"Açık bir dille ifade ediyoruz, bu saatten sonra her kim ki demokratik bir çözümden yana ise ve her kim ki silahsız bir çözüm arzuluyorsa mutlaka ama mutlaka elini tetikten çekmelidir.'' "İnsan yaşamını sona erdirmeye yönelik şiddet eylemlerini tasvip etmedik, tasvip etmeyeceğiz" "Çağrılarımız, iyi niyetli çabalarımız bugüne kadar hiçbir sonuç vermedi. Ne askeri operasyonlar hızından bir şey kaybetti, ne de eylemler ve saldırılar durdu" Bunlar DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'e ait. Yani üç Genel Başkan Yardımcısının Kandil'den emir aldığı mahkemelerce belirlenerek tutuklanan, kendisi de hem Türk mahkemelerine, hem de Atatürk'ün Meclis'ine rest çeken Ahmet Türk… Sözlerine dikkat ettinizse ve daha önceki sözlerini hatırlıyorsanız sürekli talebi ‘'operasyonları durdurun'' şeklinde. PKK'nin Meclis'teki temsilcisi ve grubu olan bu partinin bütün vekilleri söyleyecekleri her sözü Kandil'den gelen direktifler çerçevesinde söylemekteler. Operasyonları durdurun. Biz vuralım siz durun. Oh ne ala memleket.! Yönetenlerin cesaretsiz ve basiretsizliğinden yararlanan PKK kollarını bir ahtapot gibi ülkenin her alanına sarmış durumda. Bundan sonra ülkemizde demokrasi sözü PKK'nın isteklerinin hoş karşılanması ve yerine getirilmesi anlamında kullanılmakta. Başka bir ifade tarzıyla söylemek gerekirse, Güneydoğu'da Kürdistan adıyla bir devletin kurulmasının anlayışla karşılanması şeklinde algılanmakta. Bunun demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Avrupa ve ABD ye PKK'nın terörist olduğunu söyletebilen TBMM kendi içindeki bir parti grubuna bunu söyletmeyi başaramamakta… Türkiye bazı gerçekleri görmek zorunda. PKK ve istekleri Kürt halkına yönelik istekler değildir. Nasıl ki, Barzani'nin istekleri ABD'nin istekleri ve Barzani ABD'nin borazanıysa, PKK da AB'nin isteklerini dile getirmekte, AB borazanlığı yapmakta. Bu nedenle Türkiye PKK'nın taleplerini yerine getirmeye başlasa bile bu isteklerin arkası devam edecektir.
Nereye kadar devam eder?
Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkılıncaya kadar. Ülkeyi yönetenlerin bu kadar açık ve net olan bir geçeği görmemesini anlamak mümkün değil. Buna rağmen eski ve yeni yönetimler teröristlere taviz üstüne taviz vermeyi sürdürmekteler. Son günlerin gündemini hatırlayalım.
Cumhurbaşkanı Tarihi bir fırsattan söz etmekte. Peki nedir bu tarihi fırsat? Yanıtı yok. Yanıtı Hakkari'de şehit olan kınalı kuzularımız. PKK al sana fırsat demekte… PKK'ya af konusu gündemde. Kırk bin cinayet işleyen bir örgüt toplu halde nasıl affedilir. Üstelik PKK ve Meclis'teki uzantılarınca  İmralı'daki yılan başına da af şartı konulmakta. Biliyorum. Bu işler zor işler ama her zorluğun da kesin bir çözümü vardır. Benzeri zorlukları aşanları örnek almak gerekir. ABD terör konusunda ne yapıyor? Ülkeleri işgal ediyor.
İsrail ne yapıyor? Terörün barındığı yerleri sivil filan tanımayıp imha ediyor.
İsrail ve ABD demokratik ülkeler değil mi? Öyle olmasalar bize demokrasi dersi vermeye kalkmazlar herhalde. Onların yapınca haklı, biz yaparsak suç mu olacak? Sürekli taviz vererek terörü yenmeyi düşünenlerin aklına şaşarım. Dinsizin hakkından imansız gelir. Türkiye Irak'ın kuzeyindeki PKK hamisi yönetime restini çekmek zorunda. Ya sınırlarına hakim olur, besledikleri yılanları ezerler. Ya da Türkiye gelip Barzani'nin boynunu kırar. Bu konuda kararlı davranılırsa sorun büyük ölçüde çözülür. Tabi ki, bundan önce kendi Meclis'imizdeki terör uzantılarını sıfırlamak gerekmekte.
Başka ne yapılabilir?
İsrail modeli uygulanmalı.
Kandile atılan bombalar ülkeler arası savaşlarda kullanılan ve uluslar arası anlaşmalara uygun seçilmekte. Ancak PKK ile savaşta karşımızda bir ülke ve bu antlaşmalara imza koymuş bir kurum yok. O zaman anlaşmalara tek taraflı imza ve uyum olmaz. Kandili bombalarken misket bombaları kullanılmalı. Hani havada dağılan ve her parçası yüzlerce ayrı bombaya dönüşen misket bombaları.  Fosfor bombaları ve zehirli gazlar da kullanılmalıdır. Türkiye'nin kurallara uymak için ekonomisini batırdığı yeter artık.
Az masrafla çok iş…
Bakalım o zaman da biz vuralım siz durun diyenler olacak mı?
Hakkari'deki altı şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum.