O, Gaziantep’in ilk sanayici kuşağından. Pazarlamada Gaziantep’in ufkunu açan isim. Gaziantepspor”un 11 kurucusundan biri. İlk Yönetim Kurulu üyesi. Gaziantepspor’da uzun süre As başkanlık, genel sekreterlik ve basın sözcülüğü yaptı. Anavatan ve Doğru Yol Partisi’nde belediye meclis üyeliği yaptı. Rahmetli Turgut Özal’ın Gaziantep’teki gözü kulağıydı. Özal onun için ‘benim sigortam’ derdi. Hatta Özal, meclis üyesi aday adaylığı için başvurmadığını öğrendiğinde, formunu kendi eliyle doldurmuştu...

Gerek iş alemi, gerekse spor ve siyaset dünyasının yakından tanıdığı bir isim Yaşar Erkent. Adeta yaşayan bir tarih.

-”Neden sizin fabrikanız yakıldı, özellikle bir nedeni var mıydı?

-”PKK terörü başladı. Öcalan Hacı Baba’da oturuyordu o zaman. Nizip Caddesinde bütün fabrikaları haraca kesmişler. Sıkı yönetim komutanına telefon açtım dedim ki, ‘Nizip cadesindeki bütün sanayicileri tehdit ediyorlar, para topluyorlar, bu bölgede bir tedbir alın’ dedim. Askerler bütün fabrikalarda arama yaptılar, karargah olarak da benim fabrikamı kullandılar. İşte fabrikamın yakılma sebebi bu. Bana posta koyuyorlar, gözdağı veriyorlar. Fabrikanın birinin önünde usta silahı çekti, bir teröristi öldürdü. Bomba patladı. Yani 1980’den sonra sanayicilere çok zulüm ettiler. O dönem sanayicileri sindirmek istiyorlardı. Herkes sinmişti. Ölüm listesi hazırlamışlardı, 53 tane sanayici. Bu sanayicilerden biri de bendim. İhtilalden sonra otomatik silahlarla yazlık evimi taradılar. “

-”Sanayicileri sindirmek istiyorlardı dediniz, siz sindiniz mi?

-”Ben sinmedim. Sindi demesinler diye arabamı bağlar Kırkayak’ta yaya gezerdim. Bakın, benim odama işçiler kapıyı vurmadan girerdi. İşverenler sendikası ikinci başkanıydım. Bir gün işçi baştemsilcisi odama geldi ve ‘Abi 15 gün Gaziantep’ten git’ dedi. ‘Niye?’ dedim. ‘Seni ortadan kaldırmaya karar vermişler’ dedi. Koyu solcu işçi örgütleri, ‘Yaşar Beyi ortadan kaldırmazsak işçiyi sokağa dökemeyiz, sokak eylemi yapamayız’ demişler. 72 fabrika adına işçilerle toplu sözleşme yaptım. Sendikalara, ‘ücret konusunda pazarlık etmeyeceğim, en yüksek ücreti vermeye çalışacağım ancak işyeri barışını bozacak maddelerin varsa teklifleriniz bunları ayıklayıp gelin’ dedim. Bunları ayıkladılar 27 günde 72 fabrika adına toplu sözleşme imzaladım. Tek celsede imzaladım. Arabamın altına bomba konulması hep işçi örgütlerinin marifeti. O günleri de yaşadık. Biz o günleri de geçirdik.”

-”Fabrikanız yakılmış, arabanızın altına bomba konulmuş, zor günler geçirmişsiniz.”

-”Daha ne günler yaşadık. Hiç unutamadığım bir olayı anlatayım. Gaziantep Sıkıyönetim Komutanı Tuğgeneral Şahabettin Balkan’dı. Bizi kara listeye almıştı. Ramazanın birinci günü belediye başkanı Ahmet Turan Ertuğ, benimle Ata Aksu’yu iftar yemeğine çağırdı. Akşam üzeri benim arabaya bindik gidiyoruz. Beğendik’in yeri parktı o zaman, orayı geçtik, mavi renkli bir Mercedes Maarif’ten üstümüze bindirdi, çarpıştık. Mercedes’in içinden ellerinde telsizlerle askeri MİTçiler çıktı. Ben aşağı indim ve ‘Arabanızı filan yerde kaportacım var gidip yaptırın’ dedim. Baktım telsizle anons ettiler. Bir baktık, bir otobüs inzibat istediler. Başımız ana baba günü gibi oldu. Yanıma bir polis geldi, ‘Yaşar bey ben emniyet müdürü Rıfat beyin özel kalemindeyim, bunlar sana tertip yaptılar, gerek olursa ismimi kullan, ben gelir ifade veririm’ dedi sessizce. Ben arabaya bindim, Ata beyi de otobüsün içine aldılar, merkez komutanlığına vardık. Bizi içeriye aldılar.”

-”Size tertip mi kurmuşlar?

-”Evet. Yüzbaşı bana ‘şunu imzala’ dedi. Baktımki orada Kenan Evren dışında herkese küfretmişim. Aldım kağıdı cart, cart yırttım. 4 tane sille yedim. Beni dışarı çıkarttılar, Ata beyi aldılar içeri. O da kağıdı yırttı ona da copla, pat- küt vurmaya başladılar. Bizi attılar nezarete. Bir gece içeride yattık. Orucumu açmadım. Nezarettekiler kalktılar ranzaları boşalttılar. Sıra size mi gelmiş dediler. Oğlum rahmetli Atilla, sıkı yönetim komutanlığına gitmiş ‘Paşam babamdan bir haberiniz var mı?’ demiş. ‘Yok’ demiş utanmadan. Vali Fikret Koçak yakın dostumuz, bizi arıyor sıkı yönetim komutanı ‘haberim’ yok diyor.”

-”Komutanın sizinle derdi neydi?”

-”Şehirde herkes sindi. Valiyi kara listeye aldılar, emniyet müdürü arkadaşımızı kara listeye aldılar. Ben de dik duruyorum ya diz çöktürecek. Neyse sabah oldu, günlerden cumartesi. Merkez komutanlığında bizi yukarı çağırdılar, kahvaltı yaptırmak istediler, yine orucumu açmadım. Doktor geldi muayene etti, ‘darp yok’ diye imzalattılar. Saat 10’a doğru komutan, merkez komutanlığının bahçesine yanımıza gelmedi. Merkez komutanını çağırmış, ‘Bir yanlışlık oldu, Yaşar beyi arabayla götürüp evine bırakın’ demiş. Bunları da yaşadık.”

Meral KINACILAR’ın Erkent’le röportajı DEVAM EDECEK