Ülkemizde her gün yüzlerce kitap yayınlanmakta. Bu kitaplar arasında aklınızdaki bazı gölgeleri ışığa kavuşturacak veya okunabilecek kitap bulmak son derece zor. Okunacak kitabı ciddiyeti, araştırma ve inceleme yeteneği gelişmiş insanlar yazabilir. Bunlardan birisi de Sayın Tamer Abuşoğlu'dur. Sayın Abuşoğlu'nun son kitabının adı ''Büyük Oğuz Çadırının Gölgesindeki Kürtlerin (Kürt Türklerinin) Sosyo-Politiği.'' Bu kitap daha önce Gaziantep27 gazetesinde tefrika edilmişti. Yayınlanan bölümleri ayrı ayrı izleyerek okumuştum. Kitap bana ulaştığında tekrar ve sindirerek okuma fırsatı yakaladım. Akademik bir araştırma ile bulunan bilgilerin harmanlanması sonucunda böyle aydınlatıcı ve güzel bir eser ortaya çıkmış. Gençlik yıllarımdan beri Kürtlerin hangi soydan geldikleri konusunda düşünmekteyim. Kırk yıl önce bir profesörün on altı sayfalık bir kitapçığını okumuştum. Bu kitapçık Kürtlerin örf, adet, gelenek ve görenekleri ile ilgili bir inceleme ve araştırma yazısıydı. Aynı zamanda bu örf, adet ve geleneklerin Türklerle ortak yanlarını bulmuş, gerekli açıklamaları eklemişti. Hiç düşündünüz mü? Dünya üzerinde aynı coğrafyada yaşayan, adı aynı harflerle yazılan ve hatta söylenişinde de şiirlerdeki kafiyeler gibi ses benzerliği olan iki ayrı millet var mıdır? Dünyada benzeri yok. Zaten ülkemizde yaşayan Kürtler de ayrı bir millet değil, Türk soyundan gelmiş bir boydan ibarettir. Önceleri Osmanlı İmparatorluğu zamanımızda, bugün de Türkiye Cumhuriyeti üzerinde vazgeçilmez iddia ve hevesleri olan dış güçler savaşla yok edemedikleri Türkleri Anadolu coğrafyasından kovmak için aramıza nifak sokma yollarını aramışlar, PKK terörizmini maddi ve manevi destekleriyle besleyerek Anadolu'da kan akıtmayı başarmışlardır. Bunun için de bebek katilini, Barzani'yi, Kandil'i maşa olarak kullanmayı seçmişlerdir. Sayın Tamer Abuşoğlu'nun kitabı üstte yazdığım bütün konulara bilimsel bakış açısından bakarak sorunların merkezine inmeyi başarmıştır. Kitapta Kürtlerin kökeniyle ilgili açıklamada ''Kürtçede gur kurt demektir. Kurt ise Kürt'e tahvil olmuştur. Yani Kürtler Kurt soylu Turanî bir halktır. Kürtlerin anlaşma dili Gurca+(Kurtça)=Kürtçe bu denklemin tamamlayıcı unsurlarıdır. Bu Turanî mensubiyet ise Büyük Oğuz Çadırının yani Büyük Türk Medeniyetinin gölgesinde sinlenen Kürtlerin Türklerle olan kan bağının ve akrabalığının en sağlam kanıtıdır'' (Sayfa/12) demekte. Kürtler birine Kürtçe bilip bilmediğini şu şekilde sormakta; ''Gurmanca zani?'' Burada gur kurt demektir. Gurmanca da Kutça anlamına gelmekte. Bugün konuşulan Kürtçede benzeri birçok anlam ve ifade Tamer Beyin tezlerini doğrular nitelikte. Kürtlerin Sosyo-Politiği kitabında birçok Kürt aşiretinin adı geçmekte. Bu aşiretler arasında benim tanıdığım aşiretler de var. Gaziantep'ten Söğüt'e uzanan bölgede yaşayan ve aynı adı taşıyan aşiretler Türk olduğunun bilincinde ve Türk olarak yaşamakta. Aynı aşiretlerden doğu ve güneydoğuda yaşayan bazıları ise Kürt oldukları konusunu savunmakta. Bir ilkokulda öğretmenlik yaptığım yıllarda Afganistan'daki Rus işgalinden kaçarak Kenan Evren tarafından Türkiye'ye yerleştirilen Afgan Türkü öğrencilerim vardı. Bu öğrencilerim konuşmayı Afganistan'da öğrenmişlerdi. Dillerini sorduğumda Urdu Dili diye yanıtlıyorlardı. Birden başlayarak Urduca sayın dediğimde ''Yek, dü, se, cihar, beş, şeş...'' diye saymaya başlıyorlardı. Bugün Anadolu'da yaşayan Kürtler de sayı sistemlerinde Farsçadan alınma aynı sözleri kullanmaktalar. Tamer Bey Zaza'lardan başlayarak Kürt dilini incelemiş, kökenlerini araştırmış ve bu araştırma sonunda Orta Asya'ya, Uygur Türklerine kadar uzanmıştır. Eğer Kürtler ayrı bir milletse bu dil bağı nereden gelmekte?..