Prof. Dr. Vedat Bilgin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Başdanışmanı ve aynı zamanda Merkez Yönetim Kurulu üyesiydi. Durumdan kendine vazife çıkartan Kuvvacılar olarak adlandırdığı Ulusalcılardan oldukça rahatsızdı. Görevde bulunduğu süre içinde Ulusalcılarla Milliyetçiler arasındaki çizginin daha çok kalınlaşması ve egemen güçler tarafından öngörülen çukurun daha çok derinleşmesi için mücadele verdi. Halbuki Türkiye, Ulusalcılarla Milliyetçilerin birleşmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğu zamansal bir geçişi yaşıyordu. Bu konuda Bahçeli'yi ikna etmekte ne kadar başarılı oldu bilinmiyor. Sonunda olanlar oldu ve Vedat Bilgin MHP'deki bütün görevlerinden istifa ederek partiyi terk etti. Vedat Bilgin kendisini bu gemiye monte edenlerin "MHP'deki vazifen bitti, geri dön" emri gereği mi bu keskin "U" dönüşü kararını aldı. Yoksa MHP'deki görev süresi boyunca nükseden bünyevi bir uyumsuzluğun kaçınılmaz sonucu muydu? Bu durum tam bir muamma. Ancak aynı Vedat Bilgin Tayyipgillerin son manevrasındaki Akil Adamlardan biriydi. Gerisini varın siz hesaplayın. Şimdilerde ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Başdanışmanı Şükrü Alnıaçık. Son Diyarbakır gezisiyle kamuoyunun yakından tamına olanağı bulduğu Alnıaçık, Vedat Bilgin'den sonra ikinci Başdanışman vakasının tarafı gibi. Türk Milliyetçiliği'ni anlatmak için Kandil'e dahi gidebileceklerini belirten Anlıaçık, Vedat Bilgin'le aynı siyaset dilinden dökülen ve aynı frekansı kullandığı basına yansıyan açıklamalarında neler söylemiş birlikte analiz edelim. "Kardeşlerimizle kucaklaşmaya elimizden geldiği kadar gayret edeceğiz. Burada geçmişte yapılmış siyasi hataların sorumlusu biz değiliz. Biz Türk Milliyetçileri ve Ülkücüleriz. Bizi Kemalizm ile Ulusalcılık'la ve diğer yapay ideolojilerle karıştırmamak gerekir. Geçmişteki hataları eleştiren, geçmişteki Kemalist, Ulusalcı ve Jakoben siyasetten rahatsız olanların Türk Milleti'nin, Marksist-Leninist Maocu bir terör örgütünün eline bırakılmasına da göz yummasına dikkat çekmek için geldik. Bu vatanın bir karış toprağını, bir karış çakıl taşını eli kanlı katillere bırakmayız." Bir nal'a bir mıh'a vuran Şükrü Alnıaçık, Türk Milliyetçiliği'nin ideolojik temellerini atan ve ona ruh ve fikir babalığı yapan Kemalist öğretiye reddiye düzmenin, Türk Milliyetçiliği'ni ayaklar altına almakla aynı manada buluştuğunu bilmiyor mu? CHP'NİN MİLLİYETÇİLİĞİ, MHP'NİN DEVRİMCİLİĞİ CHP'nin Ulusçu-Milliyetçiliği ile MHP'nin Toplumcu-Milliyetçiliğinin sanki birbirinden çok farklı bir ideolojik düşünce tanımı gibi gösterilerek, her iki partinin de düşürüldükleri çukurun daha da derinleşmesine yardımcı olmaları oldukça manidar. Çünkü CHP de tıpkı MHP gibi aynı tarihsel kodları kullanan ve aynı toplumsal kabulde karar kılan bir parti. MHP de tıpkı CHP gibi Milliyetçi ve Devrimci köklere sahip. Zira Milliyetçilik, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı bir tepkidir ve bayraklaşan bir duruştur. Bu manada devrimcilerin milliyetçiliği kadar tabi bir durum olamaz. Kaldı ki, MHP devlet kuran devrimci Türk Ordusu'nun devrimci kadrolarına komuta eden bir Albay'ın fikir sistematiğiyle kurduğu partidir. Bu nedenle her MHP'li Türk Milliyetçiliği'ni içine sindirdiği kadar, devrimci geleneğin köklerine kadar uzanan ve "Türk Duruşu" adıyla kendine ifade şansı bulan devrimciliğini de içine sindirmelidir. BÜTÜN TÜRKLER BİRLEŞİN; SAFRALARINIZI ATIN Etnik temelde politika yapan bütün Kürtçü yapılar birleşirken, Anadolu'yu tek bir millet halinde toplayan Atatürk'ü Türk Milleti'nin bileşeni olarak değil, ayrıştıran olarak gösterme çabalarını doğru mantıkla izah etmek mümkün mü? Diyarbakır'da, Türkiye'nin tek etno-politik adresi olan BDP'den ve PKK'dan tek kelime olsun söz etmeyen, buna karşın Kandil'e gitmekten bahseden kafa karışıklığının, coğrafyaya göre konuşma hastalığının girdabına kapıldığı muhakkak. Görünüş o ki, Vedat Bilgin'de nüksedenler Şükrü Alnıaçık'ta da ortaya çıkmaya başlamış, devleti oluşturan kurucu felsefe ve başlangıç ilkeleri, Diyarbakır'a sevimli görünmek adına terk edilmiş. Şimdi zihinleri meşgul eden ve cevabını bekleyen soru şu: MHP Genel Başkanı'na danışmanlık eden iki farklı bedende birbirinin ruh ikizi bu isimler bir tesadüfün mü eseri ? Yoksa Genel Başkan'ın kendi tercihi mi? Zannediyoruz bunu "Varlığım, Türk varlığına armağan olsun" diyen Türk Milliyetçilerinin bilme hakkı var.