Bu güne kadar Avrupası dahil, İstanbul, İzmir ve Ankarası olmak üzere, özellikle trafik konusunda yaşadıklarımı ve  gördüklerimi toparlayacak olursam, galiba artık Gaziantep'te trafik ve ulaşımın düzeleceği konusunda umudumu yavaş yavaş kaybetmeye başladığımı söyleyebilirim..
Çünkü;  bu şehirde trafik dahil herşey için modern ve gelişmişlik beklentileri içinde olanlar ile, bundan nasibini almamış ve kuralsızlığı ilke edinmişler arasında müthiş bir düşünce ve güç farkı olduğunu gözlemlemiş bulunuyorum.. Dahası ve en vahimi ise,  bu sorunu çözmesi gerekenlerin, bile bile çaresiz biçimde ikinci kategoridekilerden daha çok etkilenme anlayışını tesbit etmiş durumdayım..
Acı ama gerçek..
Bunun nedenide çok açık.. Çünkü bu şehirde yaşayıp ta, Gaziantep'in çağdaş ve modern kent olmasını isteyenlerin sesleri çıkmaz.. Sivil toplum örgütleri zaten farklı amaçlara hizmet veriyor.. Hepsini bir kenara bıraktım, adı üstünde bir Gaziantep Kulübü var, tam bu konular için hayata geçirilmiş bir kulüp.. Ama kent sorunlarından bihaberler.. Sanki bu kentte yaşamıyorlar..Çoğunluğu arkadışım ve dostum.. Ama kusura bakmasınlar, güzelim kulübün adı, bu gidişle "YEMEK" kulübü olarak kalacak..
Bahse konu ikinci kategoridekiler için ise, durum hiçte de öyle değil. Sayıları az ama sesleri gür.. Etkileme güçleri inanılmaz derecede kuvvetli. Siyaset gücünü de iyi kullanırlar, emniyete ve belediyelere sıkıntı yaşatırlar..Bunlar kuralları hiçe sayarlar, ihlal ederler, ışıklarda geçerler, toplu taşımayı millete işkence olarak yürütürler, ama birisi dokunduğunda avazları çıktığı kadar bağırır, herkesi sustururlar..
...Ve bu anlayış ile, kuralsızlık ve başıboşluğu ilke edinmiş gücün egemenliği içinde, Gaziantep trafik ve ulaşım, birde gürültü yönünde gelişmişlik adına bir adım öteye gidemez.. Dahası sürekli gerilemeye mahkumdur.. Bu olumsuz tabloyu düzeltme görevi elbette hepimize düşer ama, düzeltilmesini istemeyenlerin etkisi ve gücü, hep üstün çıkmıştır..Tıpkı gürültü konusunda olduğu gibi..

HERKES İNANMALI  VE KARARLI OLMALI

Biliyorsunuz, geçen hafta "Yüksek İstişare Kurulu"  Ulaşım gündemi ile toplandı..Kentin önde gelen isimlerinin yer aldığı bu kurulda konuşulanlar, elbetteki var olan gerçekleri ifade biçimiydi..Ama orada bir eksiklik vardı.. Bir kere hem Şehitkamil hemde Şahinbey ilçe belediye başkanları gelmemişti..Emniyet Müdürü de yoktu.. Niye gelmemişlerdi anlamak mümkün değildi.. Tüm bunlara karşın konuşma yapanların iyiniyetli serzenişleri ve şikayetleri, sorunu çözmeye yönelik hamleler için yeterli değildi. Çünkü orada gerçek aktörler yoktu.. Dolmuş sıkıntısı yaşayan ve çözüm önerileri getirecek vatandaş profili eksikti. Trafik müdürü gelmişti, elinde dosyası bile vardı ama konuşmadı.. Ve sonuç olarak sorunun çözümü için gerekli bir alt yapı oluşturulamadı.. Oysa bu tür toplantılardan mutlaka sonuç alınmalı.. Bitiminde bu konu için bir komite veya komisyon oluşturulup, tüm sorunların çözümü, yapılacak önerilerle birlikte rapor haline getirilmesi sağlanmalı.. Buradan alınacak bilgilerle kentte trafik sorunu ve ulaşım konusunda yol haritası çizilmeli.. Benim şahsi görüşüm, ulaşım ve trafik konusunun çözümü için sonuç getirecek toplantıların peşpeşe yapılmasıdır.. Yüksek İstişare Kurulu bunun yolunu açmıştır..Sayın Vali Erdal Ata, nasıl ki milli eğitim konusunda insanlara heyecan yarattıysa, ulaşım, trafik ve gürültüyle mücadelede de aynı azim ve kararlılıkla gitmelidir..

VALİ  ERDAL ATA ŞANSLI, ÇÜNKÜ..

Hangi şehir olursa olsun, yeni atanan Vali'den herkes çok şeyler bekler..Eğer giden Vali her yönüyle başarılı çalışmalar yapmış ise gelenlerin işi zor olur.. Durum tam tersine ise, yeni atanan Vali önemli bir avantaj sağlar..
Gaziantep'te durum biraz farklı.. Çünkü kentte eksik olan bir sinerji yaratıldı. Bunda EĞİTİM mesajının önemi çok büyük oldu..  Vali Erdal Ata bu yönden çok şanslı.. Çünkü bu tarihe kadar Gaziantep'e gelen valiler arasında hiçbirisine, daha görevinin başında bu kadar destek verilmedi ve umut bağlanmadı..Bu realite, bir vali için, hele göreve yeni başlayan için büyük avantaj elbette..
Şaşıracaksınız belki de, ama kendisiyle daha tanışmadık bile.. Ancak alıyorum bilgileri.. İzliyorum neler yaptıklarını.. Anlatılanlar ile gördüklerim, şimdilik yetiyor bana.. Zaten bundan cesaret alarak Sayın Vali'ye özellikle eğitim konusunda hassasiyetlerimizi anlatmaya çalışıyoruz.. Bunu birinci planda tutuşumuz, göreve başladığı ilk gün verdiği mesajdan ileri geliyor.. Yoksa  bu kentin tek sorununun eğitim olmadığını Sayın Ata'da biliyordur.. Yukarıda da anlatmaya çalıştığım sorunların tümünün çözüme kavuşturulması  için kendisine önemli görevler düştüğünü söylemeye gerek yok zaten..
Önemli olan SORUN dediğimiz meselenin çözümünde DOĞRU tesbitler yapılması.. Bunlar için doğru ADRESLER bulunması..Doğru TEŞHİS'lerle yola çıkılması..Ve tabii ki sonuncusu DOĞRU TEDAVİ uygulanması..

EĞİTİMDE DOĞRU YOL HARİTASI ÇOK ÖNEMLİ

Birkaç haftadır eğitim konusunda yol gösterici ve farklı yöntemlerle dile getirmeye çalıştığım değerlendirmeler belki çok önemli görülmeyebilir..Umarım Sayın Vali göreve başladığı günden itibaren bu köşede yaptığımız değerlendirmeleri takip etmiştir..Eğer etmiş ise, ve hatırlayacak olursa, kararlı olduğu EĞİTİM konusunda bugünkü manşetimizde okuyacaklarının da kendisine bir yol haritası olacağını düşünüyorum..
Her zaman söylüyorum; Gaziantep'in eğitimde geri kalışındaki etkenlerin en önemlileri arasına koyduğum, mevcut idari yapı ve onlara bağlı bir anlayışın ürünü olan bakış açısı değişmediği müddet içerisinde, eğitim çözümsüzlük bataklığından kurtulamaz.. Geriye gidişin başlangıcı hangi tarih ise, o bir milattır..O tarihten itibaren eğitime yön verenler, çözüm ürettiklerini söyleyenlerin taşıdığı Gaziantep tablosu, şimdi karşımızda tüm çıplaklığı ile durmaktadır..Tabii önemli olan bakmak değil, görebilmektir..

BU NASIL BİR EĞİTİMCİ ANLAYIŞI

Çok net ifade ediyorum..Sayın Erdal Ata, eğitim konusunda yeni ve farklı bir yol haritası çizmez ise, 3-5 yıl sonra biz bu eğitim meselesini yine konuşur, havanda su dövmeye devam ederiz..Tekrarlıyorum; mesele okul yapmakla, dersliklerin sayısını çözmekle yetecek mesele değildir..
Mesele kafa yapısında yatmaktadır.. Bakın; hepsini bir kenara bırakalım ve son örneğe göz atalım. .Eğitim Bir-Sen adlı sendikanın, Gaziantep'in eğitim sorunu çözme yolunda yaptığı önerilerin toplandığı kitapçığın 24. sayfasına..
Son derece ciddiyetle hazırlanmış bu kitapçıkta, Gaziantep'in eğitimde geri kalışının önemli sebeplerinden birisi olarak, Yetiştirme Yurtlarından gelen ve okullarda istihdam edilen kişilerin eğitime büyük zararlar verdiği gösteriliyor..
Gerisini söylememe gerek yok.. Manşet haberimizde okuyacaksınız..Öyle ifadeler ki, binbir emeklerle yetiştirme yurtlarından topluma kazandırılan insanları, adeta eğitime düşman gibi gösterilme teşebbüsü..
Çeteleşme, uyuşturucu kullanma ve öğrencilerle duygusal ilişkiye girme suçlamaları.. Velev ki, aralarından birkaç tanesi öyle olmuş olabilir.. Ama bunu tüm yetiştirme yurdu gençlerine mal etmek ve şu anda okullarda hizmetli olarak görev yapan evli barklı, çoluk çocuğa kavuşmuş insanlara iftira atmak, hakaret etmek, suçlamak ve eğitime zarar vermekle suçlamak hangi mantığın ürünüdür, inanın anlamakta güçlük çekiyorum....
Bu nedenle fazla söze gerek duymuyor ve "işte göreve geldiği günden beri Sayın Vali'nin dikkatini çekmeye çalıştığım olay bu"diyorum..


Hepinize iyi haftalar