Gaziantep’te Kamil Ocak stadının yerinin Camii yapılmasını tartışıp dururken, sizlere mevcut olan, hemde tarihi nitelikleri bulunan halihazırdaki bazı camilerimizin sabah ezanında kapalı tutulduğunu söylesem ne dersiniz.. Öyle şaşırtıcı ki, Türkiye’de, hatta Müslümanların yaşadıkları bütün ülkelerde Gaziantep’teki kadar garip bir durum varmıdır bilemiyorum.. Sakın şaka yaptığımı sanmayın.. Çünkü Gaziantep’te tam 4 Camii yatsı namazından sonra kapılarına kilit vuruyor ve ertesi gün öğle namazında açıyor.. Yani bunların hepsinde sabah namazı kılınmıyor.. Camii ile birlikte abdest alınacak bölümler ve tuvaletleri de kapatılıyor haliyle.. Ve her caminin çevresi sidik kokularından geçilmiyor. İnanmıyorsunuz değil mi? Doğrusu bende inanmadım ilk duyduğumda.. Ama maalesef doğru.. Bunlar Tahtani Camii, Karagöz Camii, Handanbey Camii ve Mehmet Nuri Paşa Cami… Yani Maarif, Karagöz, Kalealtı çevresinde geniş bir alanı kapsayan 4 Camii sabah ezanlarına kapalı.. Çevrede yaşayanlar ve camide namazlarını kılmak isteyenlerin şikayeti olmasa, Karagöz Mahallesi Muhtarı Mehmet Çeteci dert yanmasa, benim bile haberim olmayacaktı..MÜFTÜ BEYİN MUTLAKA AÇIKLAYACAK BİR ŞEYİ VARDIRBu sorun için çok uğraştığı belli Mehmet Çeteci’nin.. Bakın bu Muhtarımız ne diyor: “Bir buçuk-2 yıldır durum böyle. Sebebini öğrenemedik. Ben bunu Vali beye söyledim. Müftülük vilayete yazı göndermiş ‘gerekli takip yapılacak’ diye ama hala açılmıyor. Sebebini bilemiyorum. Sabah namazına gidecek vatandaş ya Alaüddevle'ye gidecek yoksa gidemeyecek. Bunun emeklisi var, yaşlısı var. Adam cemaatle namaz kılmak istiyor ama kılamıyor. Ölü salası verilecek Camii bulamıyoruz. Bankaların diplerinde pislikler geziyor. Yani en çok beni üzen sıkıntı pislik. Burada konu komşu hergün çevreyi hortumla yıkayıp temizliyor.” Evet.. Çok fazla uzatmanın bir manası yok.. Çünkü durum Sayın Vali Ali Yerlikaya’ya iletilmiş.. Elbette o da haliyle konuyu Müftüye aktaracak, nitekim öyle de olmuş.. Ama yine değişen bir şey olmamış.. İşte bu noktada Sayın Yerlikaya’nın son gelişmeden haberinin olduğunu sanmıyorum.. Yoksa mümkün değil böyle bir şeye müsaade etmesine.. Hassasiyetini biliyorum çünkü.. Sanırım Müftü bey, daha önemli işlerle uğraştığı için bu camilerin sabah namazında kapalı olmasını değerli bulmamıştır.. Yoksa başka sebebi ne olabilir ki..AMBULANS ÇAĞIRIRKEN BUNLARI BİLMEDEN ARAMAYINDoğrusu bilmiyordum çünkü başımıza gelmemişti. Ne zaman ki, yakın bir dostumun annesi evde rahatsızlık geçirip, ambulans çağırmaya kalkışınca o zaman bunlardan haberim oldu.. Anlattıklarında şaşkınlıktan küçük dilimi yutuyordum neredeyse.. Olay 5 Mart 2018 tarihinde pazartesi günü saat 13.51 de yaşanıyor. Anne rahatsızlanıyor, kendinden geçiyor, gözü kayıyor, konuşamayacak duruma geliyor ve oğlu hemen ambulans çağırmak için 112 yi arıyor. Allah için kısa sürede geliyorlar eve.. Ama film orada kopuyor. Çünkü rahatsızlanan kadının oğlu annesinin doktorunun görev yaptığı özel hastaneye götürülmesini istediğinde, ambulans görevlileri “biz özel hastanelere götürmüyoruz” diyerek, kadını evde bırakıp gidiyorlar.. Başlarına böyle bir olay gelmeyen aile panik yaşıyor haliyle.. Ne yapacağını şaşırıp kalıyor..O sırada ambulans görevlisi anneye bakıyor "bunun tehlikeli bir durumu yok" diyerek, bir kağıt uzatıyor imzalamaları için.. Panik halindeki dostumuz imzalıyor ne yazıldığını bilmediği kağıdı. Ambulans görevlileri hastayı öylece bırakıp gidiyor.. Bunun üzerine hastanın oğlu, hemen annesini, bir sandalyeye oturtarak, komşuların da yardımıyla, aşağıya indiriyor ve araba bindirip hastaneye götürüyor. Durumu kritik görülen hasta hemen ameliyata alınıyor çünkü beyin kanaması geçirdiği tespit ediliyor.. Şu anda hala yoğun bakımda tutuluyor.. Bu olanları dinleyince bir an duruyor, derin bir nefes alıyor, hasta hakları, insani ve vicdani haklar gibi şeyleri aklınıza getirip ”Nasıl olur yaaa ?” diyorsunuz.. Sonra Gaziantep’in sağlıkta, özellikle acil durumlarda ambulans anlayışının böylesine acımasız, insani-vicdani duygudan uzak bir yöntemle uygulandığını öğrenmenin şokunu yaşıyorsunuz..Bu kez bir arkadaş daha geliyor yanımıza ve başından geçenleri anlatıyor. O da annesi için ambulans çağırmış eve.. Hasta sahibi tanıdığı doktora götürmek için gideceği hastaneyi söylemiş, ancak ambulans görevlileri kabul etmemiş ve şehitkamil hastanesine götürmüş. Çaresiz kabul etmiş hasta sahibi.. Ancak şehitkamil'e geldiklerinde burasının yoğun bakımının dolu olduğunu öğrenince ortada kalmışlar. Ambulans hastayı indirip öylece bırakıp gitmiş, adamlar ne yapacağını şaşırmış vaziyette sağa sola koşuştururken, kalp krizi geçiren anne hastanenin ortasında vefat etmiş..ÖZEL HASTANELERİN AMBULANSLARI VAR AMA ????Bunları öğrenince merak ettim ve araştırdım tabii.. Maalesef tamamen çifte standartın uygulandığını ve özellikle de 112 ambulansın acil durumda olsalar da, hastaları sadece devlet hastanelerine götürdüğünü öğrenmiş oldum.. İşin bir vahim tarafı daha var.. O da özel hastanelerin ambulanslarının oluşu ama hizmetleri hastaları evden almak değil, hastaneden evlere götürmekmiş.. Bunu da öğrenmiş olduk bu sayede.. Fazla uzatmaya gerek yok.. Bu ambulans uygulaması insani ve vicdanı duygusu olmayan robotluk anlayışından çıkarılmalı ve özellikle acil müdahale gerektiren hasta ve yaralıları istedikleri hastanelere götürme özgürlüğü verilmesi için harekete geçilmelidir.. Bu şer gün çoğalan sağlık kurumları ve hastanelerin, ambulans hizmetlerinin tek yönlü uygulanması ilkelliğinden kurtarılması, o özel hastanelerin de kendi ambulanslarıyla hasta taşıma hizmetini vermesi sağlanmalıdır..YENİ ÜNİVERSİTE İÇİN DOĞRU HAMLEBiliyorsunuz Vakıf olan Zirve Üniversitesinin Devlet Üniversitesi yapılması için karar alındı. Sayın Abdulhamit Gül 7 Ocak tarihinde bunu dile getirmiş ve büyük ihtimalle Teknik Üniversite olarak faaliyete geçirileceğini söylemişti. Sayın Cumhurbaşkanı şehrimize geldiğinde bunu açıkladı ve hayata geçirilmesi resmileşti. Ne var ki, Cumhurbaşkanının konuşmasından çok önce, burası için farklı hesaplar yapanlar varmış.. Gaziantep Üniversitesi YÖK ile görüşmeler yapmış ve Teknik yerine, Sosyal Bilimler Fakültesi olarak açılması yolunda epey mesafe katetmiş.. Tabii bu durum sonradan anlaşılmış ve hemen Bakanlarımız, Milletvekillerimiz, Vali ve Belediye Başkanları Ankara YÖK başkanını da çağırıp duruma müdahil olmuş.ADI BİLİM VE TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ OLABİLİRAyrıntıları yeterince bilmiyoruz tabii.. Konu masaya yatırılmış ve şehrimizin bulunduğu konum itibarıyla, fayda getirecek bir eğitim anlayışında karar kılınılmış. Gaziantep’in sanayisi ve ticareti yönünden Teknik Üniversite kapsamı genişletilmiş ve BİLİM VE TEKNOLOJİ olarak faaliyet gösterilmesi kararlaştırılmış. Şimdi YÖK bu yönde çalışma yapacak ve son olarak Sayın Cumhurbaşkanına sunulacakmış.. Burada mesele, kentin ve bölgenin çağdaş ülkelerden kopmayacak, başta bilim, teknik ve teknolojiye dayalı bir anlayışın hakim olacağı eğitim düzeniyle faaliyet göstermesidir.. Farklı bir düşünceyle projelendirilmesi düşünülen bir Üniversite anlayışının, Gaziantep’i ileri götürmeyeceği bilinmelidir.. Nitekim farkına varılmış ve şehrimiz adına çok değerli bir sonuç çıkartılmıştır..HOKEY TAKIMIMIZIN GAZİANTEP’İN TANITIMINDAKİ KATKISININ FARKINDAMIYIZHokey takımımız Avrupa şampiyonu oldu.. Adı da GAZİANTEP POLİSGÜCÜ.. Hemde bir değil iki değil tam 4’ncü kez Avrupa şampiyonluğunu kazandı.. Sporcuları kutluyoruz, başkanı, yönetimini, hocasını, emek verenleri gözlerinden öpüyoruz.. Gaziantep’e bu başarıyı getirdikleri, şehrimizin adını Avrupa’da tarihe geçecek kayıtlara yazdırdıkları için.. Ne var ki böylesine önemli başarının Gaziantep’te gereken karşılığı gördüğünü söyleyemem.. İşte bizim sıkıntımız bu.. Kent adına, tanıtımı adına, önemli katkıları olanlar bireysel veya topluluklar olarak onlara yeterince değer vermiyoruz.. Gönül isterdi ki, hiç değilse Vilayetimiz, ilçe ve büyükşehir belediyelerimiz, hatta odalarımız, büyük sanayicilerimiz, Avrupa şampiyonumuz için maddi manevi katkıda bulunsun. Bu ekibi onore etsin.. Sporculara jest yapsın.. Onlar da Gaziantep’in adını duyurdukları bu başarının devamını getirecek, hatta hedefi daha da yükseklere çıkaracak motivasyona ulaşsın.. Öğrendim ki, hiçbir şey olmamış, yapılmamış.. Umarım yapılır, umarım Gaziantep’in adını gerek ülke içinde, gerekse de Avrupa’da, hatta Dünyada duyuracak şekilde çalışma yapanlara duyarsız kalınmaz..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR