Özel Sani Konukoğlu Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ceren Akmurat, Kurban Bayramı’nda özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp damar, mide bağırsak ve şeker hastalarının beslenmelerine daha çok dikkat etmesi gerektiğini belirtti.

Kurban Bayramı dolayısıyla beslenme uyarılarında bulunan Akmurat, bu bayramda şeker ve şekerli besin tüketiminin yanı sıra, et tüketiminin de arttığına dikkati çekti. Bayram coşkusuyla yapılan ziyaretlere gölge düşürmemek için özellikle şişmanlık, yüksek tansiyon, kalp damar, mide bağırsak ve diyabet (şeker) hastalığı olan kişilerin beslenmelerine her zamankinden daha çok dikkat etmeleri gerektiğini ifade eden Akmurat ‘’Beslenme sosyal bir ihtiyaç olduğu için, herhangi bir sağlık sorunu olmadığı sürece (diyabet, alerji vb.) besinlere yasak koymak mutsuzluk yaratır. Bu nedenle sınırlı tüketmemiz gereken besinlerin bilincinde ama yasakların yer almadığı bir beslenme sistemi kullanılmalıdır” dedi.

KURBAN ETİ NE ZAMAN TÜKETİLEBİLİR?

Kurban yeni kesildiğinde etin sertliğinin hem pişirmede hem de sindirimde zorluğa yol açacağını hatırlatan Akmurat herkesin, özellikle de mide bağırsak hastalığı olan kişilerin kurban etlerini, içindeki enzimlerin sindirilerek tüketime hazır hale gelmesi için buzdolabında 24-48 saat bekletildikten sonra pişirmelerini önerdi. Saklama konusunda bilgi veren Akmurat kurban etlerinin birer tüketimlik küçük miktarlar halinde buzdolabı poşetine konularak, 0 - 2 santigrat derecede 3-5 gün, buzlukta -2 santigrat derecede birkaç hafta, -18 derecede ise 3 ay saklanabileceğine vurgu yaptı. “Et, potansiyel riskli yani, kolay bozulabilme riski taşıyan bir besindir” diyen Akmurat şöyle devam etti: “Özellikle de büyük miktarlar halinde dolaba kaldırılan etler, çıkarılıp, buzdolabının sebzeliğin üzerindeki alt bölmesinde (dışarda, kalorifer, soba üzerinde veya başka bir ısı kaynağı yakınında çözdürme, mikroorganizmaların üremesine neden olabileceği için sağlık açısından tehlikelidir.) çözdürülmesinden sonra asla tekrar dondurulmamalıdır.”

ETİ PİŞİRME YÖNTEMİ

Kurban etlerinin çiğ veya az pişmiş halde tüketilmesinin, bağırsaklarda mikroorganizmaların ve çeşitli parazitlerin oluşmasına neden olduğunun altınıçizen Akmurat bu nedenle tüm bireylerde, düşüğe sebep olma ihtimali olabileceğinden özellikle hamileler, yaşlılar ve çocuklarda eti çiğ veya az olarak tüketmemeleri konusunda uyardı. Etlerin pişirilmesi konusunda da önerilerde bulunan Akmurat, “Izgara ve fırınlama tercih edilmeli, ızgara yapılırken et ve ısı kaynağı arasındaki mesafe ette siyah renk ve acı tatla karakterize olan kömürleşme ve yanma olmasına neden olmayacak şekilde hazırlanmalıdır” uyarısını yaptı. Ayrıca buğulama ve haşlama gibi yöntemlerin tercih edilmesi gerektiğini hatırlatan Akmurat, şunları anlattı: ‘’Çok yüksek ısıda çok uzun süre pişirmekten, kavurmalardan ve kızartmalardan kaçınılmalıdır. Etli yemeklerde yağ eklenmemeli, etin kendi yağı ile pişirme tercih edilmelidir (Et yağsız görünse bile bileşiminde yeterli yağ bulunmaktadır). Ayrıca kuyruk yağı, iç yağı veya tereyağı et yemeklerinde kullanılmamalıdır.”

Bayramda sağlık için beslenme önerilerinde de bulunan Akmurat, şu açıklamalarda bulundu: “Tüm bireyler, özellikle de kalp damar hastalığı, kolesterol yüksekliği, diyabet (şeker hastalığı), hipoglisemik yatkınlığı, yüksek tansiyonu ve mide rahatsızlığı olan kişiler, Kurban Bayramı'nda ‘Tıbbi Beslenme Tedavisi’ önemi taşıyan diyetlerini bozmamalı, doymuş yağ ve kolesterol alımını azaltmak için, yağsız veya az yağlı etleri tercih etmeli, sakatatlardan veya aşırı tüketimden kaçınmalıdırlar.” Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya salatayla tüketilmesinin, besin çeşitliliği sayesinde dengeli beslenmeyi sağladığını, ayrıca domates, maydanoz, limon, biber vb. sebzeler C vitamini içerdiği için ette bulunan demirin emilimini artırdığına işaret eden Akmurat, “Sebze ve salatayla tüketim, posa alımını artırarak, tokluk hissini sağlar ve bağırsak faaliyetlerinin sağlığı için çok yararlıdır” dedi.

BAYRAMDA KİLO KONTROLÜ

Kilo kontrolü amacıyla belli bir program izleyenler için de tönerilerde bulunan Akmurat , “Ziyaretlerde, birbirinden güzel ve bayrama özel hazırlanmış yemekler ve misafirperverlik kültürümüzün uzantısı olan ısrar çok cezbedici olabilir. Sonradan kontrolü kaybetmemek, pişmanlık ve moral bozukluğu yaşamamak için baştan doğru stratejilere sahip olmanızı öneririz” tavsiyesinde bulundu.

Akmurat, diğer önerilerini şöyle sıraladı:

“Gününüze mutlaka kahvaltıyla başlayın. Ana ve ara öğünlerinizi atlamadan az ve sık besin tüketmeye lütfen dikkat edin.

Yemekleri yavaş yemek de yine oldukça önemli bir taktiksel silahtır. Doygunluk (Ortalama 20 dakika süre gerektirir.) hissettiğinizde aşırı yememiş olursunuz.

Masaya oturduğunuzda yiyeceğiniz besinleri dikkatli seçin. Masada olan tüm yiyecekleri yemek zorunda olmadığınızı bilin. Yemek istediklerinizi, sadece tadına bakmak istedikleriniz ve hiç yemeyeceklerinizi doğru belirleyin. Tabak büyüklüklerini ve porsiyonlar azaltmalısınız. Kızartmalardan, kavurmalardan, hazır meyve suları vb. şekerli içeceklerden, aşırı yağlı börek ve ağır hamur tatlılarından uzak durulmalıdır. Ağır, yağlı yiyecekler içermeyen öğünler planlanmalıdır. Fiziksel aktivitelerin bağırsak hareketlerini arttırarak kabızlığı önleyici, insülin duyarlılığını arttırarak kan şekeri dengeleyici ve iyi kolesterolü yükseltip, kötü kolesterolü azaltıcı ve kilo kaybetmeye yardımcı olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle, her gün en az 30-45 dakika yürüyüş yapılmalıdır.” Bayramı tatilde geçirecek olanlar için açık büfenin alternatifinin sağlıklı beslenmek için bir avantaj olduğunu belirten Akmurat, herkese mutlu bayramlar dileyerek sözlerini tamamladı. Bülten