Komintern'e imzasız olarak sunulan 28 Temmuz 1937 tarihli 'Dersim İsyanının Dış Desteği' başlıklı raporda Fransa'nın yönetiminde olan Suriye'den isyana destek geldiği belirtiliyor. O raporda yer alan bazı ifadeler şöyle:
'(...) Hükümet birlikleri ile isyancılar arasında çarpışmalar devam ediyor. Bu isyanda yeni olan şu: Temmuz başında Türkiye'nin güneydoğu sınırından (Suriye) Türkiye'ye (Diyarbakır vilayeti) bir çeteci grubu girdi ve başında Şeyh Abdurrahim vardı. Bu grup dağıtıldı. Abdurrahim'in çetecileri ve jandarma arasında birkaç gün süren amansız bir mücadele vuku buldu.
'Şeyh Abdurrahim, 1925 senesinde büyük bir gerici Kürt isyanı tertipleyen Şeyh Sait'in kardeşidir. Şeyh Abdurrahim keza 1925 isyanına da katılmıştı. Suriye'ye kaçıp kurtuldu o zaman, sonra hükümet tarafından affedildi; memleketine geri dönmesine izin verildi. Hükümet geri dönmesine izin vermekle kalmadı, kardeşine 2 köy, hayvan ve demirbaş eşya bile verdi. Hatta bir süre kendisine ayda 50 lira maaş verdi. (...)

'1930 senesinde, Ağrı'da karşıdevrimci isyan varken, Şeyh Abdurrahim, arkadan bir isyan tertiplemek istedi. O vakit çeteci gruplar ile hükümet birlikleri arasında çarpışmalar meydana geldi. Bunun üzerine o yine Suriye'ye kaçtı ve kurtuldu. Geçenlerde isyancı Dersim beylerinin yardımına koşmaya çalıştı yeniden. Bu çeteci grubun gerçek örgütleyicileri, Cemili Paşa'nın oğullarıydı. Cemili Paşa, Kürdistan'ın en büyük feodal beyidir. Eskiden neredeyse tüm Diyarbakır bölgesi onun nüfuzu altındaydı. 100'ün üstünde köyü, birkaç yüz bin hektar toprağı, koyun sürüleri vardı; şehirdeki evlerin yarısı onun mülküydü. 1925 isyanının bastırılmasından sonra Cemili Paşa'nın oğulları Suriye'ye kaçtılar. Eski rejimin yeniden inşasından yana oldukları için, önemsiz bile olsa, bir isyanın her yeniden canlanışını kullanıyorlardı. Bundan dolayı şimdi de karşıdevrimci Dersim isyanını kendi amaçları için kullanmak istiyorlar. Hoşnutsuz unsurları etraflarında topladılar ve Dersim'deki isyancılara destek gönderme kararının alındığı bir toplantı düzenlediler. Bunun için üç ay içinde birçok çeteci grubu Türkiye'ye gönderdiler. Hükümet birlikleriyle çeteciler arasında sık sık çarpışmaların yaşandığını gazeteler bildiriyor ve doğrulanmış haberlerden bilindiği üzere, bu çeteci gruplardan bazıları dağıtıldı. Dağıtılan, Şeyh Abdurrahim'in grubuydu. Silahlar ve bombalar dışında birçok ilan ele geçirildi. Bu ilanlar, hükümete karşı halkı isyana çağırıyordu. (...)'

ERMENİLERİN TÜRKİYE'Yİ KÜNDEYE GETİRME ÇABALARI

Taşnaklar 1931 yılında toplanan 2. Enternasyonal'e sundukları raporda şöyle yazmaktadırlar:
'Kapitalist devletler kanlı olaylar karşısında susmakta ve sessiz gözlemciler rolünü oynamaktadırlar. Onlar Kürdistan'ın özerkliğinin yer aldığı Sevr Anlaşması'nı unutmaktadırlar.'
2. Enternasyonal Yürütme Kurulu'na başkanlık eden Belçika Emek Partisi liderlerinden Louis De Brouckere, rapor üzerine şöyle konuşuyor: 'En uygun yöntem, Milletler Cemiyeti aracılığıyla Türkiye üzerine etki kurmaktır. Fakat bu uluslararası örgütün Türkiye söz konusu olduğunda ne kadar zayıf kaldığını hepiniz biliyorsunuz...'
'Milletler Cemiyeti nezdinde bu konuyu gündeme getirebilmenin tek koşulu herhangi bir devletin bir girişimde bulunmasıdır; oysa bugün Kürtler lehine yardım için başvurulabilecek ve Türkiye'yi karşısına alabilecek tek bir devlet yoktur.'
İşte bağımsız bir devlet olmanın gücü budur. 2. Enternasyonal 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'nın birçok ülkesinde iktidar olmuş emperyalist-kapitalist burjuvazinin 'sol' maskeli örgütüdür. Kısacası 'Bağımsız Türkiye karşısında yapacağımız bir şey yok' demektedirler.

SOVYET TARİHÇİ ZAVRİYEV'İN TESPİTLERİ

Sovyet tarihçi Dr. S. Zavriyev, Dersim isyanının bağlarının Suriye'ye kadar uzandığını ve emperyalist devletler tarafından kışkırtıldığını ifade eder. Türk Hükümeti, buna karşılık önlem olarak okullar açmış, jandarma karakolları kurmuştur. Türk sermayesi, Kürt bölgelerine girmeye başlamış ve demiryolu ağı doğuya doğru genişletilmiştir. Yazara göre Kürt ayaklanmaları antiemperyalist hareketi zayıflatmak için kullanılmaktadır ve bu sebeple de nesnel olarak gerici bir rol oynamaktadır.
Prof. Dr. A.F. Miller, Bütün Birlik Komünist Partisi (Sovyetler Birliği Komünist Partisi) Merkez Komitesi bünyesindeki Yüksek Parti Okulu'nda verdiği 'Türkiye' derslerinde isyanın sebeplerini ele alırken Türk basınına göndermede bulunur. Bölgede yapılan reformlara karşı çıkılması ve Hatay meselesinden dolayı Fransızların kışkırtması temel sebeplerdir. Ayrıca vergi sisteminin bölgede düzene sokulması da isyanda rol oynamıştır.