CUMHURİYETİN KÜRTLERE VE ALEVİLERE KARŞI BİR HESABI YOKTU

Gerici ve Karşı Devrimci Seyit Rıza kuvvetleriyle, devrimci Cumhuriyetin karşılaşması , karanlık ve aydınlığın çarpışmasıdır.

Kürtlerin etnik aidiyetiyle, Alevilerin mezhebi itikadı bu mücadelenin seyri içinde belirleyici değildir.

Yani Kemalist devlet tarihin hiçbir döneminde ne Kürtlerle ne de Alevilerle bir hesaplaşma içinde olmadı. Eğer aksi olsaydı Kürtlerin ve Alevilerin olduğu her coğrafyada benzer toplumsal ve askeri hadiseler yaşanırdı. Bu bağlama ; Dersim İstisnai bir halin ta kendisidir.

Kaldı ki, Kürtlerin geneli şafidir, Aleviler Kürtlerin içinde azınlıktır. Aleviliğin Türklerin içindeki çoğunluğu ise paradoksal bir durumdur.

Bir Türkmen dini ve inanç biçimi olarak İslam'ın Anadolu yorumu olan Aleviliğin iki büyük yoldaşı Hz.Ali ve Mustafa Kemal'dir.

Anadolu'da yüzyıllar boyunca kendini ifade sorunu yaşayan ve benlik mücadelesi veren Aleviler ilk kez Atatürk devrimlerinin sayesinde birey olmanın ve Cumhuriyeti oluşturan nüvelerden biri sayılmanın onurunu yaşamışlardır.

Hemen her Cem evinde yer tutan Atatürk, Türk bayrağı ve Hz.Ali posterleri bu yalın gerçeğin ifadesidir.

ATATÜRK'ÜN KIZIL AİDİYETİ VE BEKTAŞİ İTİKADI

Alevilerin Atatürk'e, Atatürk'ün Alevilere olan yakınlığının ruhani ve fiziki yatkınlığı son derece önemlidir. Bu sosyo-tarihsel gerçeklik Atatürk'ün anne ve baba soyunun dayandığı derinlik içinde kendini göstermektedir.

''KIZIL''lık özellikle Alevilere takılan addır. Bunun ötesinde adı geçen yöreler genellikle Alevidir. Özellikle bu boyun yerleştiği Almus-Tozanlı vadisinde bir iki köyün dışında geri kalan bütün köyler kümesi Alevidir. Osmanlı'nın yerleştirme ( İskan ) siyasası gereği bir bölümünün Rumeli'ye göçürüldüğü Atatürk'ün soyu olan '' KIZIL KOCALI ( Ocaklı ) TÜRKMENLERİ '' nin Anadolu kolu bilindiği kadarıyla Alevidir.

Atatürk, Bektaşi dergahlarının etkin olduğu ve yoğun çalışmalar sürdürdüğü Selanik'in çocuğudur. Babası Ali Rıza beyinde Bektaşi olduğu söylenmektedir. Atatürk'ün bu düşüncenin dışında kalması, bu inançtan etkilenmemesi düşünülemez. Atatürk'ün doğal, toplumsal ve düşünsel çevresi bu Bektaşi çevresiydi … ''

( Baki Öz, Kurtuluş Savaşında Alevi-Bektaşiler, s. 10-11-12 )

DERSİM'DEN TUNCELİ'YE, TEBADAN YURTTAŞLIĞA

Dersimi ve Dersimlileri maraba yapan Seyit Rıza ve şurekası, Dersimi ve Dersimlileri yurttaşlık onuruyla taçlandıran ise Kemalist devrimlerdir.

Tunceli ile Dersim arasındaki fark Doğu ve Güneydoğu Anadolu fiziki coğrafyasındaki diğer şehirler içinde benzer anlamlar taşımaktadır.

Seyid Rıza, Şeyh Sait ve Said-i Kürdi aynı menzilde at koşturan, ırkçı, gerici ve bölücülerdir. Dersimliler de coğrafi tanım içindeki diğer Kürtler de kazandıkları her şeyi Kemalist devrimlere ve devrimlerin açtığı çığırı iyi takip eden asrileşme ve çağdaşlaşma hamlesine borçludur.

Aşiretleşme ısrarındaki Kürtlerin Türklerle birlikte Milletleşme serüvenini dumura uğratması emperyalizmin iştahını kabartmaktadır. Emperyalizmin milletleri eğip bükerek ona şekil vermesi zor ancak aşiretleri kendi siyasal maceralarına ve ikbal beklentilerine alet etmesi son derece kolaydır.

Irak'ın Kuzeyin de oluşturulan Barzan Prensliği Siyonist- Evangelist çetenin '' Böl, parçala ve yönet '' karakteristiği içinde değerlendirilmelidir.

Aynı reçeteyi Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu coğrafyası içinde uygulamak isteyen Batı Emperyalizminin saha çalışmaları, kimi zaman gizli ve örtülü, kimi zaman açık ve aleni zeminlerde yürütülmektedir.

Aşiretler vasıtasıyla Kürt kitleselliğini, aşiret reisleri ve şeyhlik müessesi vasıtasıyla da Kürt siyasetini dizayn eden Amerikan Emperyalizmi, stratejik ortakları Siyonist çeteler, AB'ci ecnebi işbirlikçileri ile aynı hedefe doğru koşmaktadır.