Öncelikle bu yazı dizisinin ilk bölümüne gösterilen büyük teveccüh ve övgülere teşekkür
etmeden geçemeye-ceğim. Duygulandım. Demek ki daha benim gibi yüreği yanan çok samimi dostlar var. Ölmemişiz yani bunu anladım sağolun! Peki biz bugünlere nasıl geldik? Bakınız son bir iki yılın bakiyesi değildir bu son yaşananlar. Biraz gerilere uzanalım; Gaziantep eşrafından uzak yönetim-lerle başladı her şey... Kopmalar ve küsmelerle… Takım Dülük ormanlarına hapsedildi. Şehir ile rabıtası yok edildi. Yönetim başkalaştı, yabancılaştı. Ve en önemlisi başarı sadece bilerek ya da bilmeyerek bir kişiye endekslendi. Aslında sportif başarıda ve tesisleşmede çok mükem-mel sonuçlar alınsa da, iç hastalıklar görünmüyordu. Çünkü işin içinde duygu yoktu, aşk yoktu. Taraftar erozyonu yaşanıyor, tribünler şevksiz, sokaklar heyecansızdı… Bu fark edilemedi. Fildişi kuleleri oluşturuldu. Çok dar çerçevede kapalı kapılar arkasında kararlar alındı. Camia yok edildi. Bugün ben Gaziantepspor Camiası diye bir şey nedir bilmiyorum. Sivil kudret veya inisiyatif bizim mahalleye artık uğramıyor. Gaziantep'in ileri gelenleri diye birileri ortada yok. Camia baskısı yok. Çünkü camia yok! Olması da istenmedi zaten! Bunun sebebi yıllardır takımın sırtını kente dönmesidir. Sanayicisi işadamı zaten iştahsızdı, tecriti görünce canıma minnet dedi, kabuğuna çekildi. EN BÜYÜK TEHLİKE KAYITSIZLIK Cam fanus içinde yetiştirilen bir takım, ilk defa dış dünya ile bağlantıya geçince, hemen enfeksiyonu kaptı. Yatakdayız şimdi, tabiri caizse artık HASTA ADAM'ız! ‘'Kimsenin bir lira katkısı yok!'' bu sözleri hatırlıyor musunuz? Taraftar grubu denen oluşumlar yönetim tandanslı oluşturuldu. Hatta bir dönem Gaziantepspor Taraftarlar Derneği ilk kurulduğu yıllarda Gaziantepspor'a muhalefet oluyor diye yönetimi tasfiye edildi. Her şey tek merkezli idare edilmeye çalışıldı. Korku merkezli idari yönetimler…İşte şimdilerde kimsenin gıkı çıkmıyor. Medeni bir protesto bile gösterilemiyor. Takım almış başını gitmiş, fahiş hatalar yapılıyor dur diyen yok. Sahamızda 5 yiyoruz hazmediyoruz. Bırakın durun demeyi oralı olan yok. İşte en büyük tehlike burada; KAYITSIZLIK! HERKES TAKIMDAN İYİCE UZAKLAŞIYOR ‘'Tohumuna para mı saydım'', ‘'İçinde kaç kuruşum var ki'', ‘'Düşerse düşsün'' İşte bu anlayışlar hakim oldu. Neden bu anlayışlar baskın oldu. Çünkü kimseyi meseleye içselleştirmedik. Ellettirmedik. Konuştur-madık, küstürdük. Hiçbir şeyi paylaşmadık! Eskiden herkes kendinden bir parça koyuyordu. Takımını kendinden sayıyordu. Şimdi ise yozlaşan yapı içinde iyice takımdan uzaklaşılıyor. Bakınız yakın tarihte şampiyon olmak üzereyiz. Kadıköy'de Fener maçına çıkıyoruz, tribünde taraftarımız yok! Ligin bitmesine son iki hafta kala hala şansımız sürüyor, takım deplasmanda Denizlispor'u 3-2 yenmiş gelmiş havaalanına, o saatlerde FB-GS derbisi oynanmış, FB galip gelmiş, şehirde FB bayrakları ile tur atılıyor, yani konvoy var! Gaziantepspor futbolcusu bu manzara ile karşılaşıyor. Hala lig ikincisi iken ve Şampiyonlar Ligi şansımız varken… Bana bunun izahını kim yapacak? Hiç mi utanmadık? BU KENT YÖNETİME İNANMIYOR Bakın bu takımın çivisi çıkmış… Artık bu kent bu yönetimlere inanmıyor, güvenmiyor, destek vermiyor… Sinerji kalmamış… Girift olmuş sorunları çözecek ne vizyon var, ne ekip var ne de dayanışma! Bilmem kaç yılın problemlerini bu yönetim çözemez. Daha hastalığı teşhis etmemiş ki, tedavi edebilsin. Pansuman yapıp duruyor, yara kangren olmuşken! Bakınız şimdi ortada bir kriz var. İpler gergin. Yangına körükle gidiliyor. Oysa kriz yönetimi denen bir şey var. Sakin olun, yatıştırın! Nafile çünkü akılla hareket edilmiyor, tamamen hislerle… Öfkeyle hareketin sonu malum. Her iki taraf içinde bu böyle. Profesyonel anlayış lazım. Hala iki dudak arasında yazılan kongre üyelerinin üzerineyiz beyler! Bölge takımı olmayı beceremedik. Büyümeyi bırakın her gün küçüldük her alanda… İçerdeki Gazianteplileri tasfiye ettik dışladık, dışarıdaki tüm Türkiye'deki Gazianteplileri ise bırakın toparlamayı onlara ulaşamadık bile… GAZİANTEPSPOR MERDİVEN OLARAK KULLANILIYOR Neden? Çünkü gerçekten Gaziantep'i ve Gaziantepspor'u seviyor muyuz? Sevmiyoruz! Bu iş gönül işidir, vizyon işidir, proje işidir… Emek ister, bilgi ister, aşk ister… Gaziantepspor yıllardan beri MERDİVEN olarak kullanılıyor. Birileri basıyor, birileri çıkıyor… Asıl bizlerin Gaziantepspor'a merdiven olması gerekiyor! Bu güven bunalımı içinde ne yapabilirsiniz ki? Birileri sizi hep kullanmış, basamak olarak görmüş, asalak gibi iliklerinizden beslenmişler. Hiçbir sivil toplum hareketine prim tanınmamış, Gaziantepspor kendi kaderine terkedilmiştir. Bu bencillik tribünleri küstürmüş, yerli Gaziantepliler bu yüzden kaçmış, kaçırılmış, tribünde ve dışarda meydan çapulcuya kalmış, seviye düşmüş, küfür artmış, … Bataklıkta gül yetişmiyor artık! YARIN YEREL BASIN VE TARAFTARLAR