İstikbalini arayan liseli gençlerin canhıraş feryatlarını duymazdan gelen ve o masumane tepkileri görmemekte ısrarlı davranan Başbakanın bununla da yetinmeyip birde bu kitlenin karşısına 5-10 bin genç çıkartabilmekten bahsetmesi, Cumhuriyet tarihi boyunca benzeri görülmemiş bir Kabine Başkanı manzarasının ortaya çıkmasına neden olmuştur.
İşte o tansiyonu yüksek ve sıcak günlerin ertesinde Devlet Bahçeli'nin 1000 Bozkurtla Taksim'e yürüme tepkisi konuyu farklı mecralara taşıdı.
Bu kez Başbakan cevaben yaptığı konuşmada Türk tarihine küfür addedecek ve Türkler için kutsal sayılacak değerleri aşağılayacak bir söyleme daha imza atmış oldu.
Sen bozkurtlarla mısın? Ben bozkurtlarla değilim! ben eşref-i mahlukat olan insanlarlayım! Senin kovalamaca oynayacak bozkurtların varsa devam et, biz okullar ve fabrikalar yapmaya devam edeceğiz!
Başbakanın konuyu çarpıtarak, önce değerleri mukayeseye tabii tutması sonrasında ise söz konusu aynı değerleri kategorize etmesi Türk''ün Milli Tarihiyle ilgili hassasiyetini de ortaya koyması açısından önemlidir.
Bozkurt, Türklerin sosyo-kültürel ve sosyo-tarihsel yürüme yolunu aydınlatan önemli bir semboldür. Bu manada Bozkurt kendini Türk hisseden herkesin ve herkesimin ortak ve yükselen değeri olmalıdır.
Zira Bozkurt partiler ve siyaset üstü bir kavramı da bünyesinde barındırdığı için siyasi bir sembol olmaktan çok kültürel ve tarihsel bir kazanımdır.
Hülasa, Türklük bir hissiyatın aidiyete tekamül etmiş halidir. Bu haliyle Bozkurt Türk'ten ayrı düşünülemeyecek olan dünya tarihi içinde önemli ritüellerden biridir.
Bozkurtu bir siyasi akıma ait saymak kadar, onu sağcılaştırmak yada solculaştırmakta başlı başına bir yanlıştır. Bozkurt her Türk'e ait ortak bir değerdir.
'Ben insanlarla geziyorum' diyen Başbakan'ın Bozkurt'u hayvanlaştırarak onu it'e, köpeğe eşdeğer bir tanımlamaya tabii tutması, 9 yıllık iktidarları boyunca her türlü Anti-Türk AKP politikasının da ta kendisi olmuştur.
Tıpkı Türkler için büyük bir uyanışı, yeniden tarih sahnesine dönüşü ve kendini Türk hissedenler için kutsal bir yürüyüşü temsil eden Ergenekon'un şerefli isminin olmayan bir terör örgütüne atfedilerek Türk'ün hissiyat silsilesini yok etme stratejisinin bir gereği olan Türksüzleştirme ve Türkten arındırma operasyonuna dönüşen gözaltılar ve tutuklamalar gibi.
Karlı tiyenşanda zamanı soluyan o gök gözlü börteçineler bir kavmin milletleşme serüvenininde kendisidir. İşte Türklükle ilgili hiç bir tasarrufu olmayan Başbakan'ın uyuz it'le Bozkurt arasındaki farkı tartamayan cehaleti burada vücut bulmaktadır.
Anayasa oylaması öncesinde fırsat bulduğu her zeminde ülkücülere ve Bozkurtlara seslenen Başbakan, Grup Toplantısında feryada mugayyir bir şekilde timsah gözyaşlarını figana sararak kuzu kuzu meliyordu.
Cemaatçi alt yapısı olanlar bu oyuna geldiler ve evet e çalıştılar. Şimdi o hatayı yapanlar Başbakan'ın Bozkurt'a ve ülkücü şahsiyete nasıl bir tanım getirdiğini iyi tartarak 12 Hizaran'daki yol ayrımını bütün manasıyla ve iyice özümsemelidirler diye düşünüyorum.