Gürültü bu şehrin kaderi olmuş diye yazalı, yıllar oldu.. Gerçekten artık gürültünün önüne geçmek imkansız.. Gecesi gündüzü olmayan, yaz kış denmeden havai fişekler atılan, kornalar çalınan, çoğu özel araçların camlarını açarak yüksek sesle çevresine müzik dinletilen ve adeta gürültüyle iç içe olan Gaziantep artık iflah olmaz gürültü hastalığına yakalanmıştır.

Hiçbir doktor, hiçbir siyasi, hiçbir bürokrat, hiçbir müdür veya amir, artık bu gürültü hastalığını tedavi edemez, iyileştiremez..Çünkü artık treni kaçırdık.. Tıpkı kent trafiğinin iflah olmayacağı gibi.. Yasaların uygulanamadığı bir kent ciddi biçimde hastadır ve bu hastalığın çaresi de yoktur.. Kim gelirse gelsin, kim söylerse söylesin, artık Gaziantep'in gürültü hastalığını tedavi etmeye gücü yetmeyecektir..

MENDERES KARADUMAN DİYE BİRİSİ

Son dönemlerde Gaziantep siyasetine damgasını vuran isim.. Söyledikleri her şey doğru, dile getirdikleri her mesele şehrimizin gerçekleri.. Yeni söylemiyor bunları elbette. Yaklaşık 1 yıldan beri açıkça ifade ediyor her şeyi.. AK Partili genel meclis başkanı ama Gaziantep'te muhalefet partilerinin bile görüpte söyleyemediği gerçekleri açıkça dile getiriyor.. Kimse kimseyi kandırmasın diyor.. Gaziantep'i dışarıya ve Ankara'ya farklı göstermeye çalışanların oyununu bozuyor adeta.. Şehrin gerçek yüzünü dile getirip, kenti değil, kendini düşünenleri insafa davet ediyor.. Son olarak yerel seçimlerden sonra kazandığı takdirde Sayın Fatma Şahin'in Büyükşehir Belediyesi genel sekreteri yapacağı söylenen, şimdiki İl Özel İdare Genel Sekreteri Ömer Özcan'ın, bürokrat olmasına karşın seçim çalışmalarına katılamayacağını söylüyor. Meclise çözümünü bekleyen dosyaları göndermediğini ve bunu seçim sonrasına bırakmasını eleştiriyor..

Bunlarla yetinmiyor tabii.. Gaziantep’in marka şehir olmadığını, TÜİK verilerine dayanarak örneklerle açıklıyor.. 'Türkiye’nin en borçlu kentiyiz, Eğitimde son sıralardayız' diyor.. Gaziantep'in yaşanabilir kentler arasında 61. sırada olduğunu hatırlatırken, en önemli vurgusunu 'Ev sahibi olmada 81. sıradayız' diye yapıyor.. Kentin dörtte üçünün varoşlardan oluşan ve gri bir kent olduğunu söylüyor.. 'Devlet bankaları ve özel bankalar parasını çekse Şırnak’tan bir farkımız kalmaz' diyor. ' 6 milyar dolar ihracat yapan kentin yaşam kalitesi böyle mi olur' diyerek, 'İthalatın ne kadar, onu söyleyin Bu şehirde 1 Trilyon 200 TL'ye daire satılıyor. Burası Dubai, İsviçre mi? O yüzden insanlar ev sahibi olamıyor" diye konuşuyor..

Menderes Karaduman'ın bu söylediklerine yanlış veya yalan diyen varsa onların da çıkıp konuşmasını bekliyoruz.. Elbette Karaduman'ı sevenler kadar sevmeyenler, hoşlanmayanlar da çıkacaktır.. Hatta Karaduman'ı haber yaptığımız için bizlere tavır alanlar da olacaktır.. Ama bizim gazeteci olduğumuzu ve Menderes Karaduman gibilerin her zaman gerçek gazetecilik yapanlar için kentin sorunlarını dile getirmede açısından çok iyi bir yetkili olduğunun bilinmesi gerekir..Çünkü konumu itibariyle bu şehrin il genel meclis başkanı..

Söylenecek tek şey; Gaziantepliler AK Parti içerisinde ilk kez bu kadar net konuşan, şehrin sorunlarını açık yüreklilikle dile getiren birisini görmüş, tanımış ve takdir etmiştir..

ÜNİVERSİTE KAPISININ ÖNÜNE CAFE

GÜZELBEY'İN BÜYÜK YANLIŞIDIR

Sayın Asım Güzelbey kim ne derse desin bu şehirde yapmış olduğu iyi hizmetler kadar yanlışlarıyla anılacaktır..İyi ve güzel tarafı elbette ağır basacaktır yaptığı hizmetler açısından değerlendirildiğinde..

Ama küçük ve basit işler, hele hele göz önünde oluyor ise, bu vatandaşlar tarafından büyütülecek ve eleştirilecektir.. Ben oldu olası, Gaziantep üniversitesinin son yapılan kavşak düzenlemesinden hazzetmedim..Doğru bir proje değildi orası.. Rektör Sayın Yavuz Coşkun'un sessiz kalmasını da anlayamadım burası yapılırken.. Oysa Üniversite Karataş bağlantısı bat-çık yöntemiyle gerçeklemeli, kente ve burç yönüne gidip gelen araçlar için eşit orantıda karşılıklı çözüm üretilmeliydi..Bunu Sayın Coşkun'a kent konseyinin bir toplantısında da ifade etmiştim.. Haklısın demiş ama boynunu bükmüştü.. Oysa çıkıp yumruğunu vurmalı ve projeyi düzelttirmeliydi.. Yapamadı elbette.. Sonunda çıka çıka, bu ucube alt geçit çıktı. Karataş'tan hem şehre hemde üniversiteye gelenler sadece bir aracın geçebileceği daracık yola mahkum edildi.. Burç yönünden gelenler ise 2 araçlık ışıklı kavşağa kurban edildi.Yani çözüm olmadı son yapılan alt geçit ve kavşak projesi..

Biz bu kadar olumsuzlukları Gaziantep'e yakıştıramazken, birde baktık ki, Üniversitenin tam önünde alt geçidin üstündeki boş alana bir Cafe yapılmaya başlandı.. Araç sürücülerine geçecek yol konusunda sıkıntı yaratanlar, üniversiteye girmek isteyen öğrencilerin yürümesine de engel olacak cafe projesi yapıverdiler.. Söylenene göre daha birde kaçak ve ruhsatsız olarak yapılıverilmiş.. Bu cafeyi kim alıp işletecekse onlara sözümüz olamaz.. Nihayetinde adamlar ticari düşünecekler.. Ama Sayın Asım Güzelbey'in buna nasıl izin verdiğini, buna karşılık Sayın rektör hocamız Yavuz Coşkun'un nasıl seyirci kaldığını anlamış değilim..

HAKLI OLDUĞUNUZ DAVADA

HAKSIZ DURUMA DÜŞMEK

Gaziantepspor'un durumu aynen bu..Hafta boyunca yazdım bildiklerimi gördüklerimi.. Televizyonlara radyolara bağlandığımda da dile getirdim Beşiktaş ve Cenk meselesini.. Cenk transferi aslında Türkiye'de kulüplerin kendilerini tekrar gözden geçirmesi için iyi bir fırsat.. Umarım bundan sonra herkes kendine çeki düzen verir, sorgular, yanlışlar varsa bunu düzeltme yoluna gider..

Gerek gazete gereksede şahsım bu olayın başından itibaren bir dizi yanlışlıklarla dolu olduğunu söylemiştim.. Sadece Cenk için değil, Bruma meselesinde de doğru olmadığını dile getirmiştim.. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde yanlışlığın fazlası Gaziantepspor'da elbette. Birçok sorunu olduğu gibi bu konuyu da sevk ve idare edemediler.. Dany meselesi de bunun bir parçası oldu.. Söylenmesi gerekenleri zamanında söylemediler, tıpkı yapmaları gerekenleri yapamadıkları gibi.. Beşiktaş profesyonelce işler yaparken, Gaziantepspor her zaman olduğu gibi amatörce davrandı.. Cenk'in Beşiktaş ile görüşmesi için ikna edilen Kızıl'ın, bu işin kağıda dökülmesi ve imza atma meselesine gelindiğinde, aynı şekilde karşılık olarak Gaziantepspor kulübünün menfaatlerini içeren, bazı şartların dile getirildiği bir kağıdı da Beşiktaş'a imzalatması gerekirdi.. Bunlar gizlilik, karşılıklı anlayış ve eklenecek bazı şartlarla gerçekleşebilirdi.. Yapmamış tabii.. Pazartesi biten ara transfer döneminin hemen ertesi günü Cenk'in İstanbul'a gönderilmesindeki yanlış ne kadar büyük ise, orada Kulüp Başkanı Fikret Orman ile birlikte fotoğraf çekilmesi, bunun medyaya servis edilmesine karşılık sessiz kalınması da o kadar büyük yanlıştı Gaziantepspor adına.. Ben bizzat köşe yazımda 'Gaziantepspor'u kimse küçük gösteremez'diyerek bu yapılanın yanlış olduğunu söylerken, Gaziantepspor kulübü başkanı o gün ve sonrasında hiç sesini çıkartmamıştı..Oysa Beşiktaş'ın bu resimli açıklama sonrası Kızıl'ın maçtan 3 gün önce böyle bir davranışın hoş olmadığını, Beşiktaş'ın daha hassas ve duyarlı olması gerektiği yolunda yapacağı bir duyuru, olayı bu noktalara getirmez, üstelik Beşiktaş kulübü özür dilemek zorunda kalırdı.. Gaziantepspor'u da, Türkiye'de bu tür ilişkilerin yaşandığı örnek kulüp olarak iyi bir noktaya getirirdi..

Ne varki Sayın Kızıl, Beşiktaş maçına kadar sustu.. Gaziantepspor'un galip gelmesi halinde belki de ses çıkartmayacağı bu olumsuz gelişmeleri, takım mağlup olunca her zamanki gibi o sinirli haliyle, o öfkeyle söylememesi gerekenleri söyleyerek bir anda spor dünyasının gündemini değiştirdi.. Ancak unuttuğu bir şey vardı, o da, spor dünyasının ve ulusal medyanın tercihini Beşiktaş lehine kullanacak olmasıydı.. Nihayetinde Gaziantepspor'un hakkını koruyacak bir tek televizyoncu ve gazeteci yoktu piyasada.. Kaldı ki, Kızıl'ın o hırsız gibi sözlerinin savunulacağı da yoktu elbette.. Ama sonuçta Gaziantepspor'u yönetenler, bu transferde etik olarak, kentin hassasiyetlerinin göz önünde bulundurması gereken Beşiktaş'ın yaptığı yanlışları ifade etmekten uzak kaldı. Öyleki İbrahim Kızıl'ın televizyonlara çıkıp meramını anlatmaya çalışırken polemiğe sokulmasına ve halkı iken haksız duruma düşürmeye kadar gitti..Beşiktaş Başkanı Fikret Orman'ın o resimli haber sonrası, yanlış anlaşılmadan dolayı özür dilemesi gerekirken, Gaziantepspor'u temsil eden başkana hakaret derecesine varan sözler sarfetmesine kadar uzandı..Tabii Orman'ın cevabı hırsız tanımlamasına karşılıktı.. Ama neresinden bakarsanız bakın, Cenk olayı Gaziantepspor'un haksızlığa uğrayan bir kulüp konumundan çıkartılıp, farklı mecralara sürüklenmesiyle sonuçlandı.. Ve her zaman olduğu gibi Gaziantepspor'un profesyonelce sevk ve idare edilmediği bir kez daha ortaya çıktı..

ABONELERİMİZ BİZİ ARASIN LÜTFEN

Dağıtım konusunda şikayetleri eksik olmaz elbette. Şehrin 7 bölgesine gazete dağıtıyoruz.. Tabii bunu şirket vasıtasıyla yapıyoruz. Haliyle dağıtım yapan arkadaşlarımız diğer yerel gazeteleri de dağıtınca, ortaya kaos çıkıyor..Çünkü dağıtıcı adresleri şaşırıyor.. Bunun etkisini en çok biz yaşıyoruz. Çünkü Gaziantep27 gazetesi en çok okunan gazete. Dağıtıcı arkadaşlarımızın bu yoğunlukta bazı abonemize gazetemizi vermedikleri yolunda şikayetler alınca, tedbir almak durumunda kaldık.. Bunun için de '27 ABONE HATTI ' bölümü oluşturduk..Hergün gazetemizin bir köşesinde yazacak, gazetesi gelmeyen abonelerimizin şikayetlerini alacak, gazetelerini göndereceğiz.. Lütfen gazeteniz gelmediğinde bizi arayın. Arayın ki, sizlere gelmediğini bilemim. Aramaz iseniz, size gazete verilmediğinden haberimiz olmaz..

Hepinize iyi haftalar