Cambaz yerde veya ip, at, bisiklet gibi aletler üzerinde, çoğunlukla sirklerde gösteri yapan kimselerdir. At alıp satan veya yetiştiren kimselere de cambaz denir. Usta, becerikli, kurnaz, hilekâr anlamlarına da gelir.

Günümüz Türkiye’sinde çok eskilerden beri cambaz kalemler üretilmekte. Cambaz olarak yetişmemiş kalemlere de zorla veya para gücüyle cambazlık öğretilmekte.

Elinizde bir kaleminiz var diyelim. İki ucu da yazan bir kalem. Bu kalem bir ucuna yakın yerden tavana siyaset ipiyle asılmıştır. İpe yakın ucuyla yazmak isterseniz ucu kâğıda yetişmez. Çünkü bu uç yalnızca doğruları yazar. Halktan yanadır. Çıkara bağlı değildir. Bu uçla yazmanıza izin verilmez.

Diğer ucu yazmaya uygundur. Verilen talimatlar doğrultusunda yazar. Bu ucu kullandığınızda kaleminiz boruya dönüşür. Siyasiler üst ucundan ne dökerse alt ucundan kağıda yazı olarak o çıkar. Bunlar ip cambazı, satılmış kalemlerdir. Sahiplerini zengin ederler.

Cambaz kalemler doğruluk, dürüstlük, halkın çıkarı, vatan, bayrak gibi konuları hesaba katmaz. Üstüne çizik çeker, altına siyasetin reklamlarını döşerler.

Bir de sayıları çok az olsa cambazlık bilmeyen kalemler vardır. Bu kalemlerde ip bağlayacak kertik yok. Bağlamaya çalışırsanız ip tutmaz. Kayar, çıkar ve kalem özgür kalır. Böyle bir kaleme sahip yazarın vay haline!

Sen misin doğruları yazan?

Yazdığı gazete veya dergi yazılarını hasıraltı ederek yayınlamaz. Sorarsanız ‘’Yazınız bize gelmedi’’ derler. Israr ederseniz, ‘’Yahu ekmeğimizle oynama, bizi hoşgör,’’ yanıtı alırsınız. Faraza yürekli, halktan yana, vatandan, bayraktan, cumhuriyetten, demokrasiden yana bir gazete buldunuz. Yazılarınızı yayınlamaya başladı.

Yandaş ve yalakalarla liderine tapanların yoğun tepkileriyle karşılaşırsınız. Yasal olarak devletçi olması gereken, gerçekte iktidarcı olan bazı resmi kurumlardan uyarı almaya başlarsınız. Resmi kurumlarda bir işiniz olduğunda suyu yokuşa akıtırlar. Bugün git, yarın gel, yarın da olmaz, hiç gelme tavırlarıyla karşılaşırsınız.

İnat ettiniz. Siz yalakalık ve yandaşlık yapmak isteseniz bile kaleminiz yazmaya alışmamış. O bildiği gerçeklerden şaşmaz, ’’Yapma, etme, başım belaya girecek’’ diye yalvarsanız bile duymaz. Bildiğini okumaya devam eder.

Yazarsınız durmadan. Memleketi kurtarmak sizin kaleminize kalmıştır sanki. Arada bir yazılarınızla ilgili tekzipler gelir. Tekzibi yayınlar ama doğruları yazmayı sürdürürsünüz..

Birileri sizin kaleminizi izlemeyi ve tacız etmeyi görev bilmiştir. Mahkemeye başvurur. İşiniz yoksa adliyeye gider gelirsiniz. Hakimler de doğru bir karar verirse hemen sürgün edilir.

Sizin kaleminize sözünüz geçmiyor ya. O bildiğini okuyor her zaman. Bir gün gece yarısı kapınıza polis dayanır. Cinayet sanığı gibi kelepçeyi vururlar. Gece nezarette kalır, sabah cezaevini boylarsınız.

Bütün cambaz kalemler sizi iplerine dolarlar. Onlar için küfür etmek, hakaret ve iftiralarda bulunmak, yerden yere vurmak yasaldır. Sizin yazdığınız doğrular yasalara aykırı bulunur.

Kaleminizin kafası kalınsa, cambazlığı öğrenemiyorsa ne yapmanız lazım. Yazmazsınız kardeşim. Keyfinize bakarsınız.

Olmuyor işte. Cambaz kalemlerin ipi siyasilerin beynine asılı, sizin kaleminizin ipi kendi beyninize monte edilmiş. Kaleminize cambazlık öğretmenin tek yolu beyninizi yerinden çıkarıp, kaleminizi özgür bırakmaktır.

O zaman işleriniz düzelir. Beyinsiz olunca doğru yanlış aramaz, ağa babalarınıza yalakalık ederek köşeyi dönersiniz.

Bu ülkede beyinsiz olmak mutluluk ve güven nedenidir.

Beyniniz varsa yandınız…