Jeoloji Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Sinan Arslanoğlu’nun Gaziantep’te 1999 öncesi yapılan binaların yüzde 80’inin depreme dayanıksız olduğu, bunların arasında en başta Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesinin geldiğiyle ilgili sözleri gözleri bir kez daha deprem gerçeğine çevirdi. İl Sağlık Müdürü Dr. Serdar Sarıfakı, Arslanoğlu’nun, depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle acilen yıkılması gerektiğini söylediği Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’yle ilgili Gazetemize konuştu. Sarıfakı, Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nin deprem şartlarına uygunluğunun sıfır olduğunu belirterek, “Bunu biliyoruz. Zaten bunun raporları da var, yıkım kararıda var. Ancak şu anda orayı boşalttığımız takdirde Gaziantep’te sağlık çöker. Çünkü Ersin Arslan’da günlük 10 bin 11 bin kişi acil ve poliklinike geliyor. Şimdi bu insanları ne yapacağız? 13 ay daha idare edeceğiz. Başka yapılacak bir şey yok” dedi.Bu arada deprem gerçeğine dikkat çeken Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken Türkiye’deki yapı stokunun depreme dayanıklılığına dair gerekli çalışmaları yıllardır yürütmeyen devlet kurumlarının, hiç değilse kamu yapılarında bu çalışmayı acilen yürütmesi gerektiğini belirtirken, TMMOB 15.Dönem İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Burkay Güçyetmez ise, “Öncelik Deprem sonrası kullanımı gereken binalar olmak üzere, insanların uzun süreli ve yoğun olarak bulunduğu binalarda bina envanterleri oluşturulmalıdır. Toplanma alanları belirlenmeli” dedi.SARIFAKI:YIKIM KARARIGaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Serdar Sarıfakı, seneye Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nin yıkılacağını ve Şehir Hastanesine taşınacağını söyledi. Ülke olarak deprem kuşağında olduğumuzu belirten Sarıfakı, Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nin deprem şartlarına uygunluğunun sıfır olduğunu, bunu bildiklerini ve bu konuda raporlar olduğunu söyledi. Sarıfakı, “Yıkım kararı da var. Fakat Şehir Hastanesi 2020 Şubat ayında tamamlanacak. Yani 13 ay sonra Şehir Hastanesi açıldığında o zaman Dr. Ersin Arslan’a bina olarak hiç bir ihtiyacımız kalmayacak. Mart, Nisan gibi Ersin Arslan’ı komple yıkacağız. Yanında Diş Hastanesi var duvarına kadar Ersin Arslan yıkılacak” dedi.BAŞKA YAPACAK BİR ŞEY YOK‘Hastaneyi boşalttığımız takdirde Gaziantep’te sağlık çöker’ diyen Sarıfakı, “Dr. Ersin Arslan’da Pazartesi Salı günleri 10 bin, 11 bin kişi muayene oluyor. Günlük acil sayıları ortalama 1500-1600 civarı seyrediyor. Şimdi bu insanları ne yapacağız? 1 seneyi daha idare edeceğiz. Yarın Allah korusun deprem olabilir mi olabilir, İstanbul’da da olabilir. Hastanede şu anda deprem güçlendirmesi zayıftır. 60 yıllık hastane ama bu 1 seneyi geçireceğiz. Başka yapılacak bir şey yok” diye konuştu.GİRİŞKEN:KONUŞULANLAR SALONLARDA KALIYORÖzgür Girişken, 17 Ağustos Depremi’nin ardından katıldığı sempozyumlarda, bilimsel programlarda konuşulanların salonlarda kaldığını söyledi. Girişken, “Sempozyumlarda özellikle vurgulanan bir şey vardı. Bir sonraki deprem için yalnızca 30 günümüz kalmış olabilir. Ama 30 yılımız da kalmış olabilir ve bu sürede çok şey yapılabilir. Ne yazık ki konuşulanlar o salonlarda kaldı ve deprem tehdidi hala Demokles’in Kılıcı gibi başımızda bekliyor. Böyle söylüyorum, çünkü öncelikle bırakın tüm Türkiye’yi, öncelikli deprem riski taşıyan bölgelerde bile mevcut yapı stokunun ne kadarının riskli olduğuna dair organize bir çalışma yapılmadı. 1999’dan önce yapılan tüm yapıların riskli olduğu söylenir sıklıkla, ama biz bunun kolaycılık olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.TOPLANMA ALANLARIMIZ VAR MI?Şu anda Türkiye’deki tüm yapıların ne kadarının deprem riski altında olduğunu hala bilmediğimizi belirten Girişken, ”Sağlıklı bir tahmin bile yapılamıyor. Öte yandan kaçak yapıların yoğun olduğu veya jeolojik olarak risk taşıyan bölgelerde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm uygulamaları depreme dayanıklı çevreler oluşturmaktan çok, yoğunluğu arttırarak rant sağlamak amacıyla yapıldı. Bunun sonucunda 1000 ailenin yaşadığı bir bölgede 1500, hatta 2000 aile yaşamaya başladı. Bu yapılar depreme dayansa bile, bu kadar insanın kendini güvende hissedinceye kadar kalabileceği toplanma alanlarımız var mı? Yanıtı hepimiz biliyoruz” dedi.2010’A KADAR APARTMANLAR RUHSATA UYGUN İNŞA EDİLMEDİSadece 1999 öncesi değil, 1999 sonrası yapılan yapıların da ne kadarının güvenli olduğunu bilmediğimizi söyleyen Girişken, “Evet, 99 sonrası yönetmelikler ve mevzuat daha katı şartlar getirdi ama müteahhitlerin parasını vererek inşaat sürecini denetlettirdiği yapı denetim firmaları ne kadar etkili ve sağlıklı bir denetim yaptı? Örneğin 2010 yılına kadar Gaziantep’te inşa edilen ruhsatlı apartmanların çok büyük bölümü ruhsata uygun inşa edilmedi. Projesinde dışarıya doğru 1 metre konsol yapıyormuş gibi çizilen balkonlar, salonlar, odalar gerçekte 2, hatta 3 metre konsol yapacak şekilde inşa edildi. Çok teknik konuşmak istemiyorum ama, ismine alaycı bir şekilde “Antep kirişi” ismini verdikleri bir uygulamayla üst katlardan gelen kolonların temele kadar kesintisiz şekilde indirmedikleri uygulamalar gerçekleştirdi inşaat firmaları. Bu en temel mühendislik prensiplerinden bir tanesidir, ancak bu prensibin uygulanmadığı çok sayıda apartman vardır İbrahimli’de, Karataş’ta. Bu yapıları nasıl değerlendirmeliyiz?” diye konuştu.GEREKLİ TAHKİKLER YAPILMALIGirişken, Gaziantep’teki kamu yapılarıyla ilgili gerekli tahkiklerin yapılması gerektiğini belirterek, “Bu yapılar afet sonrasında müdahale, koordinasyon ve toplanma merkezi olarak kullanılacağından çok ama çok önemli oldukları tartışmasızdır. Ama ne kadarının depreme dayanıklı olduğunun, güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması gerektiğinin söylenmesi gerekli tahkikler yapılmadan mümkün değil. Türkiye’deki yapı stokunun depreme dayanıklılığına dair gerekli çalışmaları yıllardır yürütmeyen devlet kurumlarının, hiç değilse kamu yapılarında bu çalışmayı acilen yürütmesi gerekiyor” dedi.GÜÇYETMEZ:DEPREM BİLİNCİ ARTIRILMALIDepremin Türkiye ve birçok ülkenin problemi olduğunu ve olmaya devam edeceğini belirten TMMOB 15.Dönem İl Koordinasyon Kurulu SekreteriBurkay Güçyetmez ise, “Ancak yönetmelikteki maddeler kağıtlarda kalarak uygulamaya geçmezse ve ayrıca maddelerin gerekçeleri de anlaşılmazsa inşa edilen binaların deprem dayanıklılığı sağlanamaz. Geçmişteki depremlerin tekrarı, hatta daha şiddetli depremlerin oluşması kaçınılmazdır. Ancak binaların tasarımı ve yapımı aşamasında bilinen hatalar tekrarlanmazsa bu depremler en az zararlarla atlatılabilir. Toplumdaki deprem bilincinin özellikle okul, ev ve iş yerlerinde önlem alma ve doğru davranma oranının yükseltilmesi gerekiyor. Deprem başta olmak üzere, afetleri bir planlama sorunu olarak algılamadığımız sürece afetlerin yıkıcı etkisi her seferinde yüreğimizi kavuracaktır” dedi.TOPLANMA ALANLARI BELİRLENMELİDepremle ilgili yapılması gerekenlerin başında yıllarca söylenilen ve yapılmayan bir bina envanteri çalışmasının hemen başlatılması gerektiğini belirten Güçyetmez, ”Öncelik Deprem sonrası kullanımı gereken binalar olmak üzere, insanların uzun süreli ve yoğun olarak bulunduğu binalarda bina envanterleri oluşturulmalıdır. Riskli binalar tespit edilmelidir. Oluşabilecek şiddetli bir depreme karşı gelecek senaryoları oluşturulmalıdır. Toplanma alanları belirlenmeli, afet müdahale ekipleri gerek görevlilerden gerekse gönüllülerden oluşturulmalıdır. Hep dediğimiz gibi; İnsan hayatı, siyasetçilerin oy kaygısına, sermayenin kar hırsına, niteliksiz mühendislik hizmetine ve denetimsizliğe terk edilemeyecek kadar değerlidir” şeklinde konuştu. Meral KINACILAR