Türkiye gündemini uzun süredir işgal eden konu Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi. Sadece temizlenmesi de değil. Mayınları kime veya hangi ülkeye temizleteceğiz? Temizlenen arazileri temizleyenlere yarım asırlığına verelim mi, vermeyelim mi? İşte dananın kuyruğu burada kopuyor. AKP iktidarı Meclis'teki çoğunluğuna da güvenerek mayınları İsrail'e temizletmek ve temizlenen arazinin kullanımını yarım asra yakın bir süre İsrail' e vermek için ısrarla çalışmakta. İlgili ilgisiz herkes konunun yalnızca ekonomik boyutunu ve orada yapılacak ekolojik tarım yönünü irdelemekte. Neredeyse iş mayın temizlemekten çıkıp bu sınır boyunun İsrail'e verilip verilmemesi tartışmasına dönüştü. Önce mayın temizlemenin ekonomik boyutuna bakalım. TSK birkaç yıl önce Suriye sınırındaki mayınları temizleyebileceğini belirtmiş ve bunun için de otuz beş milyon dolarlık bir ek ödenek istemişti. O günden bu güne ne değişti ki, mayın temizleme konusunda TSK'nin lafı bile edilmiyor? Temizlenecek arazide yapılacak tarımın bir yıllık kâr marjı en azından TSK'nin talebi olan otuz beş milyon dolardan az değildir. Türkiye'de TSK dışında da mayınları temizleyecek kurum veya kuruluşlar mevcuttur. Teknoloji çağında yaşıyoruz. Konuyla ilgili teknik donanımı ve teknik elemanı temin edecek güçte çok sayıda iş adamımız var. Durum bu merkezde olduğu halde neden İsrail adında ısrar edilmekte? Bu nedeni aşağıda sizlere açıklayacağım. Konunun boyutu mayın temizleme veya kullanılacak araziyle sınırlı değil. Çok daha geniş ve çok daha vahim boyutları var. Bu boyutların başında dünyanın en güçlü orduları arasında sayılan TSK'nin mayın temizlemeyi bilmezmiş gibi bir görüntüye büründürülmek istenmesi. Diğer boyutlar daha derin. ** İsrail'in Ortadoğu'da büyüyüp genişlemesi en başta dininin gereğidir. Yani onlara göre Allah büyümelerini ve Ortadoğu'ya hakim olmalarını emretmiştir. Bilindiği gibi İsrail küçük bir ülke. Ancak arkasında ABD ve Avrupa var. İsrail en uzun kara sınırımız olan Suriye sınırındaki mayınları temizleyerek bu sınır boyunu 49 yıllığına kullanmaya başladığında neler olacaktır? İsrail üzerinde yaşadığı ve sınırlarını savaşla çizdiği coğrafya kadar bir alanı daha kullanmaya başlayacak. Yani İsrail coğrafyası ikiye katlanacak. Bu katlanmaya İsrail'in Güneydoğuda, özellikle Hatay, Kilis ve GAP'ta satın aldığı toprakları da eklediğinizde akla zarar rakamlar ortaya çıkmakta. Bütün bunlar dikkate alındığında İsrail'in Ortadoğu'da kullandığı toprak alan ölçüsü kendi topraklarının üç katına ulaşmakta. Mayınlar benim çocukluk yıllarımda döşenmişti. Amacı da kaçakçılığı önlemek. Mayın öncesi dönemde kaçakçılık sınır kapılarından değil, sınır boyundaki her yerden yapılırdı. Mayınlar bile buna engel olamadı ve sınır köyleri mayınları sökerek kaçakçılığa devam ettiler. Bu durumda İsrail sınır boyu kaçakçılığı da kendi kontrolü altına almış olacaktır. İsrailli sivil subayların Irak'ın kuzeyindeki peşmergeleri ve bilinçli olarak PKK teröristlerini eğittikleri bilinen bir gerçek. Yani İsrail de PKK'yı kullanan güçler arasında ön sıralarda. İsrail sınır boyunu ele geçirdiğinde PKK terörü katlanarak artmaya devam edecektir. Temizlenen mayınlı arazi yarım asır boyunca İsrail'e devredildiğinde sınır kapılarımız hariç Suriye sınırımızın tamamı İsrail'in kontrol ve insafina bırakılmış olacak. Kontrol edemediğimiz Irak sınırı uzayarak Akdeniz'e ulaşacaktır. Mayın temizleme ve temizlenen toprakların İsrail'in kullanmasına bırakılması yalnızca Türkiye'yi ilgilendiren bir sorun mu? Değil tabi. Çok daha önemli bir başka sorun gündeme gelecek. Suriye, Filistin ve Lübnan… ** Suriye Devlet Başkanı Hafız Esat döneminde Apo Suriye'de barınmaktaydı. Hatay Suriye haritalarında gösterilmekteydi. Türkiye Suriye'nin bu düşmanca tavrına karşılık düşmanı olan İsrail'le dirsek temasına geçti. Suriye de buna karşılık Yunanistan'la mercimeği fırına verdi. Ancak, şimdi devlet başkanı Beşar Esat döneminde Suriye ile ilişkilerimiz düzeldi. Suriye bize saygı göstermeye başladı. Sıcak komşuluk ilişkilerimiz var. İsrail Suriye sınırımızı kontrol altına ve kendi yönetimine(!) aldığında Suriye'yi çok kötü bir şekilde kuşatmış olacak. Şu an Türkiye Suriye'ye hayat veren bir ülkedir. Sınırları İsrail kuşatmasına alındığında hayat damarlarının kuruması söz konusu. Bu nedenle sınır boyunu İsrail'e bırakmamız Suriye'ye yapabileceğimiz düşmanlığın zirve noktası olacaktır. Tabi ki, Suriye de elinden geleni yapmaktan kaçınmayacak. Ben Suriye sınırında doğdum, büyüdüm ve hala da orada yaşamaktayım. Bölgeyi iyi tanırım. Sınır boyunda yaşayan köylüler TSK'nin talebi olan otuz beş milyon doları karşılayacak güçtedir. Bu topraklar temizlendiğinde yabancıları kiraya vermek şartsa, milyar dolarların çok üzerinde kiraya alanlar çıkacak. Ayrıca, TSK de mayın temizlemeyi beceremeyen bir ordu olma görüntüsünden kurtulacak... Bu alanın bu kadar ucuza verilmesi mayın temizlemekten çok İsrail'e kıyak çekmek, bağış ve lütufta bulunmaktan başka bir şey değil. Sınır kapılarımızı da özelleştirip İsrail'e bıraksak hiçbir eksik kalmayacak. Sınırdaki mayınların İsrail'e temizlettirilmesi ve temizlenen alanın İsrail kontrol ve işletmesine bırakılması BOP Projesine yapılan en büyük hizmet sayılır. Sayın Başbakanımız da aynı zamanda BOP Eşbaşkanıdır.