MUSTAFA KEMAL'İNDE, ŞEYH SAİT'İNDE SOYU DEVAM EDİYOR

90 yıl önce var olan objektif ve subjektif nesnel şartlar 90 yıl sonrada kaldığı yerden devam etmekte, Türkiye Türklerinin ve Türkiye Kürtlerinin ortak kader çizgisi birlikte derinleşmektedir.

Bu durum Mustafa Kemal'in ve Şeyh Sait'in soyunun devam etmekte olduğunu en belirgin ve en bariz şekilde ortaya koymaktadır.

Şeyh Sait'in İngiliz Emperyalizmiyle işbirliğini 'Serxwebun' Dergisi'nin Haziran 2000 tarihli 222.sayısında deşifre eden Abdullah Öcalan,1925 sürecini 'Gerici ve Emperyalist oyunu' olarak ifade ediyordu. 'Fırsatım olsa 1925 komplolarını yazarım; eskiden söylediklerimden daha da çok ve daha güçlü yazarım(...) İsyanlar tehlikeliydi. İsyanların gerçek özü ortaya konulabilseydi, bu kadar kan dökülmezdi.'

1925 kalkışmasından 2000'e kadar bir koridor açan Abdullah Öcalan'ın yine aynı sayıdaki bir diğer tespiti Bölücü-Kürtçülüğün tamamen Emperyalist bir proje olduğu savımızı doğrulamaktadır. '1925'te isyan çıkartıp sahipsiz bırakanlar şimdi de iş başındadır. PKK'da HADEP'de bunlara karşı uyanık olmalıdır.'

Bu doğru tespitte bulunan güç odağına sormazlarmı? Peki, derdimiz nedir diye soruyoruzda.

ŞEYH SAİT'İN İNGİLİZ İŞBİRLİKÇİSİ OLDUĞUNUN 2.KEZ İSPATI VE İNGİLTERE'DEN DEVLET TALEBİ

Şeyh Sait'in İngiliz işbirlikçisi olduğunu ispat eden ve maskeyi düşüren ilk kürt Abdullah Öcalan ise ikincisi BDP Genel Başkanı Selehattin Demirtaş'tır.

İngiltere'nin başkenti Londra'da İngiliz Parlemantosunun alt kanadı House of Commons'da bir toplantıda söz alan Seleahttin Demirtaş, Kürt Sorunu'nun çözümünde belirleyici olan noktanın Kürtlerin kendi kederini tayin hakkının olması gerektiğinden bahisle, sürekli bir adım öteye taşınan istem ve hak taleplerini ise dört ana başlıkta topluyordu.

Kürt kimliğinin tanınması (1) Bütün halkların kendi dillerini özgürce kullanabilmesi (2) Kürtlerin kendi kimlikleriyle örgütlenme ve politika yapma özgürlüğünün sağlanması (3) Demokratik özerklik (4)

Bütün bunlara ilaveten House of Commons'da, İngiliz Hükümeti'nin Kürt Sorunu'nun derinleşmesinde özel bir yeri olduğunun altını çizen Demirtaş, 'İngiltere'nin Kürt Halkına yüzyıllık bir borcu var' diyerek Şeyh Sait'in İngiliz Emperyalizmiyle direk temasını ve organik bağını teyit etmiştir.

Şeyh Sait'in Ankara merkezli Milli hükümeti sırtından vuran işbirlikçi ihanetini deşifre etme anlamında, Öcalan ve Demirtaş aynı çizgide buluşuyordu.

'İngiltere'nin Kürt Halkına 100 yıllık borcu' ise güdümlü ve dış destekli kukla bir Kürt devletidir.

Bu devletin Kürtlerin istikbalinden çok, İngiliz Emperyalizminin bölge üzerindeki siyasal beklentilerine hizmet edeceği muhakkak.

Emperyalist-Haçlı ittifakından Türk devletine karşı, bir Kürt Devleti talep eden zihniyetin Londra'da Kürtlerin onurunu ayak altı etme hakkını kendinde nasıl bulduğunu sormak gerekiyor.