Bugün bir bardak suda fırtınalar kopartan sahte solculara karşın Türkiye'nin yakın geçmişine damgasını vuran isyanlara karşı dönemin sosyalistleri Kemalist devrimi destekleyen rapor ve bildirilere imza atmıştı.

KOMİNTERN BELGELERİNDE DERSİM İSYANI

Dersim ayaklanmasının patlak vermesiyle Komünist Enternasyonal de meseleyi ele almıştır. Mehmet Perinçek'in bu konuda bulduğu ilk rapor, bir dönem Türkiye Komünist Partisi genel sekreterliğini de yapmış olan İsmail Bilen'in Marat imzasıyla Osmanlıca yazdığı '' Dersim İsyanı '' başlıklı belgedir.

Rapor, 27 Haziran 1937 de Rusça ve Almanca olarak da '' Gizli '' ibaresiyle Komintern'e sunulmuştur. Rapor, bölgenin sosyal ve coğrafi şartlarıyla ilgili bilgi verdikten sonra iktisadi alana ve aşiret yapısına dair şu noktalara dikkat çekiyor:

'' Dersim halkı pek çok küçük aşiretlere ayrılmıştır(...) Bu aşiretlerin başların da ya bir mürteci şeyh, ya bir ağa, ya bir bey vardır. Bütün aşiretler silahlıdır. Silahlı kuvvetler aşiret reisinin emri altındadır.

'' Dersim de devlet otoritesi ve hükümet cihazı görünüşte mevcuttur. Derebeyliğin en iptidai şekilleri burada devlet nüfuzunun ve idare aparatlarının kurulmasına engel olmuştur ''

Hükümetle halk arasındaki ilişkileri daima ağanın yürüttüğünü belirten TKP raportörü İsmail Bilen, bu suretle halkın hükümet cihazlarıyla doğrudan doğruya değil, dolaylı olarak ilişkide bulunduğunu ifade eder. Halk, her sahada olduğu gibi bu sahada da ağaya bağlıdır.

'' Aşiretler kendi aralarında şiddetli kan davaları güderler. Birbirlerini talan etme yüzünden pek çok kez çarpışırlar. Fakat bütün bunlar tamamen harice karşı, hükümet kuvvetlerine karşı aşiret reisleri daima birleşirler.

'' Dersim şimdiye kadar hiçbir zaman doğru dürüst hükümete ne asker ne de vergi vermiştir. Vergi ve asker daima ağalar ve şeyhler vasıtasıyla ve muayyen pazarlıkla kesim şeklinde alınmıştır. Vergiyi kesim şeklinde vermek, asker vermemek, silah vermemek, eşkıyayı himaye etmek ağanın menfaatine göre olmuştur. Ağa, bey köylüden halktan istediği gibi istediği kadar vergi topluyor. Bunun içinden küçük bir kısmını hükümete veriyor, askere veriyor. O asker kaçağını kendisine müsellah fedai yapıyor. Eşkıyayı taşıyor. Çünkü bu kuvvet onun için bir gelir menbaıdır ''.

Dersimde halk ağaların, beylerin, şeyhlerin, mirlerin tahakkümü altındadır ve kapkara cahildir.Seyitler, binbir türlü hurafeyle kör inançlarla cahil halkın kafalarını doldurmuşlardır. İsmail Bilen raporun devamında şunları kaydeder:

'' Dersim ne 1925 mürteci Şeyh Sait isyanına ne de 1930'daki irticai Ağrı hareketine iştirak etmiştir. Dersimde patlak veren isyanların pek çoğu, ya bir vergi tahsildarını vurmak, ya asker kaçağı toplamak isteyen Jandarmaya ateş etmek, yahut soygunculuk yapan eşkıyayı tedip etmek için gönderilen hükümet kuvvetleriyle çarpışmak yüzünden çıkmıştır.

'' Bu hallerin hepsinde ağa ile halk, beyle köylü daima bir olabiliyor; Aşiretler hükümete karşı tek cephe kesilebiliyor. Fakat her seferde bu biçare birleşmeler, fakir dairesiyle halkın kötülüğüne olmuştur(...)''