Yine Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'ın 'Zazalar ve Kürtler' adlı eserinin 35. sayfasında nakledildiği üzere; Strasburg Üniversitesi'nde görevli Japon dil bilimci Goishi Kojima Türkiye'ye gelerek uzun süreli araştırmalar yapmıştır.

Goishi Kojima'nın Kurmançi ve Zazaca üzerinde yapmış olduğu araştırma ve incelemeleri sonucunda; Türkçe ile Zazaca arasında ki şaşırtıcı benzerliğin, Kurmançi ile Zazaca arasında ki benzerlikten çok daha fazla olduğu gerçeğidir. 'Zazalar ve Kürtler' adlı eserinde Prof. Dr. Orhan Türkdoğan'ın atıfta bulunduğu 'Doğu İlleri ve Varto Tarihi' adlı kitabın yazarı M. Şerif Fırat kitap yayınlandıktan bir süre sonra öldürülmüştür. Doğu Anadolu'da ki Zaza coğrafyasını folkrolik, etnoğrafik, demografik ve tarihi verilerle analiz eden ve Türklük alt yapısına dayanan zengin bir kültür birikimiyle karşılaşan yazar, kendini de Zaza Türklüğüne ait saymıştır.

Kitap sistematik bir şekilde yok edilmiş, ancak elde kalan bir mevcuttan yola çıkılarak 1961 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Devlet Başkanı Cemal Gürsel'in önsözüyle yeniden yayınlanmıştır. Günümüzde ise 'IQ Yayıncılık' tarafından 2007 yılında yeniden yayınlanarak siyasal düşünce tarihimize bir kere daha kazandırılmıştır. Yavuz Bülten Bakiler'in 22 Kasım 2009 tarihli 'Türkiye' Gazetesi'nde yayınlanan 'Zazalar İranileşmiş Türklerdir!'başlıkla yazısının bütünü içinde M. Şerif Fırat'ın kitabına göre zamanla dillerini kaybeden Türkmen boylarının iletişim dili olarak Kürtçe'yi kullandıkları belirtiliyor. Yeni bir bilgi olmayıp varlığı oldukça eskilere dayanan, kürtçe konuşan Türk boyları gerçeğine örnek 'KaraKeçili' aşiretidir.

Karakeçililer, Oğuzların Kayı boyuna bağlıdır, Osman Gazi'nin aşireti olup padişah sülalesine mensuptur. Kürtlerle Türkler arasında ki bu ilişki, Kültürel ve Sosyolojik iç içe giriş Kürtlerle Zazalar arasında da, Zazalarla Türkler arasında da gerçekleşmiştir. Nitekim Ziya Gökalp, 'Kürt Aşiretleri Hakkında Bir Sosyolojik Araştırma' adlı eserinde; 'Tarihte belirli sosyolojik şartlara göre, bazı Kürt ve Türk aşiretleri, hatta bazen bir aşiretin bir bölümü, diğerine dönüşmüştür' demektedir.

Bu hipoteze göre; Prof. Dr. Faruk Sümer'in 'Karakeçililer gibi, yine Urfa'da Dögerlü adlı Türk aşireti Kürtleşmiştir. Kürt kökenli İgirmi-Dört ise Türkleşmiştir' saptaması doğrudur. Bu bağlamda; Zazaların bir kısmı kendilerini Kürt olarak ifade ederken, bir kısmı da Türk kökenli olduklarını söylüyor. Bütün bilimsel verilere, tarihsel ve sosyolojik bulgulara rağmen kendilerini ne Türk, nede Kürt saymayan, ancak Kürtlerin asimilasyoncu kürtleştirme operasyonlarına karşı Zaza olarak kalacaklarını ifade edenlerde bir realite.

Bütün bunlara karşın Fars coğrafyasıyla kültürel gelgitler yaşayan Zazaları bu ilişkileri nedeniyle Prof. Dr. Orhan Türkdoğan 'Zazalar İranileşmiş Türklerdir' işaretiyle farklı bir zemine oturtuyor. Ne bilimin aydınlığı, ne tarihin gerçekliği, nede sosyolojinin derinliği kendisi için bir anlam taşımayan sokaktaki adam için bu yazılanlar bir yığın söz. Çoğu zaman kendini, ona biçilen rolle ya da konuştuğu dille ifade eden ve bu perspektifle kendi aidiyet macerasına son noktayı koyan sokakta ki adamın hissiyatı belirleyici olmaktadır.

Düşüncenin duyguya mağlup olduğu ya da duygunun düşüncenin önüne geçtiği yer burası olsa gerek. 'Benim İki vatanım var. Birincisi üzerinde ikamet ettiğim topraklar. Diğeri ise konuştuğum dil.' Bu düşünce, Zazaların ve Türklerin yürüyeceği ortak zemini aydınlatacaktır diye düşünüyorum.