• Mağdur çocuk önce çocuk şubede ifade veriyor, ardından mahkemede, sonra da yargıda. Cinsel istismara uğrayan çocuklarımızın defalarca hem de kendini mağdur edenle aynı duruşma salonunda ifade verdiğini biliyoruz. Kalabalık içinde verilen ifadelerde o çocuğun ve ailenin yaşadığı travmayı ve olayı tekrar tekrar yaşamasına neden izin veriliyor Devlet kız yurtları açıyor. Birde cemaat yurtları var. Bu yurtlarda kalanlar asgari ücretli geçinen ailelerin çocukları. Topluma bakıldığında asgari ücretle geçimini sağlayanların çoğu çocuğunu buralara veriyor. Sonra devlet sosyal devletten bahsediyor. Aslında devlet çocuklara ücretsiz eğitim hakkı sağlamakla yükümlü. Maalesef elini eteğini çekmiş. Bunlar uzaydan gelmediGaziantep Barosu önceki Başkanı Av. Bektaş Şarklı, çocuk istismarlarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. İşin yargı, psikolojik, sosyolojik ve eğitim boyutundan bahseden Şarklı, "Sapık dediğimiz bu insanlar uzaydan gelmedi. Onlar toplumun yarattığı insanlar ve sayıları hiç de az değil. Şimdi idamdan bahsediyorlar. İdam gelse bile bu hastalıklı insanlar aynı şeyi yine yapar. Eğitim sisteminin felç olduğu bir ortamda böyle şeyler kaçınılmaz" dedi.CEZALAR ETKİN UYGULANMIYOR* Av. Şarklı, yargının bu tür davalarda hızlı işlemesi gerektiğini ve asıl sıkıntının da bu olduğunu söyledi. Hızlı işlemeyen yargılama süreci boyunca ailenin ve çocuğun tekrar tekrar ifadelerine başvurulduğuna dikkat çeken Şarklı, "Bu çocuklara travma yaşatmaya kimsenin hakkı yok. İşin psikolojik ve sosyolojik tarafı kimse tarafından düşünülüp tartışılmıyor. Cezalar etkin uygulanmıyor . Türkiye'de af tartışmaları gündeme geliyor idamdan farklı olarak. Bunu mağdurlara nasıl izah edeceksiniz. O yüzden bu tür konuşmalar çok sakıncalı. Bir kişi bir suçtan dolayı ceza almış ve karar çıkmamış. Bakın Türkiye'de cinsel istismar davalarında çok sayıda beraat kararı var. Kimse bunu konuşmuyor, gündeme getirmiyor" şeklinde konuştu. * Olayın yargı kısmının etkin yürütülmediğini anlatan Şarklı, "Soruşturmalarda zamanında karar verilmiyor. Türkiye'de cinsel istismarda yıllarca süren davalar var. Bizim takip ettiğimiz ve izlediğimiz davalarda ortaya çıkan tablo hepimizi şok ediyor. Mağdur çocuk önce çocuk şubede ifade veriyor, ardından mahkemede, sonra da yargıda. Cinsel istismara uğrayan çocuklarımızın defalarca hem de kendini mağdur edenle aynı duruşma salonunda ifade verdiğini biliyoruz. Kalabalık içinde verilen ifadelerde o çocuğun ve ailenin yaşadığı travmayı ve olayı tekrar tekrar yaşamasına neden izin veriliyor ?" diye konuştu. İDAM ÇÖZMEZBu tartışmaların içerisinde idamın gündeme getirildiğini ancak bunun sorunu çözmeyeceğini vurgulayan Şarklı, "Gelenekleri olan bir toplumda yaşıyoruz. Örneğin 18 yaşındaki kişi çocuk. Ama maalesef 15 yaşındaki çocuklarımız ailesi tarafından kendinden yaşca büyük adamlara veriliyor. 5-6 ay önce İstanbul'da bir hastanede 18 yaş ve altında 180 çocukta gebelik çıkmış, Gaziantep'te bunun sayısı ne bilinmiyor. Cinsel istismar diyorlar ama 18 yaşındaki çocuklarımızın evlendirilmesine göz yumuyorlar. Çocuklar ne olduğunun farkında olmadan bambaşka bir hayata itiliyorlar. Ne farklı kalıyor cinsel istismardan ? Asıl tartışılması gereken konu bunlar" derdi. HER BAKIMDAN ELE ALINMASI GEREKİRCinsel istismar konusunun bilimsel, akademik, psikolojik ve sosyolojik olarak ele alınması gerektiğini söyleyen Şarklı, "Mağdurların bu kadar gözönünde teşhir edilmemesi gerekir. Yıllardan beri toplumda varolan ancak basının yazmasıyla ortaya çıkan cinsel istismar olaylarında mağdur birkesim var. Örneğin Özgecan olayı. Bu genç kız sembol oldu. Sonra ne oldu ? Unutuldu. Ve bütün bu yaşananlara rağmen hiç bir tedbir alınmadı. Çünkü sonuç alınamıyor. Avrupa'daki örnekleri incelenmiyor. Dünya bunu nasıl önlemiş bakılmıyor. Suç var evet sabit. Ama ya yargılama… Bu tür davalarda en ağır ceza en kısa zamanda verilirse bazı şeyleri düzeltiriz. Uzayan davalar, her davada kendisine cinsel istismarda bulunan şahısla aynı salonda ifade veren çocuk ve ailelerin durumunu kimse bilemez. Uzayan yargı süreci maalesef mağduriyetleri ve sayıları arttırıyor" EĞİTİM EN ÖNEMLİ SORUN"Eğitim anlamında zayıf bir toplumuz diyen Şarklı, "Bakın sürekli dile getirilir. Sosyal devlet diye. Ama bu konuda hiç bir şey yapılmaz. Devlet kız yurtları açıyor. Birde cemaat yurtları var. Bu yurtlarda kalanlar asgari ücretli geçinen ailelerin çocukları. Topluma bakıldığında asgari ücretle geçimini sağlayanların çoğu çocuğunu buralara veriyor. Sonra devlet sosyal devletten bahsediyor. Aslında devlet çocuklara ücretsiz eğitim hakkı sağlamakla yükümlü. Maalesef elini eteğini çekmiş. Türkiye kadınıyla erkeğiyle çoluğuyla ve çocuklarıyla kalkınır. Bu için eğitim şarttır. Çocuğumuzun gideceği doğru düzgün okullar yok. Gidilen yurtlarda maalesef cinsel dürdüleri baktırılmış insanlar üretiliyor. Bu hastalığı düzeltmek adına çalışma yapmak lazım. Avukatı, savcısı, psikologu, mağdurolan çocuğu, ailesiyle.. Elbirliğiyle çözülmesi gereken konular" dedi. LEYLA ÖZEKŞİ POLAT