitap olacak kadar çok.. Ama hala aynı yerdeyiz..

KURALLAR VE YASALAR UYGULANMAK İÇİN VARDIR

Çünkü yine gece yarıları şehrin her yerinde havai fişekler atılıyor.. Yine çocuklar, yaşlılar hastalar yataklarından fırlıyor, gece uykusuna geçen kuşlar çılgın gibi yuvalarından kaçıp doğanın dengesi alt üst ediliyor.. Yine kornalar çalınarak düğün konvoyları yapılıyor, yine silahlar sıkılıyor.. Ve yine emniyet ve jandarma bunlara seyirci kalıyor.. Onun içindir ki, bu şehirde adeta kangren haline gelen gürültünün ciddi ve kararlı bir şekilde kesilip atılması bir türlü gerçekleşmemektedir.. Oysa, Kangreni yerinden söküp atmanın tek yöntemi kuralların ve yasaların uygulanmasıdır.. Örnek olarak ifade etmem gerekirse, bu kentte Avrupaya gidip çalışan, yaşayan veya görenler de çok iyi bilmektedir ki, oralarda saat 21, bilemedin 22 den sonra gürültü yapılamaz.. Gece yarısı silahlar sıkılıp, havai fişekler atıldığında, düğün sonrasında konvoy oluşturulduğunda araçlarda kornalar çalınmaz.. Hele caddelerin kavşaklarında araçlar durdurulup davul çaldırılıp halay sekildiğinde polisin ne yapacağını söylemeye gerek bile yok. Zaten onun içindir ki, oralarda böyle olaylar yaşanmıyor.. Elbette burada madalyonun öbür yüzünü de görmek lazım.. Çünkü orada polis yasaları ve kuralları uygularken, onlara siyasi veya parasal güce sahip olanlar baskı uygulayamaz.. O ülkelerde bu bakan, bu milletvekili, bu oğlu, bu kardeşi, bu akrabası, bu zengin, bu esnaf veya bu fakir ayrımı yapılmaz.. Herkes eşittir. Çünkü oralarda insan hakları vardır.. Bazı istisnalar olmuyor değil ama ortaya çıktığında hukuk işliyor, yargı ayrım yapmadan cezasını veriyor.

BU GAZETE….

Geçen hafta yazmış ve 'BU GAZETE diyerek, herkesin bizi böyle görmesi ve bilmesi gerektiğini, başka gömlek giydirmeye kalkışmamasını ifade etmeye çalışmıştım.. Tekrar ediyorum.. 'Gazetecilik büyük sorumluluk isteyen bir meslek.. Bizim sorumluluğumuz bu kentte yaşayanlara yöneliktir.. İşimiz gazetecilik ise, misyonumuz, vatandaşın sesini duyurmak, kentin sorunlarını dile getirmek, çözümünü sağlamaktır.. Kimse bizden başka bir şey yapmamızı istemesin lütfen.. Bu gazete geride bıraktığı 20 yılda çizgisini bozmamıştır.. Bizden başka beklenti içinde olanlar ve olmaya zorlayanlar hiç boşuna uğraşmasın.. Nasıl olsa memlekette gazete çok, günlüğünden haftalığına kadar bin türlü yayın organı var.. Hatta kullanılmak ve istenileni yazmak için sıraya girenler bile var.. Söyleyeceğimiz şu ki, Gaziantep27 kimsenin talimatla haber yaptıracağı, başkalarına karşı kullanılacak tetikçi bir gazete olmamıştır. Bundan sonra da çizgisini aynen öyle sürdürecektir.. Bir kez daha hatırlatmayı görev sayıyorum'

FATMA ŞAHİNDEN TALİHSİZ KONUŞMA

Bu çerçeveden baktığımızda, özellikle Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Fatma Şahine, son günlerde Gaziantep27 adından bahsederken, bir büyüğü sıfatıyla kullandığı kelimeleri dikkatli seçmesini öneririm.. Çünkü genel olarak bakıldığında, zamanı geldiğinde bu gazeteden hesap soracağını söylemek, çok talihsiz bir konuşmadır.. Bize yalancı demesini ciddiye bile almıyoruz, çünkü diğer haberlerimizde olduğu gibi, 100. Yıl haberimizde hiç yalan yoktur.. Bunu Sayın Şahinde biliyor.. Şu bir gerçek ki, büyükşehir temsilcileri 100. Yıl Parkının bahse konu bölgesi için orada mülkleri bulunanlarla görüşmüştür, onlarla pazarlık yapılmıştır. Bunların hepsi sabittir. Kaldı ki sonuç olarak büyükşehir belediye meclisine getirilmiş, oylamaya sunulmuştur. Belediyenin sitesinde o bölgenin haritası yayınlanmıştır.. Sayın Şahin tüm bunlar gerçek iken, bu gazeteye yalancı diyorsa, buna aynı şekilde cevap vermek bir büyüğü olarak bize yakışmaz.. Çünkü ne olursa olsun, kendisinin bulunduğu makama, ama özellikle ailesine saygım vardır.. Kendisinden de bu gazete için aynı saygıyı beklemek hakkımızdır..

PROJELER KENT MENFATİNE İSE TAKDİR EDERİZ..

Biz bu kentte gazetecilik yapıyor isek, yukarıda da bahsettiğim gibi üstlendiğimiz misyon doğrultusunda hareket etmek zorunluluğumuz var.. Bu gazete bilen ve gören gazetedir.. Sadece verilen ve yayınlanması istenen haberlerin sayfalara konulacağı bir gazete değildir.. Sayın Şahinin 100. Yıl Parkı için kısa, orta ve uzun vadeli düşünceleri olabilir.. Tıpkı Gaziantepte ileriki günlerde yazacağımız bazı kritik bölgelerde konut planlarını yapması gibi.. Eğer projesi kentin havasını, trafiğini, ulaşımını bozmayacak nitelikte ise, hep birlikte takdir eder destekleriz. Ama sıkıntı yaratacak pozisyonda ise, hiç kusura bakmasın bunu da uzman kişilerle birlikte gazetemizde gündeme getiririz..

BUNLARI MECBUREN YAZMAM GEREKİYOR

Yeri gelmişken bazı şeyleri yazmam gerekiyor. Çünkü bunlar gerçektir.. Sayın Fatma Şahin ile ilk milletvekili seçildiğinde, ilk bakan atandığında bunu tamamen samimi duygularla paylaştığımızı en iyi kendisi bilir. O günden bu yana yaptığımız tüm görüşmelerin hepsinde Gaziantepin meseleleri vardır.. Bir keresinde bile kişisel talebimiz veya meselemiz olmamıştır.. Eşimle birlikte saldırıya uğradığımızda bile herşeyi tek paylaştığımız kişi kendisi olmuş, robot resimlerin yayınlanması için ciddi çaba göstermiş, aleyhimdeki senaryonun bozulması için yaptığım mücadeleye destek vermiştir.. Bunları yok sayamam, görmezden gelemem..

Sayın Şahinden bazı dedikodu çevrelerinin şu aralar yaymaya çalıştığı gibi kişisel beklentimiz hiç olamaz.. Eğer bu konuda Fatma Şahin başta olmak üzere, herhangi birisinin varsa bildiği bir şey çıkıp söylemek zorundadır.. Kaldı ki, belki inanmayacaksınız ama, Sayın Şahinin Bakanlığı döneminde bu gazetede çıkan bazı ilan ve abone paralarını bile alamamış tek kuruluşuz.. Bu konuyla ilgili yetkili birimimiz birkaç kez teşebbüse geçildiğini ama üzerine düşülmediğini aktardığında, 'boşverin' demişimdir .. Varsa Gaziantepte bunu yapan 2nci bir gazete alnını karışlarım.. Bunun tek nedeni Fatma Şahin ile ilişkimizin parasal veya çıkar yönlü olmamasındandır..

CELAL DOĞAN DÖNEMİNDE DE

BÖYLEYDİ, ASIM GÜZELBEYDE DE..

Demem odur ki, herşey bir yana, herkes kendi görevini yapmakla mükelleftir.. Konum itibarıyla seviyeyi bozmadan, saygıyı ve güveni kaybetmeden bazen karşı karşıya geliriz, bazende yan yana kolkola.. Nihayetinde Sayın Şahin bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı ise, bizlerde bu kentin meselelerini gündeme getiren, sorunların çözülmesi için yetkililere yol gösteren, uyaran, hatta eleştiri mekanizmasını çalıştıran, vatandaşların sesini duyuran bir gazeteyiz..

Öyleki, bu gazete 20 yıl önce Celal Doğan döneminde de böyleydi, 10 yıllık Asım Güzelbey döneminde de böyle olmuştur.. Hatta Asım Güzelbey son Kendirli Kilisesi olayında bu gazeteyi mahkemeye bile vermiştir.. Ne varki, bu gazete haklı çıkmıştır.. Sayın Fatma Şahine son söyleyeceğim şey; Eğer bu kentin vatandaşlarına saygılıysanız, bu gazetenin o vatandaşların sesi olduğunu unutmayın efendim..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR