Türkiye’de ki ilk özel Jeotermal Enerji Santralini kurma unvanına sahip olan MB Holding Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Uluslararası Jeotermal Birliği Başkanı Muharrem Balat, Jeotermal enerjinin, yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde en ideal olanı olduğunu belirterek, "Canımız gibi korumalıyız" dedi.

KAYNAĞI DİKKATLİ KULLANALIM

Enerji Zirvesi'nin ikinci gününde konuşan Balat, jeotermal enerjinin, yenilenebilir vasfı olduğunu belirterek, "Örneğin, bir kuyudan petrol çekersiniz bir müddet sonra o kuyudaki potansiyel biterse kuyu kapanır. Kömür kısmında da ise kazarsınız kömür havzası bitebilir. Ama jeotermal enerjide kaynağı dikkatli kullanırsak yenilenebilir vasfı hiçbir zaman kaybolmaz. Bu kadar önemli bir kaynağımızı korumak için de jeotermal bölgelerin çok büyük bir titizlikle tespit edilmesi lazım. Jeotermal bölgelerden alınan suyun, re-enjekte edilerek geri dönüşümü sağlanması gerekir. Eğer bu şartlar sağlanmazsa jeotermal alanlar belli bir zaman sonra kaybolacak ve Türkiye’nin çok kıymetli enerji kaynağı yok olacaktır. Bunun için ben diyorum ki jeotermal enerji Türkiye’nin göğsüne astığı bir pırlanta gibidir. Çok dikkatli kullanılması ve çok titiz davranılması lazımdır” dedi.

“TÜRKİYE’DE 1.000 MWe’LIK JEOTERMAL POTANSİTELİ VAR”

Enerji sektörüne 2000 yılında girdiklerini ifade eden Muharrem Balat; “ Bir ihaleye girmek için Aydın tarafına seyahat etmiştim. Orada bir arkadaşım burada sıcak suyun çıktığını ve üzerine vana kapatıldığını anlattı. Bunu biraz inceleyince gördük ki burada 170C0 su çıkıyor. Daha sonraki araştırmalarımızdan buralarda elektrik enerjisi üretebileceğimizi tespit ettik. Fakat özel sektörün o dönem elektrik enerjisi üretmesine devletçe izin verilmiyordu. Yalnızca organize sanayi bölgelerinde sadece kendi tesislerinde kullanırsan üretme iznin vardı. İşte bu yüzden Özal hükümetine ve AK Parti hükümetine çok şey borçluyuz. Özel sektörün önünü açma fırsatı verdiler. 2006 yılında jeotermal yasası çıkarılınca da özel sektör ilgisini jeotermal enerjiye aktardı” diye konuştu.

Türkiye’nin ilk özel sektör jeotermal tesisi Dora-1’i kuran Balat; “Türkiye’de özel sektörün ilk defa açtığı Dora-1 santrali 8,5 MWe gücündeyken şuan Türkiye’de 1000 MWe yakın potansiyel ortaya çıktı. Türkiye’de hâlihazırda 341 MWe enerji üretiliyor ve 347 MWe‘lık enerji üretimi çalışmaları da mevcut ve hazır. Bunlar ülkemiz için çok sevindirici gelişmeler. Unutmadan şunu da eklemeliyim ki jeotermal alanların önemli bir vasfı daha var. Türkiye, jeotermal enerji potansiyelini kullanırsa döviz çıktısını büyük ölçüde önleyecek devamlı bir kaynak elde etmiş olacaktır” dedi.

VATAN BORCU

Balat, böylesine bir kaynağı korumanın adeta bir vatan borcu olduğunu belirterek, "MTA’da jeotermal konusunda çok büyük gayret sarf ediyor. Jeotermal alanların bazı önemli şartlara uygun olarak pay edilmesi ve parsellenmesi buna göre sanayicilere pay edilmesi konusunda büyük bir titizlikle çalışıyorlar. Maalesef ilk sıralarda bunun önemini kavrayamadık. Amerika’daki sahalara geçen sene bir gezi düzenlediğimizde gördük ki 1000 MWe’lık enerji üreten bölgenin yeniden re-enjeksiyon yapılmama nedeniyle üretimi 200 MWe’a kadar düşmüş. Türkiye’de böyle bir olayla karşılaşmak istemiyoruz. Bu güzel kaynağı canımız gibi korumalıyız” diye konuştu.

YATIRIMA DEVAM

'MB Holding olarak jeotermal enerjiden elektrik enerjisi üretim faaliyeti yanında, ülkemizin jeotermal kaynaklarını ortaya çıkarmaktayız' diyen Balat, "Ekonomik ve çevresel anlamda enerji verimliliğini artıran ileri teknolojileri santrallerimizde kullanmakta olup, ülkemizin baz enerji arz güvenliğini sağlamak üzere yatırımları ile büyümeye devam etmekteyiz. Faaliyette bulunduğumuz bölgelerde ekonomik ve toplumsal gelişimin yanı sıra çevre bilincinin arttırılması yönünde de yoğun çaba harcamaktayız" şeklinde konuştu. Bülten