Hiç kimse biten şeylere mani olamaz, bitecekse biter. Biten, bitmesi gereken ve bitmeye mecbur olan milyonlarca şey, tüm insanların hiçbir zaman asla elinde değildir. Hayat, eğlence, iş, güç, aşk, sevgi, dostluk, hülasa her şeyin, hatta acıların, üzüntülerin ve ıstırabın bile bir sonu vardır hayatta. Durdurmaya çalışmak nafiledir, bitecekse biter, işimize gelse de gelmese de…

Kader ağlarını örmüşse, o ağdan kurtulmak imkansızdır. O nedenle her şeyin bir gün bitebileceğini düşünerek, atılacak adımları ona göre atmalı, geniş düşünmelidir insan. Dikkatli ve doğru yaşayanların bir ömür boyunca pişmanlıkları çok azdır. Bitmez sanılan en derin sevgiler bile bir gün ansızın bitebilir. Oysa sevgiyi korumayı bilenlerin kışları yaz, yazları bahardır…

Yanlış başlayan tüm işlerin, ömrü kısadır, çabuk biter. İşe uygun bir adam, adama uygun bir iş bulunmamışsa, o iş yürümez. Hatalı dost seçenler, yanlış kalbe imza atanlar, hayal kırıklığına uğrarlar. Ne kadar çabuk biterse, bıraktığı hasar ona göre az olur. Sürekli üzülmek zehirlenmektir, en büyük marifet üzülmemektir. İnsan hak etmediği bir hayal kırıklığına uğrasa bile, dayanmak zorundadır.

Bencil, nankör, vefasız, hayırsız ve megaloman insanların hepsi, her şeyi acımasızca hep kendileri bitirmek isterler ve bitirirler. O tiplerle iş birliğine girmek, zaten baştan yanlıştır. Bıraktıkları eski dostlarını asla hatırlamaz ve aramazlar. Bütün iyilikleri, jestleri, fedakarlıkları, bir çırpıda unuturlar. Acımasızca terk edenleri aramak budalalıktır, boş yere acı çekmektir.

Bu devirde mutlu olmak için en büyük ve en önemli şart, unutanı unutmak ve unutmayanları daha çok aramak ve sevmektir. Bunun başka bir çaresi de yoktur, sevmeyenin yerini, bir seven doldurur. Acı çeken birinin yüzünü, nasıl olsa iyi kalpli birisi çıkar ve güldürür. Gönül boş kalmaz. Kaldı ki bir seven kalbi acımasızca terk edip yüzüstü bırakmak, bir marifet değildir ve belki de bindiği dalı kesmek gibidir…

Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...